SON DAKİKA
Hava Durumu

#Meme Kanseri

YENİŞEHİR YÖREM - Meme Kanseri haberleri, son dakika gelişmeleri, detaylı bilgiler ve tüm gelişmeler, Meme Kanseri haber sayfasında canlı gelişmelerle ulaşabilirsiniz.

Yenişehir Sağlıklı Hayat Merkezi’ne mamografi cihazı kazandırıldı Haber

Yenişehir Sağlıklı Hayat Merkezi’ne mamografi cihazı kazandırıldı

Yenişehir’de 40-69 yaş kadınların meme kanseri tanısı Sağlıklı Yaşam Merkezi’ne kazandırılan mamografi cihazıyla gerçekleştirilecek. Bu yaştakiler ayda bir kez 17 kişilik gruplar halinde belediyenin sağladığı otobüsle İnegöl’de mamografi cihazı bulunan merkeze götürülüyordu. Cihazın önümüzdeki günlerde kullanımına başlamasıyla birlikte ayda yaklaşık 700 kadının mamografisinin çekilebileceğini belirten Yenişehir Sağlık Müdürü Enver Ünal, 40-69 yaş grubu içindeki kadınların 2 yılda bir mamografilerinin çekileceğini söyledi. Ünal, “Ayrıca meme kanseri şüphesiyle Yenişehir Devlet Hastanesi’nden de hastalar Bursa’ya sevk ediliyordu. Artık Yenişehirliler başka merkezlere gitmek zorunda kalmayacaklar” dedi. Yenişehir İlçe Sağlık Müdürü Enver Ünal, Sağlıklı Hayat Merkezi’nde ayrıca 50-65 yaş arası kadınlara smear taraması yapılarak HPV tahlili yapılıp rahim ağzı kanserinde erken teşhis yapıldığını da vurguladı. Ünal ayrıca, 50-70 yaş arası kadın ve erkelere gaitada gizli kan taraması yapılarak bağırsak ve kolerektal kanseri erken teşhislerinin gerçekleştirildiğini ifade etti. Meme kanserinin en ölümcül kanser türlerinden biri olduğuna dikkat çeken Ünal, “Yenişehir Sağlıklı Hayat Merkezi’ne kazandırdığımız bu cihazla erken kanser tanısıyla birçok kişinin tedavilerine erken başlanabilecek” diye konuştu.

"Erken tanı ve düzenli takip meme kanserinde iyileşme oranını artırıyor" Haber

"Erken tanı ve düzenli takip meme kanserinde iyileşme oranını artırıyor"

VM Medical Park Bursa Hastanesi Genel Cerrahi Uzmanı Doç. Dr. Sinan Arıcı, meme kanserinde modern cerrahi yaklaşımlar hakkında açıklamalarda bulundu. Geçmişte meme kanseri tanısı konan birçok hastaya, memenin tamamen alınması yani mastektomi önerildiğini hatırlatan Doç. Dr. Arıcı, "Günümüzde hem tanı hem de cerrahi planlama teknolojilerindeki gelişmeler sayesinde artık bu zorunluluk ortadan kalktı. Meme koruyucu cerrahi ile sadece tümörlü bölge ve çevresindeki sınırlı miktarda doku çıkarılır, geri kalan meme dokusu korunur. Böylece hem estetik görünüm korunur hem de hastalık kontrol altına alınır. Ameliyat sonrası radyoterapi ile tedavide iyileşme oranı artırılabilir" diye konuştu. "Sentinel lenf nodu biyopsisi gereksiz doku kaybını önler" Meme koruyucu cerrahinin en önemli tamamlayıcılarından birinin sentinel (Bekçi) lenf nodu biyopsisi olduğunu belirten Doç. Dr. Sinan Arıcı, "Bu yöntemle koltuk altındaki lenf bezlerinden yalnızca ilk tutulan 'bekçi' lenf nodları özel boyama ve tekniklerle bulunur ve incelenir. Eğer kanser hücresi teşhis edilmezse diğer lenf bezlerinin alınmasına gerek kalmaz. Böylece gereksiz doku tespiti ve kolda şişlik (lenfödem) gibi komplikasyonlar büyük oranda önlenir" şeklinde konuştu. "Onko-plastik cerrahi uygulanabilir" Cerrahideki bir diğer önemli yeniliğin onko-plastik cerrahi olduğunu ifade eden Doç. Dr. Arıcı, "Bu yöntem, kanser cerrahisi ile estetik cerrahinin prensiplerini birleştirir. Cerrah, tümörü çıkarırken aynı seansta memeyi yeniden şekillendirir. Böylece hastanın hem sağlığı korunur hem de estetik kaygısı minimuma indirilir" dedi. Arıcı, onko-plastik cerrahinin faydalarını şu şekilde sıraladı: "Memenin görünümünde bozulma en aza iner, psikolojik iyileşmeyi destekler, hastanın yaşam kalitesini artırır." "Tüm memenin alınması gereken durumlarda bile yeniden yapım mümkün" Bazı durumlarda tüm memenin alınmasının gerekebileceğini belirten Doç. Dr. Sinan Arıcı, "Bu durumda bile artık kadınlar memelerini kaybetmek zorunda değil. Meme rekonstrüksiyonu (yeniden yapımı) işlemi, aynı seansta veya daha sonra gerçekleştirilebilir. Bu işlemde silikon protezler veya hastanın kendi dokusu kullanılarak doğal bir meme görünümü oluşturulur. Amaç, hastalığı tamamen ortadan kaldırırken estetik bütünlüğü korumaktır" açıklamasında bulundu. "Yüksek riskli kadınlarda koruyucu cerrahiyle risk yüzde 90'a kadar azaltılabilir" Ailesinde genç yaşta meme kanseri görülen veya BRCA1-2 gen mutasyonu taşıyan yüksek riskli kadınlarda, henüz kanser gelişmeden profilaktik (koruyucu) mastektomi yapılabileceğini hatırlatan Doç. Dr. Arıcı, "Bu cerrahi ile meme kanseri gelişme riski yüzde 90'a kadar azaltılabilir. Ancak bu karar mutlaka genetik danışmanlık ve uzman hekim değerlendirmesi sonrasında verilmelidir" dedi. "Erken tanı hayat kurtarır" Meme kanserinin erken tanı ile tamamen tedavi edilebilir bir hastalık olduğunu vurgulayan Doç. Dr. Sinan Arıcı, "Yeni cerrahi yöntemler sayesinde artık kadınlar sağlığına kavuşurken beden bütünlüğünü de koruyabiliyor. Kendi kendinize muayeneyi ihmal etmeyin, düzenli kontrollerinizi yaptırın. Unutmayın: Erken teşhis hayat kurtarır" diyerek sözlerini tamamladı.

Erken teşhisle meme kanserini atlatmak mümkün Haber

Erken teşhisle meme kanserini atlatmak mümkün

Hastalığın erken evrede yakalanmasında en önemli faktörün riskli grupların belirlenmesi olduğunu vurgulayan VM Medical Park Bursa Hastanesi Genel Cerrahi Uzmanı Op. Dr. Aytaç Sayın, "Risk gruplarındaki kişilerin düzenli kontrol ve dikkatli takibi, hem erken tanı hem de önleyici yaklaşımlar açısından büyük avantaj sağlar. Ayrıca bu risk faktörlerine maruziyeti azaltmak da koruyucu hekimlikte önemli bir adımdır" ifadelerini kullandı. "Hormonlar meme kanseri gelişiminde önemli rol oynar" Memenin hormon duyarlı bir organ olduğunu belirten Op. Dr. Sayın, "Östrojen hormonu meme hücrelerinin büyümesini ve çoğalmasını sağlar. Bu durum aynı zamanda hatalı hücre bölünmelerine ve tümör hücrelerinin oluşmasına da neden olabilir. Kadınlarda östrojen ve androjen maruziyetine bağlı olarak meme dokusunda değişiklikler görülebilir" dedi. "Aile öyküsü ve genetik yatkınlık riski artırıyor" Genetik faktörlerin meme kanserinde önemli rol oynadığını söyleyen Op. Dr. Sayın, "Birinci derece akrabasında (anne, kız kardeş gibi) meme kanseri bulunan kadınlarda hastalık riski, normal topluma göre 2 kat fazladır. Ayrıca daha önce meme kanseri geçiren kadınlarda, diğer memede yeniden kanser gelişme ihtimali toplum ortalamasına göre 5 kat daha yüksektir" açıklamasında bulundu. "Menopoz yaşı, adet düzeni ve doğum yaşı önemli" Kadınların adet gördüğü süre boyunca östrojen hormonuna maruz kaldığını dile getiren Dr. Sayın, "Erken yaşta adet görmek veya geç menopoza girmek, kadının östrojen maruziyet süresini uzatır ve bu da meme kanseri riskini artırır. 12 yaşından önce adet görmeye başlayan kadınlarda meme kanseri riski, geç yaşta adet görmeye başlayanlara göre 1.7 ila 3.4 kat daha fazladır" dedi. "Doğum kontrol hapı, alkol ve obezite risk faktörleri arasında" Doğum kontrol haplarının uzun süreli kullanımının meme kanseri riskini hafif düzeyde artırabileceğini belirten Op. Dr. Aytaç Sayın, "Hap bırakıldıktan yaklaşık 10 yıl sonra bu risk normale döner. Ayrıca menopoz sonrası dönemde aşırı kilo, vücutta östrojen üretimini artırarak meme kanseri gelişimini kolaylaştırabilir" dedi. "Düzenli kontrol, farkındalık ve erken tanı hayat kurtarır" Tüm bu risk faktörleri ışığında kadınların düzenli kontrollerini aksatmaması gerektiğini vurgulayan Op. Dr. Sayın, "Özellikle aile öyküsü bulunan, östrojene uzun süre maruz kalan kadınlarda dikkatli takip çok önemlidir. Kendi vücudunu tanımak, düzenli hekim muayenesi yaptırmak ve mamografi taramalarını aksatmamak meme kanserinde erken tanının temelini oluşturur. Erken tanı, yaşam kurtarır" dedi.

Erken teşhis için sokak lambaları pembe yanıyor Haber

Erken teşhis için sokak lambaları pembe yanıyor

Türkiye'de en sık rastlanan kanserler arasında yer alan ve her 8 kadından birinin hayatının bir döneminde karşılaştığı meme kanserinin riski artmaya devam ediyor. Tüm dünyada 20'li yaşlardan sonra her yaşta görülme ihtimali olan meme kanserinde yaş ilerledikçe risk artıyor. UEDAŞ, 2017 yılından bu yana Pembe Lambalar Projesi ile erken teşhisin hayati önemine dikkat çekiyor. Her yıl Ekim ayında sokakları pembeye büründürerek toplumsal farkındalık oluşturan şirket, bu yıl da İl Sağlık Müdürlüğü iş birliğiyle gerçekleştirilen projede, erken teşhisin hayat kurtarıcı rolünü vurguladı. Bursa, Balıkesir, Çanakkale ve Yalova’da 5 milyondan fazla kişiye kesintisiz enerji sağlayan UEDAŞ, her yıl farklı kurumlarla yaptığı iş birlikleriyle projeyi daha da güçlendiriyor. Pembe Lambalar, kadın sağlığı konusunda farkındalığı artırmayı ve erken teşhisin hayat kurtarıcı gücünü toplumun gündemine taşımayı sürdürüyor. Bu yıl İl Sağlık Müdürlüğü’nün iş birliğiyle gerçekleşen projede, sokak lambaları şehri pembe aydınlattı. Her 8 kadından birinde ortaya çıkan meme kanseri riski tüm dünyada giderek artıyor. 20’li yaşlardan itibaren özellikle ileri yaşlarda görülme ihtimali yüksek olan bu kanser türü için erken teşhis hayati önem taşıyor. UEDAŞ’ın Pembe Lambalar Projesi ise bu konuda yalnızca görsel bir etki oluşturmuyor, aynı zamanda kadınlara düzenli taramanın ve erken teşhisin tedavide sağladığı avantajları hatırlatıyor. Şehirdeki pembe ışıklar, güçlü bir sembol olarak toplumun hafızasında kalıcı bir iz bırakıyor. Pembe ışıklar hayat için yanıyor Projenin erken teşhis ve tedavi için önemine dikkat çeken UEDAŞ Genel Müdürü Cihangir Gençoğlu," Pembe Lambalar Projesi ile her Ekim ayında şehirlerimizi pembe ışıklarla aydınlatıyor, meme kanserine karşı toplumsal farkındalık oluşturuyoruz. Kadınlarda en yaygın kanser türü olan meme kanseri, her yıl milyonlarca yeni teşhisle küresel ölçekte ciddi bir sağlık sorunu olmayı sürdürüyor. Farklı noktalarda yanan pembe lambalar, erken teşhisin hayat kurtarıcı değerini hatırlatan güçlü bir sembol niteliği taşıyor. Ülkemizde meme kanserinin giderek yaygınlaşması, farkındalık çalışmalarını çok daha kritik hale getiriyor. Bu yıl İl Sağlık Müdürlüğü ile ortaklaşa yürüttüğümüz proje, aydınlatmaların kapsamını genişleterek daha fazla insana ulaşmamızı sağladı. Kadınların sağlıkla dolu geleceği için, farkındalığı artırmaya ve tarama oranlarını yükseltmeye yönelik çabalarımızı kararlılıkla sürdüreceğiz" şeklinde konuştu. Toplum sağlığı için erken teşhise vurgu Bursa İl Sağlık Müdürü Uzm. Dr. Mustafa Çetin ise yaptığı açıklamada projenin yalnızca şehirlere renk katmadığını, aynı zamanda toplumun sağlık bilincini canlı tuttuğunu belirterek, "Pembe Lambalar, kadınlara meme kanserine karşı dikkatli olmayı ve düzenli taramanın hayati önemini hatırlatan sessiz bir çağrı niteliğinde. Şehir siluetine yayılan pembe aydınlatmalar farkındalığı güçlü bir simgeye dönüştürüyor. Meme kanseri erken teşhis edildiğinde tedavi başarısı son derece yüksek bir hastalıktır. Bu yüzden kanser tarama çalışmaları son derece önem kazanmaktadır. İlimizde bulunan 13 sağlıklı hayat merkezimiz bünyesinde yer alan ve kısa adı KETEM olan Kanser Erken Teşhis, Tarama ve Eğitim Merkezlerinde 40-69 yaş arası kadınlara ücretsiz mamografi hizmeti verilmektedir. Bu merkezlerimizde kanser taramalarını gerçekleştiren vatandaşlarımız arasında şüpheli belirtiler tespit edilenler hızlıca tedavi merkezlerine sevk edilmekte ve böylece ciddi bir yük altına girmeden kanserden kurtulma şansı elde etmektedir. UEDAŞ ile birlikte yürüttüğümüz bu proje ile amacımız, erken teşhisin değerini çok daha geniş kesimlere ulaştırmak ve kadınları harekete geçirmek" dedi.

Kadın sağlığında risklerden biri o! Her 8 kadından biri ona yakalanıyor Haber

Kadın sağlığında risklerden biri o! Her 8 kadından biri ona yakalanıyor

‘Meme Kanseri Farkındalık Ayı’ etkinliklerinde organize edilen bilgilendirme seminerinde Genel Cerrahi Uzmanı Op. Dr. Servet Yetgin meme kanserinin kadın sağlığına olan risklerine vurgu yapıldı. Hastanenin toplantı ve seminer salonunda organize edilen seminere, Hayat Hastanesi Başhekimi Uzm. Dr. Fatih Özkul, Hayat Hastanesi Yönetim Kurulu Başkan Yardımcısı Betül Kabalar, Genel Cerrahi Uzmanı Op. Dr. Servet Yetgin, hastane çalışanları ile çok sayıda vatandaş katıldı. Bilgilendirme seminerinin açılışında konuşan Hayat Hastanesi Başhekimi Uzm. Dr. Fatih Özkul, “Meme kanserini tedavi edebiliyoruz. Meme kanseri önlenebilir bir kanser. Erken fark ettiğimiz zaman, erken tanı koyduğumuz zaman geri dönüşümü çok kolay olan bir hastalık. Bu hastalığa sosyal sorumluluk bilinciyle yaklaşıyoruz. Bu nedenle olabildiğince fazla kadına, insana ulaşmaya çalışıyoruz. Her kanserde olduğu gibi meme kanserinde de erken tanı çok önemlidir. Korkulacak bir şey yok kontrollerimizi aksatmayalım” dedi. Etkinlikte yaptığı sunumda, meme kanserinin her 8 kadından birinde görülebilen hastalık olduğunu ifade eden Genel Cerrahi Uzmanı Op. Dr. Servet Yetgin, erken tanı konulmadığında hastalığın ölümle sonuçlanabildiğine işaret etti. Her kanser türünde olduğu gibi meme kanserinde de erken teşhisin önemli olduğunu vurgulayan Op. Dr. Servet Yetgin, "Kadın olmak meme kanserine yakalanmak için yeterli bir kıstas çünkü kadınlık hormonu dediğimiz östrojen hormonu, meme kanserini tetikleyen etkenlerden biri. Diğeri ise yaş faktörü. 35 yaş üstündeki kadınların düzenli olarak taramadan geçmesi çok önemlidir. Erken teşhis edildiğinde yüksek oranda başarıyla tedavi edilebilmektedir. Burada kadınlar kendi kendilerine meme muayenesini mutlaka öğrenmelidir. Memelerinde herhangi bir değişiklik fark ederlerse vakit kaybetmeden bir uzmana başvurmalıdır. 40 yaş üstünde olmak, diğer memede meme kanseri hikayesi, ailede meme kanseri hikayesi, erken yaşta adet olmak ya da geç yaşta menopoza girmek, hiç doğum yapmamak veya ilk doğumunu ileri yaşlarda yaşamak, uzun süre doğum kontrol hapı kullanmak, aşırı kilolu olmak meme kanseri riski oluşturmaktadır” şeklinde konuştu. Etkinlik sonunda organizasyona katılan kadınlara pembe kurdeleler takıldı.

“Meme Kanseri Bilinçlendirme” etkinliği Haber

“Meme Kanseri Bilinçlendirme” etkinliği

“1-31 Ekim Meme Kanseri Bilinçlendirme ve Farkındalık Ayı” çerçevesinde Ankara Sağlık Bilimleri Üniversitesi Prof. Dr. Cevdet Erdöl Konferans Salonunda “Meme Kanseri Bilinçlendirme” etkinliği düzenledi. Etkinlikte meme kanserine dair erken tanı ve tedavi yöntemlerinden de bahsedildi.  “Türkiye’de Avrupa ve Amerika’ya göre daha genç yaşta ortaya çıkıyor”  Kadınlarda erkenden meme kanseri tanısı koyabilmenin önemini vurgulayan Sağlık Bilimleri Üniversitesi Gülhane Tıp Fakültesi Dekanı Prof. Dr. Mehmet Ali Gülçelik, burada yaptığı konuşmada, “Dünyada da ülkemizde de her 8 kadından 1’inde karşımıza çıkıyor. Türkiye’de Avrupa ve Amerika’ya göre daha genç yaşta ortaya çıkıyor. Onun için bizim daha dikkatli ve daha detaylı irdelememiz gerekiyor. 8 kadından 1’inde gördüğümüz kanser lenfatik yayılıyor. Erken tanı için 3 temel faktör var. Kendi kendini muayene, doktor muayenesi bir de görüntüleme yöntemi özellikle mamografi” ifadelerini kullandı.  “En önemli risk faktörü kadın cinsiyeti”  Meme kanserinde risk faktörlerini de bilmek gerektiğini dile getiren Gülçelik, “En önemli risk faktörü kadın cinsiyeti. Erkeklerde de görülüyor ama kadınlarda yüzde 130 kat daha fazla karşımıza çıktığını biliyoruz. Erkeklerde de yüz 1’in altında karşımıza çıkan bir kanser. Genellikle meme kanserinin sadece yüzde 2’si 30 yaşın altında görülüyor, yüzde 70’ten fazlası 50 yaş üzerinde görülüyor, yüzde 20 ile 30 arasında da 40 ve 50 yaş arası çıkıyor” diye konuştu.  “40 yaşından itibaren düzenli görüntüleme yapmamız gerekiyor”  Meme Kanserini arttıran etmenlere de değinen Gülçelik, “Erken adet görmek, geç adetten kesilmek, doğum yapmamak, 30 yaşından sonra ilk doğumu yapmak, obezite, emzirmeme, radyasyon, aile hikayesi, yağlı beslenme bizim için oldukça önemli risk faktörleri. Meme kanseri riskini azaltmak için, kilo almayacağız, sağlıklı besleneceğiz, düzenli egzersizler yapacağız. Bu tablo bizim ülkemiz için oldukça önemli. Bütün dünyada meme kanseri görülme yaşı 61 iken ülkemizde ortalama görülme yaşı 51. 20 yaşından sonra kendi kendimize muayeneye başlayacağız, risk grubumuza göre doktor muayenesine başlayacağız, 40 yaşından itibaren de düzenli görüntüleme yöntemlerini yapmamız gerekiyor” ifadelerine yer verdi.  Etkinliğe, Sağlık Bilimleri Üniversitesi Rektörü Kemalettin Aydın, Gülhane Tıp fakültesi Dekanı Prof. Dr. Mehmet Ali Gülçelik katılım sağladı. Etkinliğin ardından Aydın ve Gülçelik öğrencilerle fotoğraf çekindi.

Meme Kanseri Farkındalık Ayı'nda tarama Haber

Meme Kanseri Farkındalık Ayı'nda tarama

Başakşehir’de Meme Kanseri Farkındalık Ayı çerçevesinde ilçe genelinde bulunan iki KETEM’de taramalar yapıldı. Başakşehir Belediyesi ve İlçe Sağlık Müdürlüğü öncülüğünde gerçekleştirilen taramalara çok sayıda Başakşehirli kadın katıldı.   Başakşehir'de kanserle mücadelede hayati öneme sahip Kanser Erken Teşhis Tarama ve Eğitim Merkezlerinde yoğun çalışmalar yürütülüyor. Meme Kanseri Farkındalık Ayı çerçevesinde, ilçedeki iki KETEM’de çok sayıda tarama yapıldı. Başakşehir Belediyesi ve Başakşehir İlçe Sağlık Müdürlüğü öncülüğünde gerçekleştirilen taramalara çok sayıda Başakşehirli kadın katıldı. Farkındalığın artırılması amacıyla Bahçeşehir 2. Kısım ve Kayabaşı mahallelerinde bulunan KETEM’lere gelen Başakşehirli kadınlar erken tanı ile tedavisi mümkün olan meme kanserine karşı bilgilendirildi.  Erken tanı hayati öneme sahip  Süreç hakkında bilgi veren Kayaşehir Sağlık Hayat Merkezi Sorumlu Hekimi Dr. Dilek Korkmaz, “Başakşehirli kadınları bilinçlendirmeye devam ediyoruz. Erken tanı ile bu hastalığın tespit edilerek tedavi altına alınmasını amaçlıyoruz. Hedefimiz, eğitimler vererek, süreci önceden tespit edip tedaviye başlamak. Meme kanseri yüzde 90 oranında tedavi edilebilmektedir. Duyarlı olmalı ve erken tanı yöntemleriyle bir an önce tedaviye başlamalıyız” şeklinde konuştu.

Meme kanserinde vakalar artıyor! Haber

Meme kanserinde vakalar artıyor!

Meme kanserinde tanı ve tedavi yöntemlerini anlatan İzmir Ekonomi Üniversitesi (İEÜ) Medical Point Hastanesi Genel Cerrahi Uzmanı Prof. Dr. Baha Zengel, meme kanseri vakalarında artış olsa da yaşam süresinin uzadığını belirterek, “Erken tanı ve gelişen tedavi yöntemleri ile meme kanserine yakalanan kadınlarda uzun bir yaşam beklentimiz var” dedi.  İEÜ Medical Point Hastanesi Genel Cerrahi Uzmanı Prof. Dr. Baha Zengel, Meme Kanseri Farkındalık Ayı’na özel bilgilendirmede bulundu. Erken tanının önemine vurgu yapan Prof. Dr. Baha Zengel, “Kendi kendine meme muayenesi, meme tarama programları ve 40 yaşından sonra çekilecek mamografi ile erken tanı konulabilir. Meme kanseri vakalarında artış var ancak erken tanı ve gelişen tedavi yöntemleri ile çok başarılı sonuçlar alınmakta ve meme kanserine yakalanan kadınlarda uzun bir yaşam beklentimiz bulunmaktadır. Bu uzun yaşam beklentisinde, hastaların yaşam kalitesini ve vücut bütünlüğünün korunmasının da düşünülmesi gerekiyor. Bu amaçla meme koruyucu cerrahi ve onkoplastik tekniklerle onkolojik açıdan güvenli meme cerrahileri yapılırken, kozmetik açıdan daha iyi sonuçlara ulaşılabilmektedir. Meme cerrahinin vazgeçilmez bir parçası da koltuk altı (aksilla) cerrahisidir. Koltuk altı için sentinel lenf nodu biyopsisi tekniği uygulanarak ileride oluşabilecek kol ödemi, his kaybı, kol hareket kısıtlılığı ve fonksiyon kayıplarının da önüne geçilmektedir” diye konuştu.  Meme kanserinde risk faktörleri  Meme kanserinde en önemli risk faktörünün kalıtsal gen mutasyonu taşıyıcılarında görüldüğünü, bunlardan BRCA1 ve BRCA2 gen mutasyonlarının en etkili mutasyonlar olduğunu belirten Prof. Dr. Zengel, meme kanserine yakalanan hastaların yüzde 5 ila 10'u arasında bu mutasyonlara rastlandığını söyledi. Risk faktörlerini sıralayan Prof. Dr. Zengel, “Özellikle ikiz kız kardeş, kız kardeş ve anne gibi birinci derece akrabaların tanı alması, yine kişinin özellikle annesinin 50 yaş altında tanı alması, ailesinde yumurtalık kanseri vakası bulunması veya erkek meme kanseri vakası bulunması, riski artıran faktörlerdendir. Bunun yanında iç (endojen) hormonlardan östrojen hormonuna meme dokusunun maruz kaldığı süre, erken adet görme, menopoza geç girme ve ilk doğumu ileri yaşta yapma, riski artıran faktörlerdendir. Dışarıdan alınan hormon takviyeleri de süre uzadıkça riski artırabilmektedir. Çevresel faktörler de meme kanseri riskini artırabilir. Özellikle yağdan zengin gıda ile beslenme ve alkol tüketiminin miktarının artması riski artıran faktörler arasında yer alır” bilgisini verdi.  Sekiz kadından biri, meme kanseri oluyor  Sağlıklı doğal gıdalarla beslenme, bitkisel ve liften zengin gıda tüketme, emzirme süresinin uzunluğu, aktif ve fit bir yaşam tarzının, meme kanseri riskini azalttığını vurgulayan Prof. Dr. Zengel, “Bugünkü istatistiklere göre sekiz kadından biri, hayatının herhangi bir döneminde meme kanserine yakalanmaktadır. Yaş ilerledikçe meme kanserine yakalanma riski artar. Ancak tüm bu olumsuzluklara rağmen erken tanı ve gelişen tedavi yöntemleriyle yaşam süresi oldukça uzadı. ‘Evre 1’ dediğimiz sadece memeye lokalize hastalıkta, sağ kalım oranı yüzde 99,3’tür. Meme kanseri tedavisinin başarısında kemoterapi, akıllı ilaç, immunoterapiler ve hormonoterapiler gibi sistemik ilaç tedavileri ile birlikte gelişen radyoterapi tekniklerinin de rolü çok büyük. Meme kanseri tedavisinde sağ kalım başarısı; güzel estetik sonuçlar ve artmış yaşam kalitesi, tüm tedavi modalitelerinin multidisipliner olarak uygulanmasıyla elde edilmektedir. Meme kanseri tedavisinde başarı, erken tanı ve ilgili uzmanlık branşlarının ortak mücadelesi ile olmaktadır” ifadelerini kullandı.  “Erken tanı hayat kurtarır”  Erken tanı için meme kanserine karşı kadınların farkındalığının artırılması gerektiğini kaydeden Prof. Dr. Zengel, “Kadınların kendi kendine meme muayenesi konusunda bilgilendirilmeleri lazım. Ancak sadece kendi kendine meme muayene ile bu hastalığın erken tanısı konulamaz. Kendi kendine klinik meme muayenesi, kadınların kendi meme dokularını iyi tanımalarını sağlamaktadır. Takip sürelerinde bir anormallik geliştiği takdirde vakit kaybetmeden hekimlerine başvurmalarını öneriyoruz. Kendi kendine muayene dışında, 40 yaş üstü kadınların mutlaka mamografi tarama programlarına katılmalarını önemle tavsiye ediyoruz. Aile öyküsünde, özellikle birinci derece akrabalarda meme kanseri vakası varsa kalıtsal bir meme kanseri yatkınlığı olabilir. Bu yüzden bu kişilerin, birinci derece akrabanın tanı aldığı yaştan en az 10 yıl önce meme kanseri taramalarına başlaması lazım. Bir kişinin annesi 40 yaşında meme kanseri teşhisi aldıysa onun da 30 yaşından itibaren meme kanseri taraması için kontrole gitmesi gerekir. Unutmayın, erken tanı hayat kurtarır” dedi.  Bireyselleştirilmiş tedavi ve multidispliner yaklaşım  Meme kanseri tanısı alan bir hastanın tedavisinin, bireyselleştirilmiş olarak yapıldığını vurgulayan Zengel, şöyle devam etti:  “Tedavisi sürecinde, kişinin tanı aldığı yaş, menopozal durumu, hastalığın evresi, tümörün biyolojisi, yandaş hastalıkların var olup olmadığı, ailesinde meme kanseri hikâyesinin olup olmadığı ve kalıtsal mutasyon varlığı değerlendirilir. Tanı alan hastaya bir sistemik tarama da yapılır ve vücudun diğer organlarına bir metastaz (sıçrama) yapıp yapmadığı belirlenir. Bunlar, tedavi yönetimini tamamen etkileyen ve değiştiren faktörlerdendir. Tanı almış ve evrelemesi yapılmış bir hasta, mutlaka multidisipliner meme konseyi tarafından değerlendirilir. Meme cerrahı, meme radyoloğu, meme patoloğu, medikal onkolog, radyasyon onkoloğu, nükleer tıp uzmanı, plastik ve rekonstrüktif cerrahi uzmanı ve gerektiğinde diyetisyen, fizik tedavi uzmanı ve psikiyatri uzmanından oluşan multidisipliner meme konseyinde tedavi kararı, o hastaya özel bireyselleştirilmiş olarak alınır.”  Meme, estetik sonuçla korunmaya çalışılıyor  “Meme kanseri tedavisi, hastalığın ve hastanın durumuna göre önce cerrahi ile başlayabildiği gibi önce neoadjuvan sistemik tedavi dediğimiz kemoterapi ve/ veya akıllı ilaç tedavileri ile de başlayabilir” diyen Prof. Dr. Zengel, bu neoadjuvan tedavilerin hastaları endişelendirmemesi gerektiğini vurguladı. Zengel, sözlerini şöyle tamamladı:  “Bugünkü gelişen ilaç tedavileri ile erken evredeki hastalarda tedavi, sistemik tedaviler ile başlayabilmekte ve çok iyi yanıtlar alınmaktadır. İster önce cerrahi ile tedaviye başlanılsın, ister kemoterapiden sonra cerrahi uygulansın, bir kadın için önemli olan bu organ, olabildiğince korunmaya çalışılır. Memeyi korurken de olabildiğince estetik sonuçlara ulaşmak için onkoplastik meme cerrahi teknikleri uygulanır. Bütün çabalara rağmen memenin alınması (mastektomi) gereken durumlarda, plastik cerrahi ile birlikte ya hastanın kendi dokularından ya da silikon implant ile rekonstrüksiyon yapılarak hastalar meme dokusundan yoksun bırakılmaz. Bu operasyonlar mastektomi ile birlikte eş zamanlı yapılabileceği gibi daha sonraki süreçte de gerçekleştirilebilir.”

logo
En son gelişmelerden anında haberdar olmak için 'İZİN VER' butonuna tıklayınız.