SON DAKİKA
Hava Durumu

Korku Özneleri

Yazının Giriş Tarihi: 14.10.2025 17:47
Yazının Güncellenme Tarihi: 14.10.2025 17:48

Korku neredeyse her canlının içinde taşıdığı bir şeydir. Bilimsel açıdan bakıldığında bir canlının en basit hayatta kalma mekanizmalarından biridir aslında. Bir tehlikenin sezilmesi anında o canlıyı istemsiz de olsa bir şekilde harekete geçirir, kaçarak yada dövüşerek- bir şekilde kendini savunmasını sağlar.

Korku genel olarak tüm canlılar için yaşanması hoş olmayan, istenmeyen bir duygudur. Özellikle insanlar zaman ve mekan kavrama kapasiteleri hayvanlardan çok daha üstün olduğundan, korkuyu çok daha katmanlı şekillerde hisseder. Bu nedenle korkuyla olan ilişkileri de sadece bir hayatta kalma mekanizmasından çok daha ileriye gitmiştir.

İnsanlar bilerek ve isteyerek korkmayı, korkutulmayı isteyen yegane canlılardır. Filmler, kitaplar, resimler ve çok daha fazlası uzun bir zamandır insan tarihinde mevcut. Ateş başında anlatılan hayalet hikayelerinden milyarlarca dolar hasılat yapmış filmlere, bu tarz hikayeler çok uzun zamandır anlatılmakta ve artık çoğu kültürün bir parçası haline gelmiş durumda.

Korku temalı bir sanat eserini okuduğumuzda yada izlediğimizde, beynimiz korktuğumuz öge ve nesnelerin aslında kurgu olup olmamasını umursamıyor ve gerçekmiş gibi bir reaksiyon sergiliyor. Bu nedenle bu tarz eserlerin içindeki olaylara duyduğumuz korku ve endişe aslında bir yönden o olaylara gerçekte vereceğimiz tahmini tepki aynı oluyor.

Ayrıca artık her ne kadar korkuyu bir oyun haline getirmemiz uzunca bir zamandan -yüzyıllardan- beri sürüyor olsada, çoğu korkumuz bize çok öncesinden beri miras kalmakta. Karanlıktan, bilinmezden, ‘uncanny valley’ (tekinsiz vadi, ne insan nede başka bir şey) ve diğer nice korku bizde geçmişten gelen bir iz olarak kalmaya devam ediyor.

Bu nedenle, günümüzde sadece eğlence ve rekreasyon olarak peşine düştüğümüz korku kurguları, yeterince geriye gidilip derinlemesine bakıldığında geçmişe dair bazı ipuçlarını ortaya koyuyor.

Örneğin uncanny valley fenomeninin ortaya çıkması aslında şimdinin insan şekilli robotlarındansa, tarih öncesindeki insanların karşılaştığı yabancı gruplar yada cesetler nedeniyle ortaya çıkması. Tanımadığımız bir potansiyel düşmanın yada yeni öldüyse yırtıcının yakında olduğu, uzun zamandır ölüyse de hastalık taşıyıcı bir cesedin bizde uyandırdığı korku ve kaçma, mesafe koyma güdüsü sistemimizdeki ilk öz savunma mekanizmasıdır aslında.

Günümüzde ise hayalet yada zombi hikayelerinde bu geçmiş korkuların hala içimizde olduğu bilgisi sonuna kadar kullanılır. Yeterince tanıdık olan ama artık güvenli olmayan, hastalık saçan bir ceset, bu fenomenin potansiyel bilimsel açıklamalarının adeta vücut bulmuş halidir.

Vampirler, kurt adamlar geçmişten günümüze birçok kültürde çeşitli şekillerde bulunmuş yaratıklardır. Bilimsel açıklamanın yada araştırmanın mümkün olmadığı dönemlerde insanlar açıklayamadıkları ama korktukları çoğu doğal şeyi, doğaüstü bir açıklamayla aydınlığa kavuşturmuştur. Burada olay genel olarak ne kadar doğru oldukları değil, kendilerini bir nebze rahatlatmaları olmuştur aslında.

Vampir miti de genel olarak ölümsüzlüğün- altında yatan önemli detayına inersek, öldürülemezlik, yani yaşayan ceset korkusundan beslenmiştir. İnsanlar ölülerini gömdükten sonra mezardan çıkmaması için çeşitli ritüelistik önlemler almakta, vampirlerin ölen cesetlerden olduklarını düşünürlerdi. Aslında muhtemelen bir cesedin zamanla geçirdiği fiziksel değişimlerin henüz tam olarak anlaşılamamasından dolayı ortaya çıkmış korkulardır.

Şekil değiştirme ve aldatılmaca pekte açıklamaya ihtiyaç duymamakta aslında. Günümüzdeki modern vampir, kurt adam, troll ve benzeri bir sürü canavar ve benzeri karakterler aslında en basit seviyede bir doğa olayını açıklayıcı hikayeler olarak ortaya çıkmışlardır.

Günümüzdeki kurgusal, dramatik ve bazen belirli bir canon yani kurallar içeren, özellikle sinemanın altın çağının canavar mitleri ise bugün bile tekrar tekrar okuduğumuz Dracula, Vampyr, Carmilla, Frankenstein gibi romanlarla ortaya çıktı. Sadece açıklanamayan doğa olaylarından çok daha ötesine, bilim kurgu gibi türlerle birleşerek yeni hikayeler hatta yeni kurgusal türler ortaya çıkardı.

İronik şekilde korkunun bazı fanları, korkmamayı bir başarı olarak görür. Bunu daha çok bu türle sürekli etkileşimde olmanın bireydeki duyarsızlaşma olduğunu söylemek pekte yanlış olmaz. Ancak savundukları bir şey daha vardır, korkunun sadece zıplayan canavarlardan ibaret olmadığı.

Özellikle sinema ve edebiyatın son dönemlerde ortaya koydukları eserler bu iddianın en büyük kanıtları durumda. Neredeyse bir asıra yakın bir süre öncesinde bahsi geçen tüm korku özneleri ve çok daha fazlasının çoğu zaman amacı seyircinin içinde bulundurduğu en basit seviye korku mekanizmasından yararlanmaktı, ancak sanat tekniklerinin ve bu sanatı tüketen seyircinin de gelişmesiyle hikayelere gelişmeye başladı.

Geçmiş yüzyılda çığlıklarla özdeşleşen bir sürü karakter, zamanla sempati, merhamet duyduğumuz, hatta günümüzde aşık olduğumuz, örnek bile aldığımız karakterlere dönüşmeye başladılar ve bu değişimin seyrini ve nedenlerini incelemek adeta bir yapboz yapmak kadar eğlenceli olabiliyor. -devamı sonraki yazıda.

Yorum Ekle
Gönderilen yorumların küfür, hakaret ve suç unsuru içermemesi gerektiğini okurlarımıza önemle hatırlatırız!
Yorumlar (0)
Yükleniyor..
logo
En son gelişmelerden anında haberdar olmak için 'İZİN VER' butonuna tıklayınız.