SON DAKİKA
Hava Durumu

Renksiz Fikirler

Yazının Giriş Tarihi: 04.12.2025 19:36
Yazının Güncellenme Tarihi: 04.12.2025 19:37

İnsan hayatının neredeyse her bölgesinde gelişme çoğunlukla kaçınılmazdır. Bu neredeyse her alanda bulunabilen ve gözlemlenebilen bir harekettir. Örneğin insanlar ulaşımlarını kendi yürüyerek sağlarken, at ve eşekleri evcilleştirmiş onlara arabalar bağlamış, sonra buharlı motorlarla trenleri, gemileri icat etmiş, havaya uçakları çıkarabilmiş, artık kara, hava ve su yollarıyla kıtalar değiştirmek saatlerle ifade edilen işler haline gelmiş durumda. Aya defalarca çıkılmış, uzayda bile artık sürekli işlemekte olan istasyonlar var ve henüz insanlar gidemeselerde, makineler farklı gezegenlere yolculuklar yapmaya bile başladı.

Ancak bazen bu gelişmeler sadece ileriye ve daha iyiye doğru halde olmuyorlar. Bazen teknolojinin ilerleyen kapasitesi, henüz toplumların sağlıklı şekilde adapte olabilecekleri bir durumda değilken yaşamımıza dahil oluyor ve bu pek çok küçük, büyük ama günün sonunda birbiriyle bağlantılı bir şekilde sorunlara yol açıyor.

Medya, her alanıyla teknolojinin hayatımızdaki en etkili döneminde olduğunu hissettiğimiz bir durumda. Bu artık daha ‘geleneksel’ denebilecek televizyonlardan, sürekli değişen konu ve bilgileri bize değer ve önemlerini filtrelemeden, sürekli aktaran internet ve internete ulaşım araçlarına kadar her türlü şekilde ortaya çıkmakta ve aktif kullanımda.

Medya denince akla gelen en büyük iki kategorisi haber ve eğlence, her gün gelişen teknolojinin hem teknik hem de kültürel gelişimiyle doğrudan bir döngü haliyle bağlantılı.

Teknolojik gelişmeler sadece teknik anlamda bakıldığına çoğunlukla daha izole, amaç odaklı şekilde ve bilimsel yönden ilerler. Ancak bu gelişmelerin nasıl kullanıldığı tamamen o teknolojiyi kullanan bireyler ve içinde yaşadıkları toplumla alakalıdır.

Örneğin izlediğimiz filmler ve diziler, teknolojik ve bütçe açısından şimdiye kadarki en ileri ve bol seçenekli seviyede. İyi bir dijital kamera neredeyse karanlıkta gördüğü söylenebilecek kadar iyi ve net bir görüntü kalitesine sahip. Lens açısısı, çoklu odak noktaları ile neredeyse bir alanı insan gözüne yakın bir şekilde kayıt altına alma becerisine sahip.

Ancak çok değil, 15-20 sene öncesinin film ve dizilerine bakıldığında renklerin çok daha canlı olduğu, film sahnelerinin hem renk hem kompozisyon yönünden göze daha ilginç ve akılda kalıcı geldiği de bir gerçek. Bu elbette her film için geçerli değil- geçmişten günümüze hala sevilen filmler hem kendi dönemlerinde hemde bizim çağımızda da iyi olan, emek verilmiş filmler. Ancak 1980-1990’ların ortalaması ve günümüzdeki eserlerin emek ortalaması aynı değil.

Bunu sadece teknolojik gelişmeye indirgersek, film kameralarının teknik ihtiyaçları doğrultusunda her ışığın, her kompozisyon ve renk tonlarının planı henüz çekim öncesinde planlanmış olmasıdır. Günümüzdeki teknolojik harikalar sayılabilecek kameralar ise neredeyse her koşulda geçmişe oranla kusursuz denebilecek bir çekim sağlamakta, herhangi bir artistik plan ve karar çekim sonrası defalarca değiştirilerek yapılmabilmektedir.

Sert bir ışıkla bir karakterin yüzüne düşen gölge yerine, daha yumuşak bir ışıkla karakteri daha kararsız ancak çok daha fazla seçeneğe açık şekilde çekebilirsiniz. Ayrıca bu ışık aynı zamanda aktörün yüzündeki kırışıklık yada diğer kusurları sakladığından, bir taşla iki kuş vurmuş olursunuz.

Peki bu seçenek bağımlılığı ve kusur örtme ne kadar ileriye gidebilir? Christopher Nolan gibi dünyadaki en çok seçenek ve imkana sahip olan yönetmenlerden birinin bile son filminden gelen sahne arkası görüntüleri renk ve desen açısından çokta iç açıcı gözükmüyor. Gerçeklik uğruna, sanatı sanat yapan stil verme becerisi, artık ona sahip olanların bile artık çok fazla umursadıkları bir şey değil sanki.

Aynısı toplumdaki neredeyse her insan için geçerli gibi gözüküyor. Kişinin kendi hayatını şekillendirme isteği gitgide azalmaya, geri plana atılmaya başlandı. Bu hem tüketim ve sürekli bilgi akışı toplumunun bir sonucu, ancak bu teknolojilerin gelişim hedeflerini de sonunda şekillendirenler toplumlar. Toplum yeni ve hızlı olanı reddetmediği için, daha yenisi ve hızlısı üretilmeye devam ediyor.

Ancak tıpkı eski kameralardaki bilinçli karar verme zorunluluğu ortadan kalkınca, yeni kameraların kararsız ve amaçsız kusursuzluğu göze hoş gelmiyorsa, kendi hayatımızın kısa sürede geçirdiği amaçsızlık değişimi de, bu değişimi artık inkar edemeyeceğimiz zaman gözümüze hoş gelmeyecek.

Yorum Ekle
Gönderilen yorumların küfür, hakaret ve suç unsuru içermemesi gerektiğini okurlarımıza önemle hatırlatırız!
Yorumlar (0)
Yükleniyor..
logo
En son gelişmelerden anında haberdar olmak için 'İZİN VER' butonuna tıklayınız.