SON DAKİKA
Hava Durumu

#Tıbbi Onkoloji

YENİŞEHİR YÖREM - Tıbbi Onkoloji haberleri, son dakika gelişmeleri, detaylı bilgiler ve tüm gelişmeler, Tıbbi Onkoloji haber sayfasında canlı gelişmelerle ulaşabilirsiniz.

Prof. Dr. Tekin: "Geçmeyen morarma ve kanamalarda hematoloji uzmanına başvurun" Haber

Prof. Dr. Tekin: "Geçmeyen morarma ve kanamalarda hematoloji uzmanına başvurun"

Acıbadem Bursa Hastanesi Hematoloji ve Tıbbi Onkoloji Uzmanı Prof. Dr. Salim Başol Tekin hematolojik tümörler yani kan hücrelerinden, kemik iliğinden veya lenf sisteminden kaynaklanan kanser türlerinin erken tanısı, tedavisi ve takibine yönelik önemli bilgiler verdi. Hematolojik tümörlerin üç ana gruba ayrıldığını belirten Prof. Dr. Tekin "Bu grupta yer alan kanser türlerinden biri lösemi yani kan kanseridir ve kemik iliğinde anormal beyaz kan hücrelerinin kontrolsüz çoğalması şeklinde kendini gösterir. Lenf bezlerinden kaynaklanan lenfoma ile kemik iliğinde plazma hücrelerinin anormal çoğalması ile ortaya çıkan multiplmiyelom da diğer türlerdir" dedi. 50 yaş üstü bireyler; radyasyona veya bazı kimyasallara maruz kalanlar; ailede hematolojik kanser öyküsü olanlar; bağışıklık sistemi baskılanmış kişiler ile uzun süren enfeksiyonlar geçirenlerin risk grubunda bulunduğunu ifade etti. "Nedensiz kilo kaybına dikkat" Hematoloji tümörlerinin kanserin türüne ve evresine göre değişiklik gösterdiğini anlatan Prof. Dr. Tekin dikkat edilmesi gereken belirtileri "nedensiz kilo kaybı, geçmeyen halsizlik, gece terlemeleri, ciltte morluklar, burun veya diş eti kanamaları, sürekli enfeksiyonlar, boyun, koltuk altı veya kasıkta şişlikler ile kemik veya sırt ağrısı" olarak sıraladı. Bu belirtilerin pek çok başka hastalıkta da görülebildiğini ancak devam ediyorsa hekime başvurmak gerektiğini sözlerine ekledi. Hematolojik kanserlerin büyük bölümünün, erken evrede tanı konulursa başarılı şekilde tedavi edilebildiğine işaret eden Prof. Dr. Tekin "Kanser genellikle metabolizmayı etkiler; iştah ve zamanla kilo kaybına neden olur. Bu kilo kaybı, vücuttaki enfeksiyon veya sağlıksız hücre üretiminin sonucu da olabilir. Bunun için belirtileri dikkatle gözlemlemek gerekir. Kan sayımı gibi basit tetkiklerle ilk belirtiler yakalanabilir. Yıllık sağlık kontrollerinizi ihmal etmeyin. Şüpheli durumlarda hematoloji uzmanına yönlendirilmelisiniz" diye konuştu. "Geçmeyen morarma ve kanamalarda hematoloji uzmanına başvurun" Kan hastalıklarını inceleyen hematoloji branşının hematoloji kanserlerinin teşhis ve tedavisindeki rolüne dikkat çeken Prof. Dr. Tekin kan değerlerindeki anormallikler ya da belirti ve şikayetlerdeki değişikliklere göre bir uzmana danışılabileceğini söyledi. Uzun süren halsizlik ve yorgunluğun vücudun bir sorunla mücadele ettiğinin işareti olduğuna değinen Prof. Dr. Tekin "Bu halsizlik hematoloji uzmanına gitmek için bir sinyaldir. Yine vücudunuzda hiç neden yokken sıkça meydana gelen morarmalar ile durmayan kanamalar ciddi sağlık sorunlarının belirtisi olabilir. Lenf bezlerinde büyüme de, vücuttaki enfeksiyonun bir göstergesi olarak görülür, eğer birkaç hafta boyunca devam eder veya başka semptomlarla birlikte görülürse yine hematoloji bölümüne başvurmak gerekir" dedi. "Erken tanı, tedavi başarısını arttırıyor" Prof. Dr. Tekin tedavi planının kişiye özel olarak, hastalığın tipi ve evresine göre belirlendiğini belirterek kemoterapi, radyoterapi, hedefe yönelik tedaviler, bağışıklık sistemi destek tedavileri (immünoterapiler) ile kök hücre (kemik iliği) naklinin tedavi seçenekleri arasında olduğunu dile getirdi. Erken tanı ve etkili tedavinin altını çizen Prof. Dr. Tekin şunları söyledi: "Günümüzde eskisine göre daha fazla tedavi alternatifi mevcut. Tedavi başarısı ve yaşam kalitesi artıyor. Güncel tedavi yöntemleri ve yapay zekâ teknolojileri, tedavi planlamasında hasta ve hekime seçenek sunuyor. Bağışıklık ve transplant yöntemleri gelişiyor: Hem yan etki oranı düşüyor hem de yaşam süresi artıyor. Klinik kullanımda olmasa da solid tümörlerde çok yeni tedavi yaklaşımları tıp dünyasına umut veriyor."

Aşırı kırmızı et tüketimi kanser riski taşıyor Haber

Aşırı kırmızı et tüketimi kanser riski taşıyor

Aşırı miktarda kırmızı et tüketiminin kolon, rektum ve prostatkanseri riskini artırdığını dile getiren Medicana Bursa Hastanesi Tıbbi Onkoloji Bölümü Prof. Dr. Nilüfer Avcı, "Aşırı kilo ve yetersiz fiziksel aktivite göğüs, rahim, kolon ve yemek borusu kanserine sebep olabilir" diyerek "Salamura et ve şarküteri tüketimi de kolon ve rektum kanserine yakalanma riskini artırabilmektedir. Bazı besinler toksik bileşenler içerir. Bu bileşenlerin bazıları pişirme yöntemleri sebebiyle açığa çıkar. Bazıları ise tarımda kullanılan zirai ilaç ve kimyasalların, kimyasal gübrelerin, parazit ilaçlarının kalıntılarıdır. Bu kimyasalların besinlerde bıraktığı kalıntılar insan sağlığı için son derece zararlıdır. Bu tarım ilaçlarının ilk kurbanları ise bu tehlikenin farkında olmayan çiftçilerdir. Ürünlerin hasat sonunda depolama, saklama, işleme ve arıtma teknikleri son derece önemlidir. Bu aşamalarda yapılan hatalar sağlığımız için gerekli gıdaları birer silah haline dönüştürebilir" dedi. "Vücudun su ihtiyacını karşılayın" Vücudun su ve mineral ihtiyacının dengeli olarak karşılanması gerektiğini vurgulayan Prof. Dr. Nilüfer Avcı, "Bir yetişkinin günlük su ihtiyacı 2.5 litredir. Bunun 1 litresini tükettiğimiz gıdalardan alırken, kalan 1.5 litresini içeceklerden almak gerekir. Günde en az 4 porsiyon meyve tüketilmeli, mevsim meyveleri tercih edilmeli. Meyvelerin farklı öğünlerde tüketilmesi gerekiyor. Günde bir veya iki porsiyon çiğ sebze ve en az bir porsiyon pişmiş sebze tüketilebilir. Yeşil, sarı, kırmızı sebzelerden her gün en az birer porsiyon tüketilmesi gerekir" diye konuştu. "Balığı ihmal etmeyin" Nohut, kuru fasulye ve barbunya gibi kuru baklagillerin kırmızı etten daha fazla tüketilmesi gerektiğini ifade eden Prof. Dr. Nilüfer Avcı, önerdiği besinleri şöyle sıraladı: "Haftada bir, mümkünse iki ya da üç kez balık tüketilmelidir. Yapay tatlandırıcı içeren tüm içeceklerden uzak durulmalı. Özellikle semizotu ve ıspanak gibi yeşil yapraklı sebzeler, antioksidan etki gösteren betakaroten ve lutein açısından zengindir. Kuarsetin tam bir antioksidan, antiinflamatuvar ve antialerjik etkiye sahiptir. Ek olarak antikanserojen kansere karşı koruyucu etkisi unutulmamalıdır. Kuarsetin daha çok soğan, elma ve karabuğdayda daha az miktarda da brüksel lahanası, lahana ve kuruyemişlerde bulunur. Domates, bir antioksidan olan likopen kaynağıdır. Ek olarak karoten ve vitamin E içerir. Likopen prostat ve akciğer kanserine karşı koruyucu özellik gösterir." "Kansere karşı koruma sağlayacak tek bir besin yok" Zeytinyağının Akdeniz ülkelerinde daha fazla tüketildiğini söyleyen Prof. Dr. Nilüfer Avcı, özellikle sızma zeytinyağının rafine zeytinyağından çok daha fazla polifenol içerdiğini vurgulayarak, "Polifenol tüketimi, kanser vakaları ve kalp ve damar hastalıklarına bağlı ölümlerin görülme sıklığını azaltır. Ayrıca soğan ve sarmısak bolca tüketilmelidir. Soğan ve sarımsak güçlü bir karsinojen olan nitrozaminleri bloke ederek bizleri kansere karşı korur. Brokoli özellikle prostat kanserine karşı koruyucu rolü olan glukorafanin içerir. Kırmızı üzüm bolca resveratrol içerir. Resveratrol kansere karşı koruyucu özellik gösterirken kanser hücrelerinin büyümesini de önler. Ahududu, çilek ve yaban mersini gibi orman meyveleri antikanserojen olan elarjik asitten zengin meyvelerdir. Elarjik asit kiraz, armut, elma ve kivide de bulunur. Doğadaki birçok besin kaynağı insanın gelişimi için gereklidir" dedi. "Beslenmeyle birlikte spor yapın ve stresinizi yönetin" Sağlıklı beslenmenin tek başına yeterli olamayacağını ifade eden Prof. Dr. Nilüfer Avcı, "Sağlıklı var olabilmek için sağlıklı yaşamayı öğrenmek gerekiyor. Spor yapmalı, zararlı alışkanlıklardan uzak durmalı, stres faktörlerini iyi yönetebilmeli, dinlenmeli ve farklı hobiler ile uğraşmalıyız. Unutmayalım, bizi kansere karşı koruyacak veya bizim kanserimizi tedavi edebilecek tek bir besin yoktur" diye konuştu.

logo
En son gelişmelerden anında haberdar olmak için 'İZİN VER' butonuna tıklayınız.