SON DAKİKA
Hava Durumu

Öğrenmek

Yazının Giriş Tarihi: 22.06.2025 22:14
Yazının Güncellenme Tarihi: 22.06.2025 22:16

Kişi yaşamı boyunca belirli aşamalardan geçer. Doğduğu andan itibaren ölümüne kadar küçük yada büyük yaşadığı her şey bu aşamalara dahildir ve hep bir birbiri ardına gelir. Bir insanın bebekliğinde yaptığı ilk gülücükten, ilk kez el sallayışından ölümüne kadar fiziksel yada zihinsel bütün başarıları ile bir bütündür. Ve aslında en sonunda hayat diye konur adı.

Hayatlar bazen birbirlerine çok benzerde olsalar, sonunda her insan biricik olduğundan onlar da öyledir. Ayrıca şüphesiz bazı yönlerden bakıldığında, bazı hayatların diğerlerinden daha dolu, daha iyi geçtiği de bellidir. Bir hayatın diğerinden nasıl yada neden daha iyi olduğuna dair herkes farklı bir sebebe sahip olabilir, ancak bazı nedenlerin destekleyicileri diğerlerinden daha kalabalıktır.

Öğrenme bir insanın yaşamı boyunca devamlı yaptığı bir eylemdir, içinde bulunduğu olgunluk dönemi bu eylemin derecesini belirler. 6-7 yaşlarında bir çocuğun okuma ve yazmayı öğrenmesi, 30’lu yaşlarına gelmiş bir bireyin ise kalın kitapları okuyabilmesi beklenebilir. Ve elbette bu öğrenme yeteneğini etkileyen bir sürü başka şeyde var.

Her yetişkin bireyin öğrenmeye açıklığı ilk başta kendiyle alakalıdır. Sonuçta öğrenme becerisi de bir kastır ve düzenli olarak kullanılmalıdır. Çocukluk ve ergenlik döneminde ise işler biraz daha farklıdır. Nurture vs. nature- “doğa mı yetiştirme mi?” sorusu çeşitli bilim dallarının hala çözmeye çalıştığı bir konudur. Her ne kadar ikisinin de -özellikle erken dönemlerde- bireyin üstündeki etkisi büyüktür. Ama sonunda etkinin oranı genellikle kişinin kendinde yatar.

Bilgi öğrenmek ve öğretmek insanların kendi kadar eski bir şeydir, çünkü hayatta kalmamız buna bağlıdır. İlk öğretmenlerimiz ailelerimiz, koruyucularımızdır, onların gülen yüzlerini taklit ederek ilk gülücüğümüzü atar, diğer tecrübe ve bilgilerde arkasından bize birer birer verilir.

Ancak birey büyüdükçe, bilgi dağarcığı ve kapasitesi de artar. Bununla beraber ardından gelen kocaman dünyanın aslında devasa olduğu gerçeği belki ilk karşı karşıya kalındığında korkutucu olabilir, ama hemen arkasından gelen düşünce daha çok tadılmamış tecrübeler olarak çok daha cazibeli bir hal alır.

Yaşadığımız dünya hakkında merak etme ve öğrenme dürtüsü, bizim sahip olduğumuz en insan özelliklerimizden biridir. Bu herkeste var, ama belki bazılarında diğerlerinde daha çok var. İşte bu bilgi arzusu, o kişiyi diğerlerinden ayırır. Merak eden ve soran insanlar, öğrendikleri bilgilerle yaşamlarını zenginleştirirler.

Öğrenme bir özgürlüktür. Öğrenme eylemi mekanlarla sınırlı değildir, kişiyi mekanların sınırlarından kurtarır hatta. Ama bazı mekanlarda vardır öğrenmeye adanmıştır.

Tarihin yazıyla başladığı düşüncesi popüler bir düşünce. Bunun kesinliği tartışılır ama hemfikir olunan yegane gerçekse o dönemden günümüze gelinen bin yıllara rağmen, bulunan bazı yazılı ve tasvirli eserlerin günümüze ulaşması sayesinde o günlere dair bir fikrimiz var.

O günlerden kalan bulgular ışığında, ilk resmî ‘bilgi evleri’nin yani okulların geçmişini eski Mısır’a kadar sürebiliriz. İlk üniversiteler ise yaklaşık 1500 yıl öncesinde ilk kez ortaya çıktı ve günümüzde bin yaşından fazla süre eğitim vermiş ve vermeye devam eden kurumlar var.

Bilgi ve öğrenme, ve öğrenilenle gelişebilme, hem yaşadığımız toplumda yaşamımızı devam ettirmek için, hemde birey olarak kendi öz mutluluğumuz için ihtiyaç duyduğumuz bir şeydir. Her bilginin eşit olmadığı gerçeği yanısıra, okumayı ve öğrenmeyi sevmeyen bir insan genellikle diğer insanlar tarafından da sevilmez.

Bazı insanlar bu devasa kaya parçasının vaadettiği bilinmezi benimserler, ve bilinmeyeni anlamaya çalışmaktan zevk alırlar. Onların öğrenme mekanları dünyanın kendisi olur.

İşte genelde bu insanların hayatları yaşanmış olan, iyi hayatlar olarak adlandırılıyor. İyi bir hayat için süper olmak gerekli değil. Sadece yaşam boyunca devam eden o aşamalarda, hangi noktada olduklarını biliyorlar.

Yüzmeyi bıraktığı anda nefes alamayan bir köpekbalığı gibi, o dolu hayatlı bireyler asla öğrenmeden duramazlar. Onlar hep daha fazlanın peşindedir. İster dışarıda olsun ister bir ‘bilgi binasında’, onlar için ilerlemek öğrenmekle daima iç içe geçmiş bir kavram olarak öne çıkıyor. Bu iç içe geçmişlik onların hayatlarının dolu dolu olmasını sağlayan yegane neden oluyor.

Yorum Ekle
Gönderilen yorumların küfür, hakaret ve suç unsuru içermemesi gerektiğini okurlarımıza önemle hatırlatırız!
Yorumlar (0)
Yükleniyor..
logo
En son gelişmelerden anında haberdar olmak için 'İZİN VER' butonuna tıklayınız.