Yazının icadı insanlık tarihindeki en büyük dönüm noktalarından biridir. Yazı bize soyut düşünce ve fikirleri fiziksel bir şekle aktarmamızı ve farklı mekan ve zamanlarda bile olsak bu düşünceleri başka insanlarla paylaşabilmemizi sağlar. Yazı aynı zamanda unutulmaya karşı bir önlemdir, ‘söz uçar yazı kalır’ bir alışveriş listesinden savaşları bitiren barış sözleşmelerine kadar geçerlidir.
Kütüphaneler de yazının ardından ortaya çıkmış, günümüze kadar yazıyla beraber gelmiştir. Yazının insanlık tarihindeki ilk örneklerinde alfabeler ve yazıların yazılmış oldukları malzemeler günümüzden çok daha farklı, benzetme uygun olursa eğer, daha hantaldı. Çivi yazısı olarak adlandırılan alfabelere dair yapılabilen çeviriler bu yazıların daha çok günlük hayat ve ticaret ile ilgili konuları barındırdığını göstermektedir. Bu hem günlük ihtiyaçların bir yansımasıdır, hemde bu yazıların kil tabletlere yazıldığını dikkate aldığımızda, yazması ve sonrasında muhafazası ve taşınması da bir efor farz etmektedir.
Kütüphaneler işte tarihin bu noktasında ilk defa ortaya çıkmışlardır. Esasen yazılan yazıların ister edebi ister sadece arşiv amaçlı olsun, korunması ve muhafazası için inşa edilmiş mekanlardır. Tarih boyunca yazının şekillerinin ve malzemelerinin gelişmesiyle, kil tabletlerden tomarlara sonrada kitaplara, kütüphaneler hep var olmuştur.
Yazısı olan milletlerin tarihini öğrenmek nispeten daha kolaydır. Türklerin kendine ait yazılarına ek olarak, bir kütüphane oluşturacak kadar geliştiklerine dair buluntular da mevcuttur. Orta Asya’da Uygurlara kadar geri giden bu kütüphane kültürü, İslamiyet’i kabul ettikten sonra Anadolu ve çevresinde kurulan diğer Türk devletlerinde de devam etmiştir.
Şehrimiz Bursa’da özellikle Türk tarihinin Osmanlı kısmında kütüphanelere dair önemli bir yer tutar. Osmanlı ilk kurulduğunda daha bir beylikten büyümeye çalışırken bile kütüphanelerin bilgi ve kültürün muhafazası için önemini bildiğinden devletin ilk kurulmasından sonra İznik’te bir medrese kütüphanesi yaptırılmıştır. Sonrasında ikinci bir kütüphane Bursa’da yaptırılmış ancak burası içindeki eserlerle birlikte Timur’un 1402’deki işgalinde yakılmıştır.
Osmanlı’da genel olarak kütüphanecilik anlayışı camiler ve medreseler etrafında gelişmiştir. Medreseler o dönemin eğitim merkezleri olduğundan daha ağır ve geniş kapsamlı eserler özellikle bu kütüphanelerde toplanmıştı. Camilerdeki kütüphaneler daha çok halkın faydalanacağı seviyede, dinin öne çıktığı eserlerdir.
Bursa’da günümüzde devlet, belediye yada özel sahipli kırkın üstünde kütüphane, halka açık bir şekilde hizmet vermekte. Özellikle çoğu eğitim kurumunun kendine ait kütüphaneleri ve çalışma salonlarında kullanılabilecek kaynakları var. Ancak kitaplar başta olmak üzere, sadece çeşitli bilgi kaynakları toplamak, arşivlemek ve kullanıma uygun haline getirmek için çalışan büyük mekanların ve binaların olması da çok önemli.
Örneğin Yazma Eserler Kütüphanesi (İnebey Kütüphanesi) Türkiye’deki sayılı yazma eser kütüphanelerinden birisidir. 30 bin civarı esere sahiplik yapmakta ve odağı bu eski eserlerin muhafazası ve gelecekte yeni araştırmalar için kullanılabilir durumda olması için çalışmaktır. Kütüphaneler ayrıca teknolojik açıdan da çok önemli yerlerdirler. Özellikle günümüzde artık çoğu kütüphanenin ayrı bilgisayar bölümleri var. Ayrıca sadece bilgisayar ve internet ikilisin de ötesinde, çeşitli görsel işitsel kaynaklarada bu şekilde erişim sağlanabilmekte.
Alipaşa Oyuncak Kütüphanesi, özellikle küçük çocuklar için hem eğlenceli hemde eğitici, çok özel bir yer. Çocukların küçük yaşlarda hem öğrenmeye hemde araştırmaya ilgisinin oluşturulması için böyle mekanların artırılması ve yaygınlaşması çok önemli.
Bursa İl Halk Kütüphanesi Bursa’daki en büyük kütüphane ve 80 bin üzerinde esere sahip. Yine Bursa’nın artık en tanınır binalarından olan Setbaşı Kütüphanesi önünden günde yüzlerce insanın geçtiği ancak günlük hayatın hızından içeri girip bir bakmaya zaman ayıramadıkları yerlerden biri. Gezen kütüphaneler ise sizin sokağınıza kadar gelmekteler ancak ziyaretçileri daha çok olabilir sanki.
Bilgi gerçekten istenmeli, ve bu istek takip edilerek bilgiye ulaşılmalı. Ancak bu sayede hem birey kendini doğru ve anlamlı bir şekilde geliştirebilir ve yarınlara daha iyi bir insan olarak ilerleyebilir. Kütüphaneler ise şimdide teknolojinin ilerlemesiyle geri daha planda kalmış, ancak değerlerini korumaya devam eden çok önemli mekanlar. Onların farkına varmayı ve faydalanmayı arttırmamız hepimizin yararına.
Yorum Ekle
Yorumlar (0)
Sizlere daha iyi hizmet sunabilmek adına sitemizde çerez konumlandırmaktayız. Kişisel verileriniz, KVKK ve GDPR
kapsamında toplanıp işlenir. Sitemizi kullanarak, çerezleri kullanmamızı kabul etmiş olacaksınız.
En son gelişmelerden anında haberdar olmak için 'İZİN VER' butonuna tıklayınız.
EDA SARI
Bursa’nın Kütüphaneleri
Yazının icadı insanlık tarihindeki en büyük dönüm noktalarından biridir. Yazı bize soyut düşünce ve fikirleri fiziksel bir şekle aktarmamızı ve farklı mekan ve zamanlarda bile olsak bu düşünceleri başka insanlarla paylaşabilmemizi sağlar. Yazı aynı zamanda unutulmaya karşı bir önlemdir, ‘söz uçar yazı kalır’ bir alışveriş listesinden savaşları bitiren barış sözleşmelerine kadar geçerlidir.
Kütüphaneler de yazının ardından ortaya çıkmış, günümüze kadar yazıyla beraber gelmiştir. Yazının insanlık tarihindeki ilk örneklerinde alfabeler ve yazıların yazılmış oldukları malzemeler günümüzden çok daha farklı, benzetme uygun olursa eğer, daha hantaldı. Çivi yazısı olarak adlandırılan alfabelere dair yapılabilen çeviriler bu yazıların daha çok günlük hayat ve ticaret ile ilgili konuları barındırdığını göstermektedir. Bu hem günlük ihtiyaçların bir yansımasıdır, hemde bu yazıların kil tabletlere yazıldığını dikkate aldığımızda, yazması ve sonrasında muhafazası ve taşınması da bir efor farz etmektedir.
Kütüphaneler işte tarihin bu noktasında ilk defa ortaya çıkmışlardır. Esasen yazılan yazıların ister edebi ister sadece arşiv amaçlı olsun, korunması ve muhafazası için inşa edilmiş mekanlardır. Tarih boyunca yazının şekillerinin ve malzemelerinin gelişmesiyle, kil tabletlerden tomarlara sonrada kitaplara, kütüphaneler hep var olmuştur.
Yazısı olan milletlerin tarihini öğrenmek nispeten daha kolaydır. Türklerin kendine ait yazılarına ek olarak, bir kütüphane oluşturacak kadar geliştiklerine dair buluntular da mevcuttur. Orta Asya’da Uygurlara kadar geri giden bu kütüphane kültürü, İslamiyet’i kabul ettikten sonra Anadolu ve çevresinde kurulan diğer Türk devletlerinde de devam etmiştir.
Şehrimiz Bursa’da özellikle Türk tarihinin Osmanlı kısmında kütüphanelere dair önemli bir yer tutar. Osmanlı ilk kurulduğunda daha bir beylikten büyümeye çalışırken bile kütüphanelerin bilgi ve kültürün muhafazası için önemini bildiğinden devletin ilk kurulmasından sonra İznik’te bir medrese kütüphanesi yaptırılmıştır. Sonrasında ikinci bir kütüphane Bursa’da yaptırılmış ancak burası içindeki eserlerle birlikte Timur’un 1402’deki işgalinde yakılmıştır.
Osmanlı’da genel olarak kütüphanecilik anlayışı camiler ve medreseler etrafında gelişmiştir. Medreseler o dönemin eğitim merkezleri olduğundan daha ağır ve geniş kapsamlı eserler özellikle bu kütüphanelerde toplanmıştı. Camilerdeki kütüphaneler daha çok halkın faydalanacağı seviyede, dinin öne çıktığı eserlerdir.
Bursa’da günümüzde devlet, belediye yada özel sahipli kırkın üstünde kütüphane, halka açık bir şekilde hizmet vermekte. Özellikle çoğu eğitim kurumunun kendine ait kütüphaneleri ve çalışma salonlarında kullanılabilecek kaynakları var. Ancak kitaplar başta olmak üzere, sadece çeşitli bilgi kaynakları toplamak, arşivlemek ve kullanıma uygun haline getirmek için çalışan büyük mekanların ve binaların olması da çok önemli.
Örneğin Yazma Eserler Kütüphanesi (İnebey Kütüphanesi) Türkiye’deki sayılı yazma eser kütüphanelerinden birisidir. 30 bin civarı esere sahiplik yapmakta ve odağı bu eski eserlerin muhafazası ve gelecekte yeni araştırmalar için kullanılabilir durumda olması için çalışmaktır. Kütüphaneler ayrıca teknolojik açıdan da çok önemli yerlerdirler. Özellikle günümüzde artık çoğu kütüphanenin ayrı bilgisayar bölümleri var. Ayrıca sadece bilgisayar ve internet ikilisin de ötesinde, çeşitli görsel işitsel kaynaklarada bu şekilde erişim sağlanabilmekte.
Alipaşa Oyuncak Kütüphanesi, özellikle küçük çocuklar için hem eğlenceli hemde eğitici, çok özel bir yer. Çocukların küçük yaşlarda hem öğrenmeye hemde araştırmaya ilgisinin oluşturulması için böyle mekanların artırılması ve yaygınlaşması çok önemli.
Bursa İl Halk Kütüphanesi Bursa’daki en büyük kütüphane ve 80 bin üzerinde esere sahip. Yine Bursa’nın artık en tanınır binalarından olan Setbaşı Kütüphanesi önünden günde yüzlerce insanın geçtiği ancak günlük hayatın hızından içeri girip bir bakmaya zaman ayıramadıkları yerlerden biri. Gezen kütüphaneler ise sizin sokağınıza kadar gelmekteler ancak ziyaretçileri daha çok olabilir sanki.
Bilgi gerçekten istenmeli, ve bu istek takip edilerek bilgiye ulaşılmalı. Ancak bu sayede hem birey kendini doğru ve anlamlı bir şekilde geliştirebilir ve yarınlara daha iyi bir insan olarak ilerleyebilir. Kütüphaneler ise şimdide teknolojinin ilerlemesiyle geri daha planda kalmış, ancak değerlerini korumaya devam eden çok önemli mekanlar. Onların farkına varmayı ve faydalanmayı arttırmamız hepimizin yararına.