Günlük hayatın koşuşturmacasında bazen durup çiçekleri koklamayı unuttuğumuz bir sır değil. Hatta hepimizin sürekli sohbet arasında tekrar ettiği, hatta yakındığı bir gerçek. Elimizden geldiğince bu durumu düzeltmeye çalışıyoruz, vakit ayırıp planlar yaparak açığı kapatıyoruz.
Yinede bazı şeyler muhtemelen asla eski dönemlerdeki insanlar için olduğu gibi olmayacak. Çünkü artık -belki medeniyet tamamen sona ermedikçe- denizler bin yıllar önce oldukları kadar temiz olmayacaklar, nesli tükenen çeşit çeşit hayvan bir daha bu gezegende gezemeyecek. Hatta insanların hiç bir şekilde etkisi olmadanda doğa sürekli bir değişim içinde… su yolları, ormanlar bazen yavaş yavaş zamanla değişmekte yada bir doğal afetle bir gecede değişmekte.
Ama bu değişimden gezegenimizin kontrolünde olmayan, tarih öncesinde yaşamış birisiyle aynı tarafa bakıp aradaki binlerce yıl farka rağmen aynı şeyi görebildiğimiz bir şey var: yıldızlar.
Modern hayatın kalabalık ve parlak şehirlerinin yapay yıldızları artık gerçek olanları adeta bir sis perdesinin arkasına saklıyor. Ayı ve bazı büyük yıldızları bulutsuz gecelerde seçebiliyoruz çoğumuz, ancak gökyüzünün gerçek ihtişamını görmek için şehirlerden çoğumuzun yapamayacağı kadar uzaklaşması gerekiyor.
Yıldızları asıl ihtişamlarında görmek bizim için artık nadir anlarda yakalayabildiğimiz bir fırsat, özel bir an hatta. Ancak geçmişte yaşayan insanlar için bulutsuz gecelerde normal ve beklenen bir şeydi. Hatta sadece gecenin bir süsü olmaktan öte, bir yol göstericiydi.
İnsanlar uzun bir süredir yollarını çeşitli aletler yada doğanın kendisi ile bulmaktalar. Yıldızlarda bu yöntemlerin en eskilerinden biriler. Hem karada hemde suda takım yıldızlar, galaksiler ve kutup yıldızı dünyanın üstünde bulunmayan yön tabelaları adeta. Bulutların olmadığı bir gecede özellikle denizciler için yıldızlar birer yol haritası olarak kaptanlara yol gösterdiler. Günümüzde bile çeşitli teknolojik gelişmelerle yıldızlara ihtiyaç kalmamış gibi gözüksede, hala uçak ve gemi kaptanları yıldızlarları yedek bir navigasyon aracı olarak görmekte ve kullanmaktadırlar.
İnsanlar yıldızlara çağlar boyunca hayran kalmış, hala uzayın ve yıldızların sırlarını aydınlatmaya çalışmaktadır. Gökyüzünde sadece yıldızlar değil, çeşitli ay ve gezegenlerin varlığı ile, insanlar ayın yer ve şekil değiştirirken yıldızların konumları ile ilişkisinide incelemiş, bilgi edinmiştir.
Bu durum göksel her varlığın yerini ve görevinin öğrenilmesi için çabalara dönmüş, astronominin yani gökbiliminin doğmasında etkili olmuştur. Yapılan araştırmalarda Mısır’da bulunan yaklaşık 30 bin yıllık duvar resmi en erken yıldız çalışmalarından biridir.
Takım yıldızların oluşumu tarih öncesine kadar gider. Yıldızları inceleyen insanlar her gece baktıkları yıldızları zamanla hayvan ve insan şekillerini anıtmsattığını farkederek farklı tarihlerde farklı isimlere ve şekillere sahip takım yıldızlar ortaya çıkmıştır. Bir çoğunun geçerliliği hala günümüzde de devam etmektedir.
Günümüzde yıldızların yanında gezegenler ve diğer göksel varlıkları bilimsel biçimde inceleyen ve dünyayla ilişkisini araştıran astronomi bilim dalı bu bin yıllardır devam eden geleneğin devamıdır ve dünyadaki en eski bilim dallarından biridir. Astronomi kelimesi Yunanca astron ve nomos kelimelerinin birleşimi ile yıldızların yasası anlamına gelmektedir. Ancak bu isimle anılmasından çok öncesinde bile gök bilimi uygulanıyordu. Cilalı taş devrinde bile insanlar ekinoksları ve mevsimsel hareketleri çözmüşlerdi.
Günümüzdeki ışık kirliliği ile antik çağlardaki çıplak gözle yapılabilmiş keşifleri şimdi bizim aynı biçimde çıplak gözle yapabilmemiz neredeyse imkansız. Ancak bu ilk keşiflerin ardından orta çağlara, sonrasında modern zamana kadar astronomi en çok gelişen bilim dallarından biridir. Daha gelişmiş teleskoplarla sadece yıldızlar değil, ışıkyılları uzaktaki başka galaksiler bile bulunabilmekte, hiç ayak basılmamış gezegenlerin oluştukları maddelere dair fikir edinilebilmektedir.
Bir zamanlar çok uzakta olan aya artık defalarca ayak basıldı. Uzayda yaşam ve keşif 20. yüzyılda bilimkurgu edebiyatının en büyük konularından biriydi ve günümüzde normalleşmiş denilebilecek bir seviyeye geldi. Şu an biz görmesek bile tepemizde sayısız uydu gezmekte, uzay istasyonlarında astronotlar araştırmalarına sıfır yer çekiminde devam etmekte.
Yıldızlar ve uzay, insanların en uzun süredir hayran olduğu ve gizemlerini çözmek istediği şeylerden biri ve uzun bir sürede devam edecek. Belki artık günümüzde antik çağlarda herhangi birinin sadece yukarı bakarak görebildiği ihtişamı artık biz göremiyoruz, ancak uzay ve yıldızlar hakkındaki edindiğimiz bilgi muhtemelen o dönemdeki birisinin başını döndürürdü.
Her şey düşünüldüğünde kabul edilebilir bir değiş tokuş. Yinede hala şehirlerden sadece biraz uzaklaşınca bile sayıları artan yıldızları görebilmek, onların varlığını hissetmek çok güzel bir his. Bu imkanı kaybetmek bu değil tokuşun insanı biraz buruk bırakan bir yanı olduğu da inkar edilemiyor.
Yorum Ekle
Yorumlar (0)
Sizlere daha iyi hizmet sunabilmek adına sitemizde çerez konumlandırmaktayız. Kişisel verileriniz, KVKK ve GDPR
kapsamında toplanıp işlenir. Sitemizi kullanarak, çerezleri kullanmamızı kabul etmiş olacaksınız.
En son gelişmelerden anında haberdar olmak için 'İZİN VER' butonuna tıklayınız.
EDA SARI
Beyaz Noktalar
Günlük hayatın koşuşturmacasında bazen durup çiçekleri koklamayı unuttuğumuz bir sır değil. Hatta hepimizin sürekli sohbet arasında tekrar ettiği, hatta yakındığı bir gerçek. Elimizden geldiğince bu durumu düzeltmeye çalışıyoruz, vakit ayırıp planlar yaparak açığı kapatıyoruz.
Yinede bazı şeyler muhtemelen asla eski dönemlerdeki insanlar için olduğu gibi olmayacak. Çünkü artık -belki medeniyet tamamen sona ermedikçe- denizler bin yıllar önce oldukları kadar temiz olmayacaklar, nesli tükenen çeşit çeşit hayvan bir daha bu gezegende gezemeyecek. Hatta insanların hiç bir şekilde etkisi olmadanda doğa sürekli bir değişim içinde… su yolları, ormanlar bazen yavaş yavaş zamanla değişmekte yada bir doğal afetle bir gecede değişmekte.
Ama bu değişimden gezegenimizin kontrolünde olmayan, tarih öncesinde yaşamış birisiyle aynı tarafa bakıp aradaki binlerce yıl farka rağmen aynı şeyi görebildiğimiz bir şey var: yıldızlar.
Modern hayatın kalabalık ve parlak şehirlerinin yapay yıldızları artık gerçek olanları adeta bir sis perdesinin arkasına saklıyor. Ayı ve bazı büyük yıldızları bulutsuz gecelerde seçebiliyoruz çoğumuz, ancak gökyüzünün gerçek ihtişamını görmek için şehirlerden çoğumuzun yapamayacağı kadar uzaklaşması gerekiyor.
Yıldızları asıl ihtişamlarında görmek bizim için artık nadir anlarda yakalayabildiğimiz bir fırsat, özel bir an hatta. Ancak geçmişte yaşayan insanlar için bulutsuz gecelerde normal ve beklenen bir şeydi. Hatta sadece gecenin bir süsü olmaktan öte, bir yol göstericiydi.
İnsanlar uzun bir süredir yollarını çeşitli aletler yada doğanın kendisi ile bulmaktalar. Yıldızlarda bu yöntemlerin en eskilerinden biriler. Hem karada hemde suda takım yıldızlar, galaksiler ve kutup yıldızı dünyanın üstünde bulunmayan yön tabelaları adeta. Bulutların olmadığı bir gecede özellikle denizciler için yıldızlar birer yol haritası olarak kaptanlara yol gösterdiler. Günümüzde bile çeşitli teknolojik gelişmelerle yıldızlara ihtiyaç kalmamış gibi gözüksede, hala uçak ve gemi kaptanları yıldızlarları yedek bir navigasyon aracı olarak görmekte ve kullanmaktadırlar.
İnsanlar yıldızlara çağlar boyunca hayran kalmış, hala uzayın ve yıldızların sırlarını aydınlatmaya çalışmaktadır. Gökyüzünde sadece yıldızlar değil, çeşitli ay ve gezegenlerin varlığı ile, insanlar ayın yer ve şekil değiştirirken yıldızların konumları ile ilişkisinide incelemiş, bilgi edinmiştir.
Bu durum göksel her varlığın yerini ve görevinin öğrenilmesi için çabalara dönmüş, astronominin yani gökbiliminin doğmasında etkili olmuştur. Yapılan araştırmalarda Mısır’da bulunan yaklaşık 30 bin yıllık duvar resmi en erken yıldız çalışmalarından biridir.
Takım yıldızların oluşumu tarih öncesine kadar gider. Yıldızları inceleyen insanlar her gece baktıkları yıldızları zamanla hayvan ve insan şekillerini anıtmsattığını farkederek farklı tarihlerde farklı isimlere ve şekillere sahip takım yıldızlar ortaya çıkmıştır. Bir çoğunun geçerliliği hala günümüzde de devam etmektedir.
Günümüzde yıldızların yanında gezegenler ve diğer göksel varlıkları bilimsel biçimde inceleyen ve dünyayla ilişkisini araştıran astronomi bilim dalı bu bin yıllardır devam eden geleneğin devamıdır ve dünyadaki en eski bilim dallarından biridir. Astronomi kelimesi Yunanca astron ve nomos kelimelerinin birleşimi ile yıldızların yasası anlamına gelmektedir. Ancak bu isimle anılmasından çok öncesinde bile gök bilimi uygulanıyordu. Cilalı taş devrinde bile insanlar ekinoksları ve mevsimsel hareketleri çözmüşlerdi.
Günümüzdeki ışık kirliliği ile antik çağlardaki çıplak gözle yapılabilmiş keşifleri şimdi bizim aynı biçimde çıplak gözle yapabilmemiz neredeyse imkansız. Ancak bu ilk keşiflerin ardından orta çağlara, sonrasında modern zamana kadar astronomi en çok gelişen bilim dallarından biridir. Daha gelişmiş teleskoplarla sadece yıldızlar değil, ışıkyılları uzaktaki başka galaksiler bile bulunabilmekte, hiç ayak basılmamış gezegenlerin oluştukları maddelere dair fikir edinilebilmektedir.
Bir zamanlar çok uzakta olan aya artık defalarca ayak basıldı. Uzayda yaşam ve keşif 20. yüzyılda bilimkurgu edebiyatının en büyük konularından biriydi ve günümüzde normalleşmiş denilebilecek bir seviyeye geldi. Şu an biz görmesek bile tepemizde sayısız uydu gezmekte, uzay istasyonlarında astronotlar araştırmalarına sıfır yer çekiminde devam etmekte.
Yıldızlar ve uzay, insanların en uzun süredir hayran olduğu ve gizemlerini çözmek istediği şeylerden biri ve uzun bir sürede devam edecek. Belki artık günümüzde antik çağlarda herhangi birinin sadece yukarı bakarak görebildiği ihtişamı artık biz göremiyoruz, ancak uzay ve yıldızlar hakkındaki edindiğimiz bilgi muhtemelen o dönemdeki birisinin başını döndürürdü.
Her şey düşünüldüğünde kabul edilebilir bir değiş tokuş. Yinede hala şehirlerden sadece biraz uzaklaşınca bile sayıları artan yıldızları görebilmek, onların varlığını hissetmek çok güzel bir his. Bu imkanı kaybetmek bu değil tokuşun insanı biraz buruk bırakan bir yanı olduğu da inkar edilemiyor.