Tarih boyunca toprağa ayak basan, çeşitli engeli dağı taşı geçen neredeyse her insan muhtemelen bir noktada kafasını kaldırmış, gökyüzünde uçan kuşlara bakmış, “kanadım olsada şu kuş gibi uçuversem, istediğim her yere kolayca gidebilsem!” diye bir serzenişte bulunmuştur.
Nasıl bulunmasın? Kara yolculuğu tüm insan tarihi boyunca en çok yaptığı ve yapmaya da devam ettiği yolculuk çeşididir. İnsanlar tüm hayatı boyunca bir yerden bir yere kısa yada uzun mesafelerle ilerlerler. Bunun için ister kendi vücutları yada binek bir hayvan ve motorlu bir araçta olsa, bir şekilde önlerindeki engelleri aşmış, yolları oluşturmuş, hareket etmiştir.
Yollar insanlık tarihinde bin yıllar öncesinden beri var olmuşlardır. Taş devirlerinde bile insanlar sık kullandıkları yolları taş ve tahta gibi malzemelerle daha rahat kullanılır hale getirmişlerdir. Sonrasında atların evcilleştirilmesi ile insan sadece kendi ayaklarına bağlanmaktan kurtulmuş, hem yükünü taşıtarak hemde kendisi binerek, adeta yolları kısaltmış, dünyayı küçültmüştür.
Deniz yolculuğu da aynı şekilde uzun bir süredir yapılmaktadır. Eski çağlarda gemilerin boyutlarının küçüklüğünden dolayı, gemiler büyük denizlere çok fazla açılmazlar, çoğu zaman kıyılara yakın şekilde ilerlerlerdi. Gemilerin büyümesi ve navigasyon tekniklerinin gelişmesi ile insanlar daha uzaklara gitmeye ve daha da önemlisi geri dönebilmeye başladılar.
20. yüzyılın başlarında, modern teknolojiler insan hayatının her alanında gelişmelere sağlamış, ulaşımda bunun en büyük örneklerinden biriydi. Yüzyılın başında arabalar henüz yeni yeni yaygınlaşmakta, trenler bir noktadan diğerine ilerlemekte kara üzerindeki en hızlı yollardan biriydi. Hem aynı kıyı şeridinde hemde kıtalar arası yolculuklarda, gemiler ise hiç olmadıkları kadar büyük ve hızlı hale gelmişler, her yeni çıkan yolcu gemisi kendinden öncekinden daha hızlı, daha güvenilir ve yolcu konforu en üst seviyedeydi.
Hem karada hem de suda yolculuk her ne kadar hiç olmadığı kadar hızlı olsada, yüzyılın ortasında doğru yolcu seviyesine inecek olan uçaklar kadar hızlı ve zahmetsiz olamayacaklardı.
Bin yıllardır insanlar kullandıkları kara ve su yollarını geliştirmiş ve kolaylaştırmıştır. Ancak eski çağlardaki efsane ve mitlerden beri insan gökyüzüne çıkmak istemiştir. Uzun çağlar boyunca bu yönde kurulan hayaller ve denenen makineler esasen kuşları taklit etmekle kalmış, çoğunlukla bizim kendi tarihimizdeki Hezarfen’in kanatları gibi, yüksek bir yerden aşağıya süzülmek üzerine kurulmuştur.
Uçmak, kontrollü ve istenilen süre boyunca devam ettirildiğinde gerçekten uçmak olur. Bunu ilk başarabilen teknoloji sıcak hava balonları olmuştur. İlk kez 1783 yılında ipsiz bir uçuşu gerçekleştirerek, tarihte insanın gerçekten uçtuğu ilk an olmuştur. Zeplinler daha sonra gelmiş, balonların daha hızlı ve kontrollü versiyonları olarak 20. yüzyılın hemen başında ortaya çıkmıştır.
Bir motor ile uçuşunu gerçekleştiren ilk hava aracı, tarihte bugün 17 Aralık 1903 yılında Wright Kardeşler tarafından başarılı şekilde gerçekleştirilmiştir. Tarihteki ilk uçak olarak isimlendirilen bu araç, havadan ağır, kontrollü ve destekli ilk uçuş olmuştur. Bu nedenle bugün tüm dünyada Wright Kardeşler Günü’de bu başarı hala anılmaktadır.
Uçakların ‘uçuk’ birer icattan hayatımızın normal bir parçası haline gelmeleri 20. yüzyılın ortalarına kadar sürecektir. Kullanılabilir bir araç haline geldikleri anda çabuk şekilde savaşlarda kullanılmak üzere geliştirilmişler, I. Dünya Savaşı’da daha geri planda olsalarda, ikinci savaşta en aktif ve önemli değişkenlerden olmuşlardır.
Bir yolcu aracı olarak kullanılmaları 1950’lerle başlayacaktır. Özellikle kıtalar arası yolculuklarda jet motorlu yolcu uçaklarının yaygınlaşması ile bir dönemin en hızlı yolculuklarını gerçekleştiren yolcu gemilerinin rolü kısa sürede sadece ticari ve gezi gemisi gibi rollere kayacaktır.
Belki hala uçan arabalar gibi daha kişisel uçma yöntemleri henüz yok, ki olsa bile daha yeni gerçekleşen bazı insanlı drone denemesinden tahmin yürütülürse, kişisel uçuşun neden olabileceği legal sorunların başı sonu olacak gibi gözükmüyor. Ama bu yinede binlerce yıllık bir hayalin gerçekleşmediği anlamına gelmiyor. Bir yolcu uçağı yada jet olsun, insanlar artık gökyüzünde kuşlardan bile daha yüksekte ve hızlı hareket ediyorlar.
Yorum Ekle
Yorumlar (0)
Sizlere daha iyi hizmet sunabilmek adına sitemizde çerez konumlandırmaktayız. Kişisel verileriniz, KVKK ve GDPR
kapsamında toplanıp işlenir. Sitemizi kullanarak, çerezleri kullanmamızı kabul etmiş olacaksınız.
En son gelişmelerden anında haberdar olmak için 'İZİN VER' butonuna tıklayınız.
EDA SARI
Gökyüzü Yolculuğu
Tarih boyunca toprağa ayak basan, çeşitli engeli dağı taşı geçen neredeyse her insan muhtemelen bir noktada kafasını kaldırmış, gökyüzünde uçan kuşlara bakmış, “kanadım olsada şu kuş gibi uçuversem, istediğim her yere kolayca gidebilsem!” diye bir serzenişte bulunmuştur.
Nasıl bulunmasın? Kara yolculuğu tüm insan tarihi boyunca en çok yaptığı ve yapmaya da devam ettiği yolculuk çeşididir. İnsanlar tüm hayatı boyunca bir yerden bir yere kısa yada uzun mesafelerle ilerlerler. Bunun için ister kendi vücutları yada binek bir hayvan ve motorlu bir araçta olsa, bir şekilde önlerindeki engelleri aşmış, yolları oluşturmuş, hareket etmiştir.
Yollar insanlık tarihinde bin yıllar öncesinden beri var olmuşlardır. Taş devirlerinde bile insanlar sık kullandıkları yolları taş ve tahta gibi malzemelerle daha rahat kullanılır hale getirmişlerdir. Sonrasında atların evcilleştirilmesi ile insan sadece kendi ayaklarına bağlanmaktan kurtulmuş, hem yükünü taşıtarak hemde kendisi binerek, adeta yolları kısaltmış, dünyayı küçültmüştür.
Deniz yolculuğu da aynı şekilde uzun bir süredir yapılmaktadır. Eski çağlarda gemilerin boyutlarının küçüklüğünden dolayı, gemiler büyük denizlere çok fazla açılmazlar, çoğu zaman kıyılara yakın şekilde ilerlerlerdi. Gemilerin büyümesi ve navigasyon tekniklerinin gelişmesi ile insanlar daha uzaklara gitmeye ve daha da önemlisi geri dönebilmeye başladılar.
20. yüzyılın başlarında, modern teknolojiler insan hayatının her alanında gelişmelere sağlamış, ulaşımda bunun en büyük örneklerinden biriydi. Yüzyılın başında arabalar henüz yeni yeni yaygınlaşmakta, trenler bir noktadan diğerine ilerlemekte kara üzerindeki en hızlı yollardan biriydi. Hem aynı kıyı şeridinde hemde kıtalar arası yolculuklarda, gemiler ise hiç olmadıkları kadar büyük ve hızlı hale gelmişler, her yeni çıkan yolcu gemisi kendinden öncekinden daha hızlı, daha güvenilir ve yolcu konforu en üst seviyedeydi.
Hem karada hem de suda yolculuk her ne kadar hiç olmadığı kadar hızlı olsada, yüzyılın ortasında doğru yolcu seviyesine inecek olan uçaklar kadar hızlı ve zahmetsiz olamayacaklardı.
Bin yıllardır insanlar kullandıkları kara ve su yollarını geliştirmiş ve kolaylaştırmıştır. Ancak eski çağlardaki efsane ve mitlerden beri insan gökyüzüne çıkmak istemiştir. Uzun çağlar boyunca bu yönde kurulan hayaller ve denenen makineler esasen kuşları taklit etmekle kalmış, çoğunlukla bizim kendi tarihimizdeki Hezarfen’in kanatları gibi, yüksek bir yerden aşağıya süzülmek üzerine kurulmuştur.
Uçmak, kontrollü ve istenilen süre boyunca devam ettirildiğinde gerçekten uçmak olur. Bunu ilk başarabilen teknoloji sıcak hava balonları olmuştur. İlk kez 1783 yılında ipsiz bir uçuşu gerçekleştirerek, tarihte insanın gerçekten uçtuğu ilk an olmuştur. Zeplinler daha sonra gelmiş, balonların daha hızlı ve kontrollü versiyonları olarak 20. yüzyılın hemen başında ortaya çıkmıştır.
Bir motor ile uçuşunu gerçekleştiren ilk hava aracı, tarihte bugün 17 Aralık 1903 yılında Wright Kardeşler tarafından başarılı şekilde gerçekleştirilmiştir. Tarihteki ilk uçak olarak isimlendirilen bu araç, havadan ağır, kontrollü ve destekli ilk uçuş olmuştur. Bu nedenle bugün tüm dünyada Wright Kardeşler Günü’de bu başarı hala anılmaktadır.
Uçakların ‘uçuk’ birer icattan hayatımızın normal bir parçası haline gelmeleri 20. yüzyılın ortalarına kadar sürecektir. Kullanılabilir bir araç haline geldikleri anda çabuk şekilde savaşlarda kullanılmak üzere geliştirilmişler, I. Dünya Savaşı’da daha geri planda olsalarda, ikinci savaşta en aktif ve önemli değişkenlerden olmuşlardır.
Bir yolcu aracı olarak kullanılmaları 1950’lerle başlayacaktır. Özellikle kıtalar arası yolculuklarda jet motorlu yolcu uçaklarının yaygınlaşması ile bir dönemin en hızlı yolculuklarını gerçekleştiren yolcu gemilerinin rolü kısa sürede sadece ticari ve gezi gemisi gibi rollere kayacaktır.
Belki hala uçan arabalar gibi daha kişisel uçma yöntemleri henüz yok, ki olsa bile daha yeni gerçekleşen bazı insanlı drone denemesinden tahmin yürütülürse, kişisel uçuşun neden olabileceği legal sorunların başı sonu olacak gibi gözükmüyor. Ama bu yinede binlerce yıllık bir hayalin gerçekleşmediği anlamına gelmiyor. Bir yolcu uçağı yada jet olsun, insanlar artık gökyüzünde kuşlardan bile daha yüksekte ve hızlı hareket ediyorlar.