İnsanların içinde yaptıkları işi yada kullandıkları bir eşyayı, koşacak yaşamlarını güzelleştirmek için onları harekete geçiren bir güç vardır. Bu belki bazı insanlarda diğerlerine göre daha fazladır ama o güdüyü daha fazla hisseden insanların emekleri sonucunda güzelleşen çevre ve hayat her türden insanın hayatını pozitif olarak etkiler.
Sanatçılık ve zanaatkarlık her ne kadar farklı olsalarda bir anlamda bu nedenle el ele giderler diye düşünüyorum. Özellikle günümüzdeki modern imkanlar sayesinde günlük hayatta kullanılan çoğu eşya ve aletin seri üretimde olmadığı dönemlerde neredeyse her alan el işçiliği ile yürümekteydi. Oturduğumuz koltuk, giydiğimiz kıyafet kullandığımız kalem, her şey üretiminin başından sonuna bir ustanın elinden çıkıyordu. Elbette günümüzde de bu eşyalar tamamen makine ile üretilmiyor, ancak üretim aşamalarının hepsinin el emeği olması, ustasına göre değişmekle beraber, üretilen eşya veya ürünün kendine ait bir karakteri yada estetiği olmasını sağlıyordu.
Bugün okuduğumuz yazıların çoğu -kitaplar, makaleler, gazeteler- belirli bir yazı tipi listesinden, yazının yazıldığı alanla alakalı şekilde seçilmiş bir yazı tipi yada font kullanır. Bu yazının içeriği ve yazılma amacıyla ilgili bir detaydır. Örneğin bir senaryo yazacaksanız kullandığınız yazı tipi Courier olmalıdır ve bu elbette genel olarak romanlarda kullanılan Baskerville yazı tipinden çok farklıdır. Günümüzde bu detay ve kurallara estetik ve akademik bütünlük gibi kaygılarla dikkat edilmektedir. Bu kaygı geçmişten beri süregelen, yaşadığımız dönemde kendini bu şekilde gösteren bir güzelleştirme dürtüsüdür. Hatta yazının geçmişte daha bile güzel olduğunu iddia etmek bile mümkündür.
Kaligrafi en basit tanımıyla güzel yazı sanatıdır. Kelime Yunanca “güzellik” anlamına gelen kallos ve “yazı” anlamına gelen grafi kelimelerinin birleşiminden türemiştir. Kaligrafi sanatını icra eden kişilere kaligraf denir. Günümüzde kaligrafinin tanımlanması işaretlere anlamlı, hünerli ve ahenkli bir biçim verilmesi üzerinden yapılmaktadır. Çağlar boyunca yazının olduğum neredeyse her toplum ve medeniyette icra edilen bir sanat dalıdır. Taş yada kağıt farketmeden, yazının yazıldığı her alan ve malzemede kullanılmış bir sanattır. Farklı isimlendirilmeleri ve alt dalları yapıldıkları kültür ve coğrafyaya göre değişiklik göstermekte, ancak amaç her zaman yazılan yazıyı daha da güzelleştirmektedir. Japon kaligrafisi Şodo, Çin kaligrafisi shufa ve İslami kaligrafi olarakta Hüsn-i hat gösterilebilir.
Hat sanatı özellikle Arap harfleri etrafında icra edilmiş ve geliştirilmiş bir güzel yazı sanatıdır. Ahmed b. Ali’ye göre “İnce, uzun, doğru yol, bir çok noktanın birbirine bitişerek sıralanmasından meydana gelen çizgi, çizgiye benzeyen şeyler ve yazı” olarak tanımlanır. Hat ismi de kelime anlamı olarak bu tanımla benzerlik taşımakta olan “çizgi,çığır, yol” gibi kelimeler yerinede kullanılmış olduğu yerler vardır.
Hat sanatını icra eden sanatçılara verilen isim olan hattat yaklaşık olarak 4.-5. yüzyıllardan itibaren kullanılmaya başlanmıştır. İlk hattat olan Hz. Ali’dir ve hat sanatını Kur’an-ı Kerim’in güzel biçimde yazarak icra etmiştir. Hat sanatının dünyanın diğer yerlerindeki güzel yazı örneklerinden daha farklı oluşunun en büyük sebeplerinden birinin başlangıç noktası olarak bu gösterilebilir. Çünkü hat sanatı sadece bir estetik kaygının ötesine geçmiş, usta-çırak ilişkisi ile adeta bir yaşam biçimine dönüşmüş, hatta ruhani bir eyleme bile eriştiği zamanlar olmuştur.
Osmanlı’nın özellikle gücünün zirvesine ulaştığı zamanlar hat sanatının gelişiminde önemli rol oynamıştır. İslamla kaynağı doğrudan bağlantılı bir sanat dalı olarak çeşitli ekoller ve iç stilleri geliştirilmiş ve icra edilmiştir. Türk-İslam kültüründe de önemli bir yere sahiptir. Hat sanatı hem ruhani hemde dünyevi amaçlarla yapılmış, özellikle matbaanın icadının ve İslam topraklarına gelişinin öncesinde hem sanat hemde zanaat olarak varolmuştur. Eski sanat dallarının unutulması yada batılılaşması ilk başta hat sanatını etkilememiş olsada, harflerin değiştirilmesi sanatın yaygınlığını etkilemiştir. Günümüzde ise gün geçtikçe büyüyen bir sanatçı kitlesi, bu sanat dalını devam ettirmektedir.
Yorum Ekle
Yorumlar (0)
Sizlere daha iyi hizmet sunabilmek adına sitemizde çerez konumlandırmaktayız. Kişisel verileriniz, KVKK ve GDPR
kapsamında toplanıp işlenir. Sitemizi kullanarak, çerezleri kullanmamızı kabul etmiş olacaksınız.
En son gelişmelerden anında haberdar olmak için 'İZİN VER' butonuna tıklayınız.
EDA SARI
Güzel Yazmak
İnsanların içinde yaptıkları işi yada kullandıkları bir eşyayı, koşacak yaşamlarını güzelleştirmek için onları harekete geçiren bir güç vardır. Bu belki bazı insanlarda diğerlerine göre daha fazladır ama o güdüyü daha fazla hisseden insanların emekleri sonucunda güzelleşen çevre ve hayat her türden insanın hayatını pozitif olarak etkiler.
Sanatçılık ve zanaatkarlık her ne kadar farklı olsalarda bir anlamda bu nedenle el ele giderler diye düşünüyorum. Özellikle günümüzdeki modern imkanlar sayesinde günlük hayatta kullanılan çoğu eşya ve aletin seri üretimde olmadığı dönemlerde neredeyse her alan el işçiliği ile yürümekteydi. Oturduğumuz koltuk, giydiğimiz kıyafet kullandığımız kalem, her şey üretiminin başından sonuna bir ustanın elinden çıkıyordu. Elbette günümüzde de bu eşyalar tamamen makine ile üretilmiyor, ancak üretim aşamalarının hepsinin el emeği olması, ustasına göre değişmekle beraber, üretilen eşya veya ürünün kendine ait bir karakteri yada estetiği olmasını sağlıyordu.
Bugün okuduğumuz yazıların çoğu -kitaplar, makaleler, gazeteler- belirli bir yazı tipi listesinden, yazının yazıldığı alanla alakalı şekilde seçilmiş bir yazı tipi yada font kullanır. Bu yazının içeriği ve yazılma amacıyla ilgili bir detaydır. Örneğin bir senaryo yazacaksanız kullandığınız yazı tipi Courier olmalıdır ve bu elbette genel olarak romanlarda kullanılan Baskerville yazı tipinden çok farklıdır. Günümüzde bu detay ve kurallara estetik ve akademik bütünlük gibi kaygılarla dikkat edilmektedir. Bu kaygı geçmişten beri süregelen, yaşadığımız dönemde kendini bu şekilde gösteren bir güzelleştirme dürtüsüdür. Hatta yazının geçmişte daha bile güzel olduğunu iddia etmek bile mümkündür.
Kaligrafi en basit tanımıyla güzel yazı sanatıdır. Kelime Yunanca “güzellik” anlamına gelen kallos ve “yazı” anlamına gelen grafi kelimelerinin birleşiminden türemiştir. Kaligrafi sanatını icra eden kişilere kaligraf denir. Günümüzde kaligrafinin tanımlanması işaretlere anlamlı, hünerli ve ahenkli bir biçim verilmesi üzerinden yapılmaktadır. Çağlar boyunca yazının olduğum neredeyse her toplum ve medeniyette icra edilen bir sanat dalıdır. Taş yada kağıt farketmeden, yazının yazıldığı her alan ve malzemede kullanılmış bir sanattır. Farklı isimlendirilmeleri ve alt dalları yapıldıkları kültür ve coğrafyaya göre değişiklik göstermekte, ancak amaç her zaman yazılan yazıyı daha da güzelleştirmektedir. Japon kaligrafisi Şodo, Çin kaligrafisi shufa ve İslami kaligrafi olarakta Hüsn-i hat gösterilebilir.
Hat sanatı özellikle Arap harfleri etrafında icra edilmiş ve geliştirilmiş bir güzel yazı sanatıdır. Ahmed b. Ali’ye göre “İnce, uzun, doğru yol, bir çok noktanın birbirine bitişerek sıralanmasından meydana gelen çizgi, çizgiye benzeyen şeyler ve yazı” olarak tanımlanır. Hat ismi de kelime anlamı olarak bu tanımla benzerlik taşımakta olan “çizgi,çığır, yol” gibi kelimeler yerinede kullanılmış olduğu yerler vardır.
Hat sanatını icra eden sanatçılara verilen isim olan hattat yaklaşık olarak 4.-5. yüzyıllardan itibaren kullanılmaya başlanmıştır. İlk hattat olan Hz. Ali’dir ve hat sanatını Kur’an-ı Kerim’in güzel biçimde yazarak icra etmiştir. Hat sanatının dünyanın diğer yerlerindeki güzel yazı örneklerinden daha farklı oluşunun en büyük sebeplerinden birinin başlangıç noktası olarak bu gösterilebilir. Çünkü hat sanatı sadece bir estetik kaygının ötesine geçmiş, usta-çırak ilişkisi ile adeta bir yaşam biçimine dönüşmüş, hatta ruhani bir eyleme bile eriştiği zamanlar olmuştur.
Osmanlı’nın özellikle gücünün zirvesine ulaştığı zamanlar hat sanatının gelişiminde önemli rol oynamıştır. İslamla kaynağı doğrudan bağlantılı bir sanat dalı olarak çeşitli ekoller ve iç stilleri geliştirilmiş ve icra edilmiştir. Türk-İslam kültüründe de önemli bir yere sahiptir. Hat sanatı hem ruhani hemde dünyevi amaçlarla yapılmış, özellikle matbaanın icadının ve İslam topraklarına gelişinin öncesinde hem sanat hemde zanaat olarak varolmuştur. Eski sanat dallarının unutulması yada batılılaşması ilk başta hat sanatını etkilememiş olsada, harflerin değiştirilmesi sanatın yaygınlığını etkilemiştir. Günümüzde ise gün geçtikçe büyüyen bir sanatçı kitlesi, bu sanat dalını devam ettirmektedir.