SON DAKİKA
Hava Durumu

Milletlerin Eserleri

Yazının Giriş Tarihi: 24.06.2025 18:54
Yazının Güncellenme Tarihi: 24.06.2025 18:54

Bir milleti millet yapan bazı şeyler vardır. Bunlar neredeyse dünyadaki her milletin oluşmasında etkili olan ve olmaya devam etmiş bazı koşul ve olaylardır. Her milletin birbirinden farkı olsada, çoğu zaman insanları bir millet haline getiren şeyler aynıdır.

Felaketler ve savaşlar en sık yaşanmış örnekler olarak verilebilirler. Doğal afetler, kıtlıklar ve kuraklıklar gibi insanların özellikle eski dönemlerde kısıtlı önlemler alabildikleri olaylar daha sonrasında o milletlerin hafızasında yer edinmiş, günümüzdeki geleneklerini ve hayat tarzlarını etkileyip şekillendirmiştir.

Savaşlar ise doğa olaylarının aksine genelde tarafları, kahramanları ve kötüleriyle dramatize edilmeye çok daha yatkındır. Ayrıca savaşların doğrudan insan eliyle çıkması genelde arkasında kalan yıkımın unutulmaması için sanki daha fazla bir çaba harcanmıştır. Elbette savaşlar hiçbir neden yokken ortaya çıkmaz, hatta çoğu zaman kuraklık gibi doğal afetlerden dolayı oluşan kıtlık gibi nedenlerle başlarlar. Ama sadece insanların kibri, açgözlülüğü ve nefreti ile de başlayan savaş sayısı azımsanacak gibi değildir.

Bu gibi olaylar toplumları çoğu zaman kenetlenmeye zorlar. ‘Ya hepimiz ya hiçbirimiz’ sözü böyle durumlarda hiç olmadığı kadar gerçek olur. Daha iyi, yeni bir güne uyanabilmek için bir araya gelen insanlar sonrasında başlarından geçen olayların unutulmayıp bir daha yaşanmaması için çalışırlar.

Barış zamanlarında ise sadece birbirine yakın coğrafyalarda yaşamak bile insanların birbirleriyle kaynaşmasına yetebilmektedir. Sonuçta insanlar sosyal ve birbirleriyle sürekli iletişim halinde olan canlılardır. Geleneklerinin birbirleriyle alışverişi ile birbirlerine karışıp birleşen çok millet vardır.

Hem huzur hem sıkıntı zamanlarından galip yada yenilmiş, bir şekilde çıkan toplumlar bu başlarından geçenleri unutmamış, bir şekilde kayıt altına almıştır. O milletin kültür ve sanatında bu olayların etkilediği yada doğrudan konu edinildiği eser ve gelenekler her milletin kültür hazinesinde mevcuttur.

Günümüzdeki çoğu milletin içinde olduğu kültür ve medeniyet grubunun kökeni antik çağlardan gelmekte. Her ne kadar o dönemlerle günümüz arasında çok fark olsada, bir toplumun kökenini anlamak için o dönemlerdeki geçmişlerinin bilinmesi gereklidir. O dönemlerin eserleri bu konuda bolca bilgi barındırmaktadırlar.

Milletten millete coğrafyaları, yaşam tarzları ve yaşadıkları dönemler değiştiklerinden, bu eserlerin hangi şekilde yapıldığı yada aktarıldığı da değişmektedir. Tarihi uzun bir süredir yerleşik hayatta ilerlemiş olan toplumlarda mimarilerinin anlattığı hikayeler yanı sıra, efsanelerinin ve eserlerinin önemli bir kısmı taşa oyulmuştur.

Eski Mısır’in ünlü piramitleri hiyeroglifler ve sahnelerle doludur. Bu sahneler o dönemin insanlarının başından geçen olaylar, savaşlar ve uyguladıkları inançları hakkında bize bilgi vermektedirler. Günümüzde özellikle popüler kültürün önemli bir parçası olan Vikingler’in ‘saga’ları ise ortaya çıktıkları dönemden yazıya geçirildikleri 12. yüzyıla kadar ağızdan ağıza aktarılan hikayelerdir. Zaten saga da etimolojik olarak ‘söylenmiş, sözle aktarılmış’ gibi anlamlar taşımaktadır.

Türklerin tarihine bakıldığında da benzer şekilde ağızdan ağıza aktarımın oldukça yaygın olduğunu görürüz. Bunun en önemli sebebi Anadolu’ya kalıcı olarak yerleşmenin ilerleyen dönemlerine kadar Türklerin çoğunlukla konar-göçer ve göçebe bir yaşam sürmesidir. Dede Korkut hikayeleri de sagalara benzer şekilde sözlü bir biçimde aktarılmış, sonrasında 14. ve 15. yüzyıllarda ilk kez yazıya aktarılmıştır.

Türklerin tarihinde elbette Anadolu’ya kadar başka gruplarda yerleşik hayata geçmiş, buna uygun şekilde arkalarında eserler bırakmışlardır. Hatta yerleşik hayata geçmemiş bile olsalar, günümüze fiziksel olarak ulaşmış çeşitli eserler vardır.

Bulunan en eski Türkçe metin genel olarak sanılanın aksine Orhun Yazıtları değil Çoyr Yazıtı’dır. Ancak Orhun Yazıtları günümüze daha iyi korunmuş bir şekilde ulaşmış bu nedenle üstündeki zengin bilgilerle Türk tarihinin çıkarılmasında çok önemli bir rol oynamıştır.

11. yüzyılda birbirlerin yakın tarihlerde yazılmış olan Kutadgu Bilig ve Dîvânu Lugâti’t Türk, Türk tarihinin hem gelenek hemde dil açısından çok önemli iki eseridir.

Her milletin kendine has eserlerinden, bunlarda Türk milletinin en önemli, kültür birleştiricisi ve kaynağı olan, günümüzde bile okunması ve okutulması çok öneml eserlerdir.

Yorum Ekle
Gönderilen yorumların küfür, hakaret ve suç unsuru içermemesi gerektiğini okurlarımıza önemle hatırlatırız!
Yorumlar (0)
Yükleniyor..
logo
En son gelişmelerden anında haberdar olmak için 'İZİN VER' butonuna tıklayınız.