SON DAKİKA
Hava Durumu

Beyaz Perdenin Siyah Gölgeleri

Yazının Giriş Tarihi: 23.10.2025 17:46
Yazının Güncellenme Tarihi: 23.10.2025 17:48

Mağara duvarlarına en ilkel boya pigmentleriyle çizilen resimlerden, kayaların oyularak ortaya çıkardığı heykellere, insanlar her zaman ellerinde bulunan tüm imkanları kullanarak hem kendilerine ait hikayeleri hemde çevrelerinde onları etkileyen şeyleri sanatsal biçimlerde kayıt altına almışlardır.

Bu kayıtlar bazen eski Mısır’ın katı kurallı hiyeroglifleri, taşa yada kile çizilmiş resim ve oymalar olsun, çok çeşitli şekillerde kendilerini gösterirler. Hikayeleri bazen gerçekten yaşamış insanların hayatlarına ait, bazen o dönemde yaşamış insanların inandığı mitoloji yada etkilendikleri olayları anlatmaktadır. Kesin olan şey ise o dönemde yaşayan toplumların bu hikayelere onların unutulmamasını isteyecekleri kadar değer vermesidir.

Bazen uyarı bazen hayranlıkla yapılan bu eserler, çoğu zaman bu bakış açısını yansıtırlar. İster çizim stillerinin gerçekçi yada abartılı oluşundan, pozlardan yada diğer farklı belirteçlerden, biz binlerce yıl sonrasında bile bu sanatçıların bize aktarmaya çalıştıkları duygu ve düşünceleri hissedebiliyoruz.

Dilimizin, düşünce tarzımızın arasında bin yıllık zaman farkı varken bile, o dönemdeki insanlar ellerindeki en ilkel malzeme ve aletlerle, bizimle bu ilişkiyi kurabiliyorsa, günümüzdeki teknolojik gelişmeyle aktarılabilecek fikir ve düşüncelerin ne seviyede olabileceğini hayal etmek artık çokta imkansız değil.

Kameralar yüzyıldan uzun bir sürede kullanılmakta. Hayatımıza ilk önce fotoğraf olarak girdiler ve icatlarından beri her dönem biraz daha yaygınlaştılar. Sonrasında 20. yüzyılın başında ilk videoların çekilmesiyle hayatımızda geri dönüşü olmayacak bir değişimin ilk adımlarını attılar.

Sinema, hem bir sanat dalı hemde bir kitle iletişim aracı olarak özellikle yakın tarihin en büyük etkileyicilerinden biri olmuştur. Özellikle günümüzde en çok bir eğlence aracı olarak öne çıksada, etkisi başlangıcından beri asla bu yönüyle sınırlı kalmamıştır.

Sinemanın ilklerinden olan Bir Ulusun Doğuşu, 1915 yılında yapılmış, en erken uzun metrajlı sessiz filmlerden biridir. Tarihteki önemi ise sadece teknik anlamdan öte, içerisinde barındırdığı fikirlerdir aynı zamanda. Film Amerika Birleşik Devletleri’nin belki de en önemli savaşı olan İç Savaş’ın bitiminden 50 yıl sonrasında yapılmış, yenilen taraf olan güneye daha ılımlı ve güzelleyici bir bakış açısıyla yaklaşmıştır.

Tarihi her zaman kazanan tarafın yazdığı söylemi hatırlandığında, ilk başta kaybeden tarafa daha hoşgörülü bir bakış açısı sanıldığı kadar kötü gelmeyebilir, ancak işte tam burada sinema ve çeşitli sanat dallarının göz boyayıcı etkisine kanmamamız ve perdenin arkasına bakmamız gerekiyor.

Amerikan İç Savaşı’nın asıl belirleyicisi köleliğin kaldırılmasıdır. Güney’in Kuzey’den ayrılmak istemesinin nedeni köleliğin devam ettirilmesi böylece bedava işgücünün ellerinden gitmemesidir. Bu savaşların başlarındaki insanlar aynı zamanda yüzyıllarca yurtlarından kaçırdıkları siyahi insanların insanlıklarını reddeden Ku Klux Klan gibi gruplarında üyeleriydiler ve savaşı kaybetmelerine rağmen, ırkçılıklarını ve düşmanlıklarını sadece farklı kostümlerle devam ettirdiler.

Böyle bir geçmişe sahip olan bir ülkede ortaya çıkan Hollywood, hem geçmişte hemde günümüzdeki en etkileyici kültür belirleyicilerinden. Yüzyıllık bir sürede her döneminde farklı ırklara, inançlara ve etnik kökenlere sahip insanları negatif bir bakış açısıyla görmüş ve anlatmış, dünyanın farklı noktalarındaki insanlara bu düşünceleri farkettirmeden aktarmıştır.

Sinemanın başlangıcının önemli bir kısmı boyunca siyahi kadın ve erkeklerin bakıcı, işçi, saldırgan yada aptal rollerinde olması bu sebeptir. Amerikan yerlilerinin tüm dünyada ‘kızılderili’ gibi bir lakapla çağrılmasının, onların vahşiler olarak görülürken gerçekte onlara soykırım uygulayan yerleşimcilerin kahramanlar olarak görülmesi bu sebeptendir.

Günümüzde kültür değişimleri sadece batıdan değil, sosyal medya gibi online alanların dağılımıyla dünyanın her alanından ortaya çıkmaya başladı. Yine de bu değişimlerden öncesinde tüm dünyanın kültür tarihinde etkisi olan ve önyargılarla dolu bir düşüncenin yaşlı-genç her jenerasyonda bir iz bıraktığı gerçeğini unutmamalıyız.

Bir mağara resmi bile bir bin yıl sonra kişide duygusal ve düşünsel bir hareketlenme yaratabiliyorsa, görsel işitsel duyularla, dikkatle yazılmış senaryolarla yapılmış bir film, biz farketmeden çok şeyi bize anlatabilir. Dinlediğimiz şarkı, okuduğumuz kitap, sadece sanattan öte sanatçının düşüncelerinin bir aynasıdır.

Bir şeye baktığımızda aklımıza ilk gelen şey çoğunlukla kendi fikrimiz değil, bize öğretilen bir şeydir. Bu bilgilerin doğru olup olmadığını kontrol etmek, yanlış olanı düzeltmek kolay değil, ancak her bireyin yapması gereken kişisel bir görevi.

Yorum Ekle
Gönderilen yorumların küfür, hakaret ve suç unsuru içermemesi gerektiğini okurlarımıza önemle hatırlatırız!
Yorumlar (0)
Yükleniyor..
logo
En son gelişmelerden anında haberdar olmak için 'İZİN VER' butonuna tıklayınız.