SON DAKİKA
Hava Durumu

Anadolu’nun Eski Şehirleri

Yazının Giriş Tarihi: 01.07.2025 18:07
Yazının Güncellenme Tarihi: 01.07.2025 18:09

İnsanlığın insan ömrüne göre uzun, dünya dediğimiz gezegenin ömrüne göre kısa olan serüveninde bazı olaylar süregelen düzeni değiştirmiş, yeni çağların başlangıcı olmuşlardır.

İnsanlık tarihinin en erken dönemlerinde avcılık ve toplayıcılık yaparak kendini besliyor, avladıkları hayvanlardan ve diğer buldukları malzemelerden kendilerine kıyafet ve alet yapıyordu. Bu dönemde genel olarak bakıldığında insanlar mağara gibi doğada bulunan barınaklarda yaşamlarını sürdürmektelerdi. Genel olarak fauna ve havasal olayların doğrudan etkisinde olduklarından pekte güvenli bir hayatları yoktu, bu nedenle gruplar oluşmuş, bu sayede güvenlikleri bir nebze artmıştır.

Bu durum günümüzden yaklaşık olarak 11.500 yıl öncesindeki ilk tarım devriminin yaşanmasına kadar devam etmiştir. Artık günümüzde tarım denince ilk akla gelen bitkilerden olan tahıllar aslında yüz bin yıldan uzun bir süredir insanlar tarafından toplanıyordu, ancak ilk çiftçilerin bu bitkileri kendilerinin ekmeye başlaması ilk tarım devriminin başlangıcı olmuştur. Daha sonrasında ilk kez koyun, keçi, inek gibi hayvanları da evcilleştirmişler ve ilk köyler kurulmaya başlanmış, yerleşik hayata geçiş başlamıştır.

Anadolu bu çağlar ve öncesinden beri insanların yaşadığı bir bölge olmuştur. Su ve toprağı bereketli olduğundan, ilk yerleşim yerlerinden öncesindeki dönemlerde de bu bölgede insan faaliyetlerine dair bulgular bulunmuştur. Bu nedenle kentleşmeye dair bulunan en eski izlerin milattan önce 5500 yıl kadar öncesinde Aşağı Mezopotamya’da ortaya çıkması çokta şaşırtıcı değildir.

Anadolu’da yerleşimler daha çok küçük kulübeler halinde olmuş, yapı malzemesi olarak tahta ve kerpiç gibi malzemeler kullanıldığından çoğunun günümüze ulaşan kalıntısı sınırlıdır. Ancak bulunan malzeme ve eşyalar, mezar ve diğer biyolojik kalıntılar buralarda insanların nasıl yaşadıklarına dair bize fikirler veriyor.

Nüfüs ve korunması gereken şeyler arttıkça, kentler de uygun şekilde değişmiştir. Bitişik nizam ilk köylerde de görülen, hem savunma hemde soğuk havadan korunmak için faydalı bir tasarımdı. Kapıları olmayan ve evlere merdivenlerle çatıdan girilen yerleşimler o dönem için en korunaklı barınaklardı.

Günümüzde antik kent dediğimizde aklımıza gelen düzenli kent oluşumları ise bu ilk yapılardan birkaç bin yıl sonrasında, Antik Yunan döneminde ortaya çıkmıştır. Hippodamos’un ‘ızgara planı’ tasarımına atfedilir ancak ondan önce de aynı plana benzer örnekler bulunmaktadır. Bu plan caddelerin birbirinden dik açıyla geçerek oluşturdukları şehirlerdir.

İlk köylerde hendek kazmak yaygın bir savunma eylemidir. Kullanılan malzeme ve teknolojiler geliştikçe şehirlerin bulundukları konumun doğa özellikleri savunulabilir değilse surlar devreye girmiş, şehirler hem daha güvenli hemde daha sağlam hale gelmiştir.

Bu antik kentler ayrıca günümüzdeki modern şehirlerin ve yaşam tarzının en eski örnekleri olarakta görülebilirler ve bu yönden aslında oldukça özeldirler. Bir kentin inşasında sadece barınma ve korunma değil, sosyal hayatta göz önünde bulundurulmuştur. Türkiye’nin bir çok şehrinde bulunan antik kentlerin çoğunda büyük yada küçük bir tiyatro bulunmaktadır. O dönemde tiyatro ve benzeri gösteriler oldukça popülerdi ve insanların bir araya geldikleri olaylardı. Yine bazı şehirlerde spor ve müsabaka amacıyla inşa edilmiş alanlar mevcuttur. Şehirlerde hamamlar mevcuttu ve sıcak ve soğuk şekilde odalara ayrılmışlardı. Ayrıca meydanlar ve pazar yerlerinin konumları ve ulaşılabilir olmaları daha ilk baştan çok önemliydi.

Anadolu’nun şekillenmesinde Antik Yunan en büyük rollerden birine sahiptir. Özellikle Akdeniz kıyılarında kurulan koloni ve şehirler Anadolu’nun en büyük kentlerinden olmuşlardır. Anadolu uzun bir süre önce Yunanlıların sonrada Roma’nın etkisiyle bu önemini korumuş, şimdinin harabeleri o dönemlerde yaşamla dolup taşan yerler olmuşlardır.

Daha sonrasında Roma İmparatorluğu’nun yıkılışıyla Anadolu kentlerinin inşa ve bakımıda sekteye uğramıştır. Bazı kentler terk edilmiş, bazılarının kalıntılarının üzerine yeni yerleşim alanları kurulmuş bazıları ise yeni yerlerin inşası için taş taş sökülmüş, günümüze ulaşamamıştır.

Daha sonra Anadolu’nun yeni gelen sakinlerinin eklemeleriyle günümüzde bazı kentler bin yıllar öncesinden bir yarım sütun da olsa ayakta, bazılarıysa çok daha genç, ama hepsi Anadolu’nun kentleri olarak dün ve bugünün mekanları olarak tarihin bir parçası olarak yaşamakta.

Yorum Ekle
Gönderilen yorumların küfür, hakaret ve suç unsuru içermemesi gerektiğini okurlarımıza önemle hatırlatırız!
Yorumlar (0)
Yükleniyor..
logo
En son gelişmelerden anında haberdar olmak için 'İZİN VER' butonuna tıklayınız.