SON DAKİKA
Hava Durumu

YENİŞEHİR LİSESİ’NİN İLK ÖĞRETMENLERİ ve ANILAR

Yazının Giriş Tarihi: 18.02.2018 21:37
Yazının Güncellenme Tarihi: 18.02.2018 21:37
1968/69 Eğitim ve Öğretim Yılı’nda öğrenime açılan Yenişehir Lisesi’nin ilk öğrencilerinden biriyim. O yıllarda okulumuzun güzide ve unutulmaz öğretmenlerinden Coğrafya Öğr. İldar (Çam) Üçerler, Fen Bil.Öğrt. Suat Akdeniz ve Matematik Öğrt. Zülfikar Tatallar ile aradan geçen yaklaşık 50 yıl sonra Yenişehir YÖREM Gazetesi için Bursa Öğretmen Evi’nde buluştuk. O günleri ve o yılları adeta bir kez daha yaşadık. Nostalji dolu güzel sohbetimiz yaklaşık 3 saat 45 dakika gibi uzun sürdü ama biz bazı bölümlerini sizlerle paylaşalım.
                E.K. : Değerli öğretmenlerim beni kırmayıp buraya kadar gelme zahmetinde bulunduğunuz için sizlere teşekkür ederim. İlk olarak Yenişehir YÖREM Gazetesi okurlarına kendinizi kısaca tanıtır mısınız ?
                İ.Ç.Ü. : 1939 Gemlik doğumluyum. Gemlikliyim ama Mudanya’da doğmuşum. Ben doğunca beni Mudanya’dan Gemlik’e motorla getirmişler. Ailem aslen Arnavutluk-Yanyalı. Osmanlı Dönemi’nde  oradan Konya’ya gelmişler ve daha sonra Gemlik’e yerleşmişler. İstanbul Ünv. Edebiyat Fakültesi Coğrafya Bölümü mezunuyum. Ülkemizin değişik yerlerinde görev yaptıktan sonra 1968/69 Öğretim Yılı’nda ilk olarak açılan Yenişehir Lisesi’ne tayinim çıktı. Böylelikle sizleri ve diğer değerli öğrencilerimi tanıma fırsatı buldum. 1973 yılında Yenişehir’den ayrıldım. 1 yıl Gemlik Lisesi’nde çalıştıktan sonra Bursa Kız Lisesi’ne tayinim çıktı. Orada 10 yıl görev yaptıktan sonra emekli oldum.
                S.A. : 1944 yılı Yenişehir doğumluyum. Babam Yenişehir’de Tekel Memuru olarak görev yaptı ve İstanbullu’ydu. İstanbul Çapa Eğitim Bilimlerinden mezun oldum. Yani bir ara Zülfikar Bey ile aynı okulda okuduk. Ülkemizin değişik okullarında görev yaptıktan sonra 1967 yılında Yenişehir Ortaokulu’nda göreve başladım. O yıl lise açılmamıştı. 1 yıl sonra lise bölümü açılınca hem ortaokulda hem de lisede derslere girdim. Ama ben bir ara 1961/1962 Öğretim Yılı’nda Yenişehir’in Lümbe Köyü’nde de görev yaptım.
                Z.T. : 1946 yılı Yozgat-Sorgun doğumluyum. Ancak İzmir-Bergama nüfusa kayıtlıyım. Babam Bulgaristan, annem ise Romanya Göçmeni. Bulgar-Roman Savaşı’nda sınır değişikliğinde babam, annemin Bulgaristan tarafındaki Şumnu’nun Karasaköy tarafında kalmış. Ben Kayseri-Pazarören Öğretmen Okulu’nda okudum. Oradan Çapa Yüksek Öğrt. Okulu Hazırlık Bölümü’ne geçtim. Sonra İstanbul Ünv. Fen Fakültesi-Matematik Bölümü’nü bitirdim ve2 diplomalıyım. Yenişehir Lisesi benim ilk görev yerimdir. Benden önce Himmet Coşkun Çakır adında bir öğretmen matematik derslerine girmiş ve Himmet Bey 1,5 yıl görev yapıp ayrıldıktan sonra, 1969/1970 Öğretim Yılı’nın 2. Dönemi’nde Yenişehir Lisesi’nde ben göreve başladım. 9 yıl görev yaptıktan sonra yani 1979 yılında ayrıldım. Bursa’daki Marmara Dershanesi’ne geçtim. Daha sonra bazı arkadaşlarla birlikte Uluyol Dershanesi’ni açtık. Bil-Fen ve Tan gibi bazı dershanelerde çalıştım. İlke Dershanesi’nin de kurucusuyum. 2009 yılında bu dershaneyi bıraktım ve 2011 yılında Fen Bilimleri’nde ve Mudanya’da dershanelerde çalıştım. Ama bir türlü derslerden kopamadım ve halen özel çalıştırdığım öğrenciler var.
                E.K. : Yenişehir Lisesi’nde öğrencilerle ilgili unutamadığınız olaylarınız var mı ?
                İ.Ç.Ü. : Lisede sınıflar kalabalık ve 60 öğrenci vardı. İznik’ten ve bazı il ve ilçelerden de öğrenciler vardı. 4-A ve 4-B diye 2 şube vardı. Ben ortaokul da Sosyal Bilgiler dersine de girerdim. Ortaokulun bir sınıfında bir öğrencinin durumunu çok garipsedim. Durumu pek iyi değildi ve o çocuğa :”Kalk ayağa… bakalım Senin baban ne iş yapıyor ?” dedim. Çocuk garip bir sese tonuyla : “ Pazaylada pazaycılık yapıyo öyetmenim “ dedi. Sınf gülmüştü ama çocuğun durumu beni çok etkilemişti. Bir gün lisedeki bir sınıfta coğrafya dersinde yazı yaptım ve sorunun biri depremle ilgiliydi ve yeraltından geçen FAY hatlarını sordum. Çocuk yazılı kağıdını cevaplarken “fay temizlik işlerinde kullanılır” yazmış . Yine bir yazılıda Osmanlılar ile Rusya arasında olan Prut Savaşı’nı sormuştum. Öğrencinin biri o akşam bu savaşla ilgili bir film izlemiş ve yazıla kağıdına:” Rus kadın Çarice Katerina, Baltacı Mehmet Paşa’nın çadırına girmiş konuşuyorlardı……………” diye bazı şeyler  yazmıştı. Lise 1. Sınıfta bir gün derse girdim ve “günaydın” dedim. Herkes ayağa kalkmış, erkek öğrencilerden biri sırada oturuyordu. Yanına gittim ve baktım ki gazete okuyor. Bir tokat patlattım. Şaşırdı kaldı. Lisede bir sınıfta yazılı yapıyorum. O arada bir kız öğrencinin sakız çiğnediğini gördüm. Yazılıya engel olmamak için sesimi çıkarmadım. Yazılı kağıdını verirken kız öğrenciye “aç ağzını” dedim. Açtı ama sakızı dilinin altına sokmuş. Ağzına dalıp dilinin altından sakızı çıkarıp yere attım ve :“Şimdi o sakızı yerden alıp çiğne “dedim.
                E.K. : Bu öğrenciler kimlerdi ? Kendilerini hatırlıyor musun ?
                İ.Ç.Ü. : Hatırlıyorum ama isim vermek pek hoş olmaz.  
                S.A. : Olmaz…Olmaz… Yanlış anlaşılır. (İldar hocam yazmamak şartıyla birkaç isim söyledi.)
                Z.T. : İlk tayinim Yenişehir’e çıktı ve Bursa’dan otobüse bindim yolculuk başladı.
Bir ara tepeyi çıkarken:” Eyvah… “dedim. Beni dağın başına verdiler.  Ama Yenişehir’e yaklaşınca ovayı gördüm dümdüz. Okula geldim rahmetli müdürümüz İzzettin Atik ile bir öğretmen oturuyorlar. Yani Yenişehir’de ilk tanıdığım kişi o öğretmendi. Adı Halil Güler. Ne garip bir rastlandı ki, Yenişehir’de ilk tanıdığım kişi sonra benim kayınpederim oldu ve kızını aldım. Göreve başladığımda ilk günler okulun etrafında dolaşan gençleri gördüm. “Niye okula gelmiyorsunuz ?”dedim. “Biz matematik ve geometriden takıntılıyız” dediler. Onları çağırdım, sınavlara aldım ve sınıfı geçirince okula geldiler. Okulda ilk folklor ekibini Öğretmen Sadiye Elal Peşluk kurmuş.
                E.K. : Evet hocam Sadiye Hanım kurmuştu. İyi hatırlıyorum. 4 erkek -4 kız öğrenciden oluşuyordu. Çünkü bende vardım. Çok istek vardı ve seçmeler yapmıştı.
                Z.T. : (Devam etti…) Ondan sonra ben kurdum. Esnaftan para topladım. Durumu iyi olanlar az para verdiler ama durumu iyi olmayanlar ve esnaflar daha ciddi yardımlar yaptılar. Bursa’dan kıyafetler alıp,Kafkas ve Elazığ ekipleri kurduk. Bu kıyafetleri daha sonra Halk Eğitime verdik.  Folklor ekiplerini köylerdeki açılışlara götürdük. Daha sonra köylerdeki düğünlerden de istekler geldi. Birgün  Söylemiş Köyü’ne bir düğüne gittik. Düğün sahibi oyun oynayan öğrencilerin hepsine kişi başına 100 lira verdi. Çok paraydı ve klarnetçi de Yılmazlar Mahallesi’nden bir Roman vatandaştı. Klarnetçi bir ara bana “ Hoca !.. Sen öğretmenliği bırak. Bu işlerde iyi para var. Seninle beraber bu işleri yapalım “dedi. Okulumuzun İngilizce Laboratuarı’nı Saim Us ve Handan Us adındaki öğrencilerimizin babaları yapmıştı. Yenişehir’de Tahsin Bölüm diye bir öğretmen vardı. Kızları Reyhan ve Nilgün bizim öğrencilerimizdi. O’nun gezmek için Monte Carlo’ya gittiği söylenirdi.     
                E.K. : Tahsin Bey’in kırmızı bir taksisi vardı. Kızı Reyhan  bizim sınıftaydı. Her okulun yanından geçerken “kırmızı taksi geçiyor”  derdik. Çok zamansız ve genç yaşta vefat etti. Uzun boylu, artist gibi  yakışıklı biriydi. Duyunca çok üzülmüştüm. Karacaalispor’da yöneticiydi herhalde ? Onların futbol takımıyla çok ilgilenirdi. 3 gün önce hanımı Hilmiye Teyze’de vefat etti. Cuma günü Muradiye Camisinde cenaze namazı kılındı. Yenişehir’e defnettiler.
                S.A. : Evet… Tahsin Bey çok yakışıklı ve boylu biriydi. Çok üzülmüştüm ama eşinin vefatını duymadım. Haberim olsa giderdim. Reyhan’ı arayıp başsağlığı dileyelim.
                İ.Ç.Ü. : Bende duymadım. Kendisini bir arayalım.
                Z.T. :Benim haberim var ama sonradan öğrendim. Reyhan’ı arayacaktım, biraz zaman geçsin diye bekledim.
               (Reyhan arkadaşımızı telefondan arayan 3 öğretmenimiz de ayrı ayrı kendisine baş sağlığı dileklerinde bulundular.)
                 Z.T. : Ben geldiğimde LİSE- 1 ve LİSE-2 vardı. LİSE-2 ler Fen ve Edebiyat olmak üzere 2 sınıftı. Edebiyat Bölümü’ne giden öğrencimiz Ahmet Çalışkan : “ Fen sınıfına sorduğunuz soruları niye bize de soruyorsunuz ?Bize biraz daha kolay sorular sorun “ derdi. Çünkü çalışkan öğrenciler genelde Fen sınıfını tercih ederlerdi. İlk mezun verdiğimiz 1971 yılında 42 öğrenciden 38-i üniversiteyi kazanmış ve Yenişehir Lisesi Türkiye çapında derece elde etmişti. Öğrencimiz Candan Aygen’de derece elde etmişti. Ortaokulda da  birçok öğrenci sınav kazanmıştı. Ben okulun Disiplin Kurulu Başkanıydım. Bir gün müfettişler geldi ve Disiplin Kurulu Defterini açtılar, baktılarki hiç olay olmamış ve hiçte tutanak  tutmamışız. Müfettiş :”Bu okulda hiç olay olmadı mı ?” dedi. Bende : “ Olmadı. Ufak-tefek küçük olayları da biz kendi aramızda öğrencilerle çözdük” dedim. O yıllarda Yenişehir’de siyah-beyaz TV-ler bazen çekmezdi. Biz bir seferinde Derbent’e maç izlemeye gittik. Muhammed Ali Clay’ın boks maçını izlemek için ailecek sabah erkenden kalkıp Öğretmen Evi’ne gittik.
                E.K. : Bir yıl sonra da İznik Göllüceli Hatice Kutlu Bursa Tıp Fakültesi’ni kazanmıştı. Mustafa Türker hocamızın tarih dersinden yani 1 dersten kaldığı için mezun olamamış ve doktor olma şansını kaybetmişti. Bu durum okulda öğretmen ve öğrenciler arasında üzüntü yaratmıştı.
               S.A. : Beni çok üzen ve unutamadığım bir olayda sizin köyden bir çocuk vardı Ercan. Traktörün altında kalarak vefat etmişti. Ortaokula gidiyordu ve çok iyi ve güzel yakışıklı bir öğrenciydi. Adını hatırlayamadım ama o olayı hiç unutamıyorum. 1980 İhtilâli olmuş ve bende okula gidiyordum. Yolda bir asker gördüm ve bana dediki : “Hocam okula gitmeyin, okul kapalı. Darbe oldu “ dedi. Bende döndüm ve eve gittim. Bir anımda şöyleydi : Rahmetli İhsan Yavuz Çoban ile nöbetçiyiz ve öğretmenler odasında bana bir yazılı kağıdı gösterdi. Öğrencinin biri yazılıda maç anlatmış. Nasıl olsa yazılıları okumuyor ve ne kadar çok yazı varsa öğrenc i o kadar fazla not alıyor diye maçı anlatmış da anlatmış. Bu seferde yazılı kağıdını okuyacağı tutmuş İhsan Yavuz Hocanın. O yıllarda hatırlayabildiğim kadarıyla Paydos, Ayakta Durmak İstiyorum, Harputta Bir Amerikalı ve Ayyar Hamza gibi piyesler sahnelenmişti.
                E.K. : Evet ben o tiyatroları iyi hatırlıyorum. Piyeslerin aranan isimleri Mustafa Çalışkan,Ahmet Çalışkan,İsmail Şen,Semra Çinçin,Candan Aygen, Osman Erk ve daha adını saymakla bitiremeyeceğim diğer arkadaşlarımızdı. Piyesler,Park Sineması’nda gündüz öğrencilere ücretsiz sahnelenir, gece de velilere ve halka açık ücretli oynanır, okula gelir temin edilirdi. Birde ortaokulda Barış Gönüllüsü Mrs. Mary  adında bir Amerikalı  bayan öğretmenimiz vardı ve İngilizce piyes hazırlamıştı. Hatırladığım kadarıyla Kamil Öz ve arkadaşları bu piyeste rol almışlardı. Traktörün altında kalarak can veren Müşküleli çocuğun adı Mustaf Kırkan’dı Suat hocam. Yazılı kağıdına maç anlatan arkadaşı da biliyorum. Nazmi Çomçom adında bir öğrenciydi. Nazmi Çomçom, İsmet İnönü’nün cenazesine katılmak için gittikleri bir grup arkadaşıyla Ankara’dan dönerken trafik kazası geçirdi ve vefat etti. Okulumuzun iyi bir futbol takımı vardı ve Bursa’da düzenlenen okullararası maçlara katılırdık. Sadi Sırman takım kaptanıydı ve Suat Gençöz,İsmail Şahin,Ahmet Çalışkan,İznikli Hasan Yılmaz,İnegöllü Enver Görür,Şükrü Bedel,Recep Adaş, Hasan Sabır, Apdullah Köse,Abdullah Benim, Apdül Kurt, Kamil Yumurtacılar,İrfan Gönüller,Zafer Yılmaz,Mehmet Yaşar,Ahmet Aydın gibi gerçekten çok iyi ve yıldız futbolcular vardı. Okulumuz Bursa’da bir Atletizm Yarışması’na katılmış ve bende SESİMİZ adındaki Okul Gazetesi adına bu yarışmayı izlemiştim. Derbentli Mümin Yüce 2. Osman Erk ise 4. olup dereceye girmişlerdi. O yıllar çok iyiydi. Güzel bir okulumuz ve çok iyi bir öğretmen kadromuz ve öğrenci arkadaşlarımız vardı. Okul Müdürümüz İzzettin Atik, Müdür Yrd. Fikret Sayrak ve Ayten Sayrak,Av. Ramazan Tekdemir,H.Fahir Peşluk,Sadiye Elal Peşluk,Sabiha Elal,Seyfettin Yüce,Hikmet Şar,Mustafa Türker,Hulki Şahin,Amerikalı Mr.Evans,Gülçin Şaşmaz,Suat Nurcan,Ömer Çaylan,Mustafa Güleroğlu,İhsan Yavuz Çoban,Atalay Kibaroğlu,Bayram Çavdar,Hüsamettin Kan,Osman Özel,Fuat Cingil,H.Hüseyin Şahin gibi unutulmaz öğretmenlerimiz vardı. Okulumuzun emektar katibi Kaya Ağbimizi de unutmuyoruz tabi… Peki okulda hiç öğretmenler arasında geçimsizlik veya herhangi bir tartışmalı olay oldu mu ?
                İ.Ç.Ü. : Öğretmenler arasında pek öyle önemli olaylar olmadı. Hepsi iyiydi. Ancak Okul Müdürümüz İzzettin Atik ile Öğretmen Himmet Coşkun Çakır arasında tatsız ve nahoş bir olay oldu o kadar.
                E.K. : Okulda sizlerin üzüntü yaşadığınız bir olay oldu mu ?
                Z.T. : Okul Müdürümüz rahmetli İzzettin Atik’in bilinmeyen bir nedenle okulda intihar etmesi hepimizi derinden yaraladı.
                S.A. : Evet bu olaya hepimiz çok üzüldük. İzzettin Bey çok sevdiğimiz bir idareciydi.
                İ.Ç.Ü. : Duyunca çok üzülmüştüm. Yazık oldu.
                E.K. : 1978 yılında ben Bursa’nın Sesi  gazetesinde çalışırken gazeteye arkadaşlardan biri haber getirdi ve daktilo etmem için bana kağıdı uzattı. Haberi okuyunca gözlerime inanamadım. Gazeteye haberi ağlayarak yazmıştım. Peki öğrenciler öğretmenlerine ne gibi ad takmışlardı ve sizlerin lâkâplarınız var mıydı ? Mesela İldar Hocam öğrenciler size güzelliğiniz, boylu-poslu oluşunuz ve birazda saçlarınızın sarı olması ve bomba gibi bir kadın olmanız nedeniyle SARIŞIN BOMBA derlerdi. Bunu biliyor muydunuz ?  
                İ.Ç. Ü. : Bana öğrencilerin SARIŞIN BOMBA dediklerini biliyordum tabi…Ne yapalım öyle uygun görmüşler.
                S.A. : Benim lâkâbım var mıydı bilmiyorum.
                Z.T. : Benim de yoktu galiba hiç duymadım. Sen öğrenciydin, var mıydı bizim lâkâbımız ?
                E.K. : Vallahi Zülfikâr Hocam hatırlamıyorum. Bazı öğretmenlerimizin takma adları vardı ama sizin yoktu sanırım. Seyfettin Bey’e KAKÇI,Hikmet Şar’a KISA PEPEN, derdik. Peki son olarak ne demek istersiniz ?
                İ.Ç.Ü. : Yenişehir’in ve Yenişehirli öğrencilerin her zaman benim kalbimde ayrı bir yeri vardır. Birçok aile tanıdım. Onları çok seviyor  ve çok özlüyorum. Yıllar sonra böyle bir röportajla bize bu imkanı verdiğin ve geçmişimizi hatırlayıp o günleri tekrar yaşattığın için sana da çok teşekkür ederim yavrum. İyiki sizleri tanımışız. Senin de çalışmalarını takip ediyor ve seni çok seviyoruz . Yenişehir YÖREM gazetesi kanalıyla o yıllardaki tüm öğrencilerime ve Yenişehir Halkına selam ve sevgilerimi iletiyorum.
                S.A. : Bende aynı dilek ve temennileri sunuyorum. Her zaman söylerim, iyiki böyle bir şehre  ve böyle bir okula gelmişim. Tüm öğrencilerimden memnunum. Onların okumaları bizleri memnun ediyor. Yenişehir’in halkı da çok iyi insanlar. Ercan sana da çok teşekkür ederim. Çok güzel bir gün geçirdik. İyi bir sohbet oldu. Bize bu imkanı sunan YÖREM Gazetesi’nin sahiplerine ve tüm çalışanlarına ayrıca o dönemlerdeki tüm öğrencilerime ve Yenişehirlilere selam ve sevgilerimi sunarım.
                Z.T. : Ben Yenişehir’i çok sevdim. Yenişehirlilerde bizlere karşı çok iyiydi. Okuldan çıktıktan sonra vatandaşlara ve esnafa selam vererek geçerdik.  Gerçekten böyle bir okulda görev yapmaktan   çok mutluluk duydum. Dersanelerde de görev yaptığım için, oranın öğrencileri ile Yenişehir Lisesi’nin öğrencileri hep karşılaştırmışımdır. Arada çok fark var. Sizler çok daha iyi ve saygılıydınız.  Bizi çok mutlu eden şey öğrencilerimizin başarıları ve çok iyi ve büyük  mevkilere gelmeleri. Ancak zaman zaman bazı  öğrencilerimizin ölüm haberlerini almak bizleri çok üzüyor.  Çok zor ama bu da hayatın bir gerçeği. Sana teşekkürlerimi sunuyor,çalışmalarında başarılar diliyorum Ercan. Böyle güzel bir imkanı bizlere sunan ve nostalji dolu sohbetimizle geçmişimizi tekrar yaşatan gazetenizin  tüm personeline  saygı ve sevgilerimi sunarım.
                E.K. : Değerli öğretmenlerim !.. Beni kırmayıp buraya kadar geldiğiniz ve böyle güzel bir sohbeti  gerçekleştirdiğiniz için sizlere bende şahsım ve gazetemiz adına teşekkürlerimi sunuyorum. Çok sağ olun var olun. Bir kez daha sizin gibi öğretmenlerimizin öğrencisi olduğum için kendimi şanslı ve mutlu hissediyorum. İleride tekrar görüşmek buluşmak ümidiyle sizlere saygılarımı-sevgilerimi sunuyorum. Bu vesileyle Yenişehir’de Belediye Başkanlığı yapan bizim o dönemlerden  arkadaşlarımız Turhanettin Ergünaç ve şimdiki Belediye Başkanı Süleyman Çelik’e de gazetemiz YÖREM kanalıyla iyi dileklerimizi sunuyor başarılar diliyoruz. 











Yorum Ekle
Gönderilen yorumların küfür, hakaret ve suç unsuru içermemesi gerektiğini okurlarımıza önemle hatırlatırız!
Yorumlar
Yükleniyor..
En son gelişmelerden anında haberdar olmak için 'İZİN VER' butonuna tıklayınız.