SON DAKİKA
Hava Durumu

#Orta Asya

YENİŞEHİR YÖREM - Orta Asya haberleri, son dakika gelişmeleri, detaylı bilgiler ve tüm gelişmeler, Orta Asya haber sayfasında canlı gelişmelerle ulaşabilirsiniz.

Kıpçaklardan bugüne bin yıllık gastronomik miras: Cağ kebabı Haber

Kıpçaklardan bugüne bin yıllık gastronomik miras: Cağ kebabı

Artvin Çoruh Üniversitesi Turizm Fakültesi Öğretim Üyesi Prof. Dr. Hüdayi Ercoşkun, "Her iki kent de kendilerine ait olduğunu iddia ederek bir bakıma doğru söylüyor. Çünkü bu iki kent bin yıl önce Kıpçakların yaşadığı bölgenin içinde yer alıyor. Cağ kebabı da bin yıl önce söz konusu bölgede ortaya çıktığı için bu yemek hem Artvin hem de Erzurum'a ait olabiliyor" dedi. Prof. Dr. Hüdayi Ercoşkun, Selçukluların 11. yüzyılda Anadolu'ya doğru ilerlemesiyle Kafkasya'da dengelerin değiştiğini ve Gürcistan Krallığı'nın, kuzeyde yaşayan Kıpçak Türklerini savunma amacıyla ülkesine davet ettiğini belirtti. Yaklaşık 40 bin Kıpçak ailesinin Artvin, Ardahan, Ahıska, Ahılkelek ve Batum çevresine yerleştirildiğini anlatan Ercoşkun, bölgenin kültürel yapısının bu tarihi yerleşimden derin izler taşıdığını vurguladı. Kıpçakların, 11. yüzyılın başlarında Karadeniz'in kuzeyinde kurulan Kıpçak Devleti'nin (1030–1241) bakiyesi olduğunu anlatan Ercoşkun, şunları söyledi: "Moğol istilasıyla devletleri yıkılsa da bir kısmı Gürcistan üzerinden Artvin ve çevresine yerleşmiş, zamanla Orta Asya'dan gelen Oğuz boylarıyla kaynaşarak Müslümanlığı benimsemiştir. Bugün Artvin, Ardahan ve Erzurum hattındaki halk kültürünün birbirine bu kadar benzemesi tesadüf değildir." Yüzyıllar içinde cağ kebabına dönüşmüş Bu ortak kültürel zeminin, yalnızca geleneklerde değil, mutfakta da kendini gösterdiğine dikkati çeken Ercoşkun, "Cağ kebabı bu coğrafyanın sadece bir yemeği değil, tarihi bir belleğidir. Kökleri Orta Asya Türk mutfak kültüründeki şişte et pişirme geleneğine dayanır. Kıpçak Türkleri bu geleneği Kafkasya'ya taşımış, yüzyıllar içinde yerel damak tadıyla birleşerek bugünkü cağ kebabına dönüşmüştür" dedi. Ercoşkun, 1050'li yıllarda Divanı Lügatit Türk'te etle ilgili 300'den fazla terim geçtiğini ve kuzu şişin söğüş olarak anlatıldığını belirterek, "Kuzu çevirmede kuzunun etinin homojen olmaması nedeniyle kimi yerlerin kuru bazı bölümlerin yağlı olması nedeniyle az ya da fazla pişmiş olabiliyor. Atalarımız kuzuyu kestikten sonra etinin tamamını cağa vurarak bugünkü cağ kebabını yapmışlardır" ifadesini kullandı. Kıpçaklardan günümüze gastronomik miras Ercoşkun, cağ kebabının Türk mutfak tarihi açısından taşıdığı öneme dikkati çekerek, şöyle devam etti: "Yatay şişte ağır ağır pişirilen et, sadece bir kebap değildir; bin yıldır sürekliliğini koruyan bir kültürün sembolüdür. Bugün Erzurum ve Artvin ile çevresinde yaşatılan cağ kebabı, Kıpçaklardan günümüze uzanan bir gastronomik mirastır. Coğrafi işaretli lezzet cağ kebabı, Türkiye'nin birçok ilinde popülerliğini artırıyor. 2024 verilerine göre cağ kebabı restoran sayısı en fazla olan iki il Erzurum ve İstanbul olarak öne çıkıyor. Erzurum'da 50 cağ kebabı restoranı bulunurken, İstanbul'da da bu sayı 50'ye ulaşıyor. Ankara'da 20, Bursa'da 15 ve Artvin, İzmir, Kocaeli gibi illerde ise 10'ar restoran yer alıyor." Artvin gibi Doğu Karadeniz illerinde de cağ kebabının popülaritesinin artmasının, bölgenin gastronomi turizmine katkı sağladığını aktaran Prof. Dr. Ercoşkun, "Cağ kebabı sadece Erzurum'un değil, Türkiye'nin gastronomik zenginliklerinin bir sembolü. Farklı illerde de yaygınlaşması ve sevilmesi, kültürel paylaşımın ve mutfak çeşitliliğinin en güzel örneklerinden biri" diye konuştu.

Dünya Alpagut Federasyonu ile özel protokol Haber

Dünya Alpagut Federasyonu ile özel protokol

İmza töreninde konuşan BUÜ Rektör Yardımcısı Prof. Dr. İrfan Kırıştıoğlu; "Bu protokol, sporu bilimin ışığında geliştirmeyi, genç sporcularımıza uluslararası düzeyde yeni fırsatlar sunmayı ve alpagutun kültürel kimliğini bilimsel temellerle güçlendirmeyi amaçlıyor. Bu tarz müsabakalarla sporun sosyal medyada yaygınlaşması, hem sporun hem de üniversitemizin tanıtımında büyük fayda sağlayacaktır" ifadelerini kullandı. Hak ettiği konuma gelecek Dünya Alpagut Federasyonu Yönetim Kurulu Üyesi Yunus Arabacı ise, bu sporun hem tarihi hem de kültürel bir savaş sanatı olduğunu belirterek, Türkiye’nin bu alanda öncü bir rol üstlenmesi gerektiğini vurguladı. Arabacı; "Alpagut, kökleri Orta Asya’ya uzanan, disiplin, ahlak ve mücadele ruhunu temel alan bir spor dalıdır. Türkiye’nin bu kültürel mirasa sahip çıkması büyük önem taşıyor. Spor Bakanlığı çatısı altına alınmasıyla ilgili yaptığımız başvurunun kısa sürede sonuçlanacağına inanıyoruz. BUÜ ile yaptığımız işbirliği, bu spor dalını ülkemizde hak ettiği konuma ulaşmasına önemli katkı sağlayacaktır" şeklinde konuştu. 5. Dünya şampiyonası BUÜ'de BUÜ Spor Bilimleri Fakültesi Dekanı Prof. Dr. Ramiz Arabacı da, işbirliği kapsamında önemli bir uluslararası etkinliğe ev sahipliği yapılacağını duyurdu. Yaklaşık 20 ülkenin katılacağı 5. Alpagut Dünya Şampiyonası, 3-7 Aralık tarihlerinde üniversitenin spor salonunda düzenlenecek. Arabacı, bu organizasyonun üniversitenin uluslararası görünürlüğüne ve Türk coğrafyasındaki ülkelerle ilişkilere katkı sağlayacağını ifade etti. Törende üniversite ve federasyon yöneticilerinin yanı sıra akademik ve idari personel ile sporcular da hazır bulundu. Program, protokolün imzalanmasının ardından sona erdi.

logo
En son gelişmelerden anında haberdar olmak için 'İZİN VER' butonuna tıklayınız.