SON DAKİKA
Hava Durumu

Lambalı Kadın

Yazının Giriş Tarihi: 11.05.2025 21:35
Yazının Güncellenme Tarihi: 11.05.2025 21:35

İnsanların tarihi her ne kadar dünyadaki bazı diğer canlılarla karşılaştırıldığında oldukça kısa kalsa da, yaşanan olaylar, bulunan icatlar, inşa edilen hayatlar ve medeniyetler göz önüne alındığında, kısa sayılan ama dolu dolu geçen bir kronoloji görürüz.

İnsanların özellikle tarih öncesi dönemlerde nasıl yaşadıklarına dair sorular tarihle ilgilenen çeşitli disiplin ve bireyin araştırmalarına uzun zamandır konu olmuştur. Günümüzde dönemlerine bağlı olarak bu soruların bir kısmını cevaplanmış durumda. Hala bazı detaylara dair sis perdesi tamamen kalkmamış olsada, bazı temel değişim ve olaylara dair somut bilgilerimiz var.

Örneğin avcılık-toplayıcılık ve bununla gelen göçebe hayat tarzının ilk tarım denemelerinin başarıya ulaşması ile yerleşik hayata geçilmesinin, her ne kadar ne zaman olduğu iğne batırır gibi kesin bir nokta ile ifade edilemesede, insanlık tahindeki önemi ve aşağı yukarı ne zaman olduğu bellidir. Arkasından gelen ilk yerleşim yerlerinden kalan buluntular ve sonrasındaki daha gelişmiş medeniyetlerden kalan kalıntılar, bu olayın bir sonucu olarak gelişmiştir.

İnsanlar sosyal varlıklardır. Büyük yada küçük, durumun gereksinimlerine göre, grup halinde yaşamak ve dayanışma içinde olmak tarih öncesi dönemlerden günümüze insanların hayatta kalmasındaki en anahtar öğelerden biri olmuştur. Korunma ve yemek bulmakta dayanışma bunun en temel nedenlerinden olmakla beraber, bu dayanışmanın insan hayatındaki önemi çok yönlüdür.

İnsanların grup halinde yaşadıklarına dair en erken bulgular bin yıllarca geriye gitmekte. Özellikle bu kadar eski dönemler için insanlar da dahi olmak üzere, bir canlının grup olarak yaşayıp yaşamadığına dair bir fikir edinmek için kullanılan yöntemlerden biri bireylerin bedenlerine ait arkeolojik kalıntılarda bulunabilen medikal geçmişleridir. Basit bir örnek olarak, eğer bir üyenin bulunan kalıntılarında kırılmış ancak yeniden kaynamış kemikler bulunduğunda, kemiğin nasıl kaynadığı bize yapılması muhtemel tıbbi müdahalelere dair bilgi verir, ancak sadece o kırılan kemiğe sahip bireyin iyileşme sürecini canlı atlatması, onu koruyup kollayan ve yaşamının devamını sağlayan bir grupla beraber olduğunu gösterir.

Çünkü kendini savunamayan ve karnını doyurmak için hareketi kısıtlanan bir birey, ayrıca iyileşmek için ekstra besine de ihtiyaç duyar. Bunu kendi başına başaramayacağı aşikar olduğuna göre, sağlığına geri kavuşmasında içinde bulunduğu toplumun oynadığı roller var.

İlk tıbbi müdahaleler ve ilaçların kullanımı insanlık tarihinde bin yıllarca geriye gider. Özellikle o dönemlerde tıp daha çok insanların bulundukları doğa ortamındaki bitkiler ve diğer ilkel aletlerden ibaretti. Bunun en büyük nedeni yerleşik hayata geçişin henüz tamamlanmaması ve ulaşımın kısıtlı olmasıydı. Ayrıca yazının bulunması ile kayıtların tutulmaya başlanması da edinilen bilgilerin paylaşılmasında büyük rol oynayacaktır. Bu gelişmelerle eş olarak tıpta gelişmeye başlayacaktır.

Mezopotamya da zehirlenme durumunda yapılacak tedaviye dair yazılmış milattan önce 18. yüzyıla ait bir kil tablet bulunmuştur. Yine tarihteki en uzun soluklu medeniyetlerden Eski Mısır 5000 yıllık tarihinde katarakt ameliyatı gibi oldukça kompleks ameliyatları yapacak seviyede bir tıp bilgisine sahipti.

Tabii bu dönemlere ait işlemlerin büyük kısmı günümüzdeki modern tıpla karşılaştırılabilecek seviyede değildir. Özellikle mikroskobun icadı ile adı geçen dönemlerdeki tıp insanlarının varlıklarından bile haberdar olmadıkları nice bilgi günümüzde basit bilgiler haline geldi.

Modern tıp ayrıca artık bir akademik alan olarakta işlemekte. Düzenli ve metodik bir biçimde yapılan tıbbi işlemler ve araştırmalar, modern zamanlarda kurulan ve her geçen gün daha da fonksiyonel hale getirilen düzenlemeler ve sistemler ile ilerlemekte.

Doktorlar, araştırmacılar, hemşireler ve daha nicesi, günümüzdeki sistemin bir parçası. Her ne kadar tıp tarihi insanların kendileri kadar eski olsada, günümüzdeki sistemlerin ortaya çıkışı daha yakın bir zamana tekabül etmekte.

Bugün, 12 Mayıs, ‘Hemşireler Günü’ adı altında tüm dünyada her sene hatırlanan bir gündür. Bu gün aynı zamanda ‘Lambalı Kadın’ lakaplı Florence Nightingale’in de doğum günüdür.

Hemşirelik tarih boyunca bin yıllardır yapılmış bir meslektir. Ancak günümüzdeki modern hemşireliğin ortaya çıkışı ise Florence Nightingale’in eseridir. 12 Mayıs 1820 doğumlu İngiliz bir sosyal reformcu ve istatikçiydi aynı zamanda. Özellikle Kırım Savaşı’nda adını duyurmuş, hijyen ve koğuşlardaki yaşam standartlarındaki iyileştirmeleri ile ölüm sayısında önemli bir azalmanın olmasını başarmış, geceleri elinde bir lamba ile koğuşları gezmesinden, Lambalı Kadın diye isimlendirilmiştir. 1860 yılında ilk hemşirelik okulunu açarak aynı zamanda genelde kadınlara ait olan hemşirelik rolünün profesyonelleşmesinde de oldukça etkili bir rol oynamıştır.

Yorum Ekle
Gönderilen yorumların küfür, hakaret ve suç unsuru içermemesi gerektiğini okurlarımıza önemle hatırlatırız!
Yorumlar (0)
Yükleniyor..
logo
En son gelişmelerden anında haberdar olmak için 'İZİN VER' butonuna tıklayınız.