SON DAKİKA
Hava Durumu

#İklim Değişikliği

YENİŞEHİR YÖREM - İklim Değişikliği haberleri, son dakika gelişmeleri, detaylı bilgiler ve tüm gelişmeler, İklim Değişikliği haber sayfasında canlı gelişmelerle ulaşabilirsiniz.

İklim krizi artık soyut bir tartışma olmaktan çıkmıştır Haber

İklim krizi artık soyut bir tartışma olmaktan çıkmıştır

Yenişehir Ovası’nda artan sıcaklıklar, azalan yağışlar ve barajlardaki kritik seviyeler bölgenin tarımsal geleceğini tehdit ettiğini belirten Yenişehir Çevre Platformu Sözcüsü Erkan Erdem, “İklim değişikliği artık uzak bir kavram değil; çiftçinin tarlasında her gün yaşadığı bir gerçek” diye konuştu. Erdem, son beş yılda Bursa genelinde ortalama sıcaklığın 1,2 °C arttığını, yaz yağışlarının ise yüzde 25 azaldığını hatırlatarak şunları söyledi: “Yenişehir Ovası artık sadece iklim değişikliğini değil, ihmali de yaşıyor. BUSKİ verilerine göre baraj doluluk oranı yüzde 1 seviyesine kadar geriledi. Buna rağmen su yönetimi hâlâ dağınık. Kuraklık mevsimsel değil, yapısal bir hale geldi.” Değişen iklim koşulları ve artan kuraklığın bu yaz çiftçileri ciddi biçimde zorladığını ifade eden Erdem, sözlerini şöyle sürdürdü: “Görüştüğüm birçok üretici, ürün desenini değiştirmeyi düşündüğünü; özellikle suya yüksek ihtiyaç duyan mısır gibi ürünleri artık ekmek istemediğini, hatta bazı tarlalarını nadasa bırakmayı planladığını ifade etti. Sıcak hava dalgaları ürünün çiçeklenmesini bozuyor, toprakta tuzluluk artıyor. Bu yıl biber üreticilerinin bir kısmı verimin üçte birini kaybetti. Köprühisar köyünde üretim yapan bir çiftçi yaşananları şu sözlerle anlattı: ‘Eskiden sabah suladığımız tarlayı akşama kadar nemli tutardık, şimdi öğlene kalmadan kuruyor. Kuyudan çektiğimiz su da azaldı. Böyle giderse önümüzdeki yıl sulama maliyetine yetişemeyiz.” Toprak sağlığının bozulduğunu vurgulayan Erdem, bilimsel üretim planlamasının zorunlu hale geldiğinin altını çizdi. Erdem sözlerini şöyle tamamladı: “Toprak yoruldu. Artık nadas dönemlerine izin vermek ve ürün dönüşümü uygulamak şart. Her yıl aynı ürünü ekmek, toprak yapısını bozuyor. Münavebe hem organik maddeyi artırır hem de hastalık ve tuzluluk riskini azaltır. Yeraltı suyu kuyularının kontrolsüz kullanımına dikkat çekmek istiyorum. Acil bir su yönetimi planı yapılmalıdır. Her çiftçi kendi kuyusuna yönelince ova boşalıyor, zemin çöküyor. Bu artık bireysel değil, ortak akılla yönetilmesi gereken bir mesele. BUSKİ, DSİ, Ziraat Odası ve üretici birlikleri aynı masaya oturmalı. Aşırı kuyu suyu kullanımı yalnızca su kaybına değil, toprağın yapısına da zarar veriyor. Konya Ovası’nda kontrolsüz kuyu kullanımı büyük obruklar yarattı. Aynı tabloyu Yenişehir’de görmek istemiyoruz. Yeraltı suyunu hesapsız çekmek, toprağın altındaki boşlukları büyütüyor. Bir gün bir tarlanın ortasında çukur açılması işten bile değil. Bu mesele artık dünya raporlarının konusu değil; bizim biberimizin, domatesimizin, toprağımızın meselesi. Eğer bugün suyu, toprağı ve çiftçiyi korumazsak, yarın bu ovanın sesi kalmayacak. Yenişehir Çevre Platformu’nun Talepleri şöyledir: Su Yönetim Planı: Yeraltı suyu çekimi ve baraj kullanımı ortak protokolle denetlensin. Erken Uyarı Sistemi: Dolu, don ve sıcak hava dalgalarına karşı çiftçiye SMS bilgilendirmesi yapılsın. Eğitim Programı: Çiftçilere “iklim akıllı tarım” uygulamaları için yerinde eğitim sağlansın. Toprak Koruma Hattı: Yenişehir Ovası erozyon ve kimyasal kirlenmeye karşı pilot bölge ilan edilsin. Destek Reformu: Damla sulama ve gölgeleme yatırımlarına özel hibe programı açılsın. Erdem açıklamasını şöyle tamamladı: “Yenişehir Ovası sadece Bursa’nın değil, Türkiye’nin sofralarına hayat veren bir bölge. Bu toprağın bereketi tükenirse, kentteki herkesin sofrası eksilir. Bu yüzden ses çıkarıyoruz. Toprak susuz, çiftçi yalnız… ama birlikte olursak bu ovanın yeniden nefes almasını sağlayabiliriz.”

Bursa, geleceğin kentleşmesine yön veriyor Haber

Bursa, geleceğin kentleşmesine yön veriyor

Bursa Büyükşehir Belediyesi, TMMOB Şehir Plancıları Odası, Bursa Teknik Üniversitesi ve Bursa Planlama Ajansı iş birliği ile hazırlanan Dünya Şehircilik Günü 49. Kolokyumu, ‘Değişimin Eşiğinde’ temasıyla Atatürk Kültür Merkezi Merinos Yerleşkesi’nde başladı. 6-8 Kasım tarihleri arasında düzenlenecek olan kolokyumda, şehircilik dünyasının güncel sorunları ve çözüm önerileri masaya yatırılıyor. Üç gün sürecek olan kolokyumda, paneller, oturumlar, akademik bildiriler, forumlar, öğrenci çalıştayları ve sergiler yer alacak. "Katılımcılığı, adaleti ve bilimi kent yönetiminin merkezine koyduk" Bursa Büyükşehir Belediye Başkanı Mustafa Bozbey, dünyada büyük değişimin yaşandığını, ülke ve kentlerin bu eşiği aşabilmesinin önemli olduğunu söyledi. Bu yıl paydaşı oldukları 49. Kolokyum’a, Bursa’da ev sahipliği yapmaktan büyük mutluluk duyduklarını belirten Başkan Mustafa Bozbey, buluşmayı kentlerin geleceği için birlikte düşünmenin ve birlikte üretmenin zemini olarak gördüklerini ifade etti. Kentlerin; her bir yurttaşın yaşamın tadını çıkardığı, çocukların güvenle büyüdüğü, gençlerin hayallerine umutla sarıldığı, büyüklerin huzurla yaşadığı ortak yaşam alanları olduğunun altını çizen Başkan Mustafa Bozbey, "Bursa'mızda tam da bu anlayışla yola çıktık. Yönetim anlayışımızı bu inancın üzerine kurduk. Katılımcılığı, adaleti, bilimi ve sürdürülebilirliği kent yönetiminin merkezine koyduk. Bu yaklaşımın somut bir sonucu olarak; kentimizin geleceğini birlikte tasarlamak amacıyla Bursa Planlama Ajansı’nı kurduk. Bu konuda da örnek olan bir kent olduk" diye konuştu. "Bir kentin geleceği toplumsal uzlaşıyla şekillenir" Büyük bir sorumlulukla yürüttükleri 1/100.000 Ölçekli Bursa Çevre Düzeni Planı’nda önemli aşamalar kaydettiklerini açıklayan Başkan Mustafa Bozbey, planın Bursa’nın geleceğini belirleyen, kentin anayasası niteliğinde olduğunu hatırlattı. Kentin gerçek sahiplerinin halk olduğunu vurgulayan Başkan Mustafa Bozbey, "Bir kentin geleceği de masa başında değil, ortak akılla, katılımla ve toplumsal uzlaşıyla şekillenir. Herkesin sesini duyarak, tüm kurumlarımız ve hemşerilerimizle el ele vererek, şeffaf, katılımcı ve birlikte üreten bir yönetimi büyütmeye devam edeceğiz. Suyu, havayı, toprağı, ormanları ve can dostlarımızı koruyan; iklim risklerine ve doğal afetlere karşı dayanıklı bir kent için kararlılıkla çalışıyoruz. Cumhuriyetimizin ikinci yüzyılında Bursa'mız için hedefimiz çok net. Doğaya uyumlu, depreme dirençli, ekonomik açıdan güçlü, kültürel mirasını koruyan, sosyal açıdan adil ve herkes için yaşanabilir bir kent. İnanıyoruz ki bunu hep birlikte başaracağız" dedi. "Daha çağdaş bir Bursa için hep birlikte çalışacağız" Geçtiğimiz haftalarda Cenevre’de düzenlenen BM Başkanlar Forumu’nda ve Barselona Dünya Metropol Zirvesi’nde katıldığı oturumlarda iklim değişikliği, kuraklık, yenilenebilir enerji ve konut krizi konularının münazara edildiğini anlatan Başkan Mustafa Bozbey, bu sorunların dünyanın ortak mücadele alanı haline geldiğini dile getirdi. Birlikte hareket ederek, üreterek ve çözüm bularak mücadelenin süreceğini belirten Başkan Mustafa Bozbey, 2026’da Avrupa Metropol Zirvesi’ne (EMA FORUM) Bursa olarak ev sahipliği yapacaklarını da hatırlattı. 49. Kolokyum’u yol gösterecek bir bilgi birikimi olarak gördüklerini söyleyen Başkan Mustafa Bozbey, "Kentler; iyi niyetle değil, iyi planlama ile yönetilmelidir. Sloganlarla değil; bilimsel verilerle, adaletle ve şeffaflıkla yönetilmelidir. Buradan çıkacak fikirleri, kentin gerçekleriyle buluşturmaya hazırız. Kentlerimizi güzelleştirmek, daha yaşanabilir bir geleceğe hazırlamak için emek veren herkesi kutluyorum. Bursa'mızın geleceğini hep birlikte inşa edeceğiz. Daha yeşil, daha adil, daha güvenli, daha çağdaş bir Bursa için hep birlikte çalışacağız. Çünkü bu kent birlikte güzel" diye konuştu. "Doğayı, yaşamı ve kent hakkını savunmak suç değildir" TMMOB Şehir Plancıları Odası Genel Başkanı Akif Burak Atlar, 49. Kolokyum Buluşması’nın planlama meslek alanının engin ufkunu daha genişletecek katkılar sunacağını söyledi. Şehirciliğin yalnızca mekânsal değil, teknolojik, etik ve politik açıdan büyük ve hızlı bir dönüşümden geçtiğini belirten Atlar, "Yapay zeka, büyük veri ve akıllı şehir uygulamaları planlama disiplinine yeni fırsatlar ve açılımlar sunuyor. Kişisel verilerin gizliliği, eşitlik ve kamu yararı söz konusu olduğunda ciddi ihlal risklerini de beraberinde getiriyor. Bu hızlı dönüşümün ortasında şehir plancılarının bilimsel, etik ve kamusal değerlere dayalı planlama anlayışını savunmaları giderek zorlaşmaktadır. Değişim, sancılı bir süreçtir. Bu değişim sancılarının meslektaşlarımız üzerinde oluşturduğu baskılar karşısında gücünü bilimden ve teknikten alan, yüzü kamu ve toplum yararına dönük bir şehircilik anlayışı benimsenmelidir. Doğayı, yaşamı ve kent hakkını savunmak asla suç değildir. Programın hazırlanmasında emeği geçenlere teşekkür ediyorum" dedi. Bursa Planlama Ajansı adına Büyükşehir Belediyesi Genel Sekreter Yardımcısı Nazlı Yazgan, kolokyumda yalnızca kentlerin değil; planlama anlayışının ve mesleki rollerin de dönüşümünü konuştuklarını dile getirdi. Bursa’nın tarih boyunca değişimin ve yenilenmenin kenti olduğunu söyleyen Yazgan, bu anlayışla planlamayı bilimsel temelde, katılımcı ve kamusal yararı gözeten bir yaklaşımla ele aldıklarını ifade etti. Bursa Teknik Üniversitesi Şehir ve Bölge Planlama Bölüm Başkanı Doç. Dr. Ebru Kamacı Karahan, ‘Değişimin Eşiğinde’ temasının yalnızca kentlerin değil, düşünce biçimlerinin de değişim sürecinde olduğunu gösterdiğini vurguladı. 3 gün boyunca sadece geleceğin şehirlerini değil, onları mümkün kılacak anlayışı da şekillendirmeyi hedeflediklerini anlatan Karahan, buluşmada emeği geçen herkese teşekkür etti. TMMOB Şehir Plancıları Odası Bursa Şube Başkanı Murat İlkme, kolokyumun 32 yıl sonra Bursa’nın sorumluluğunda gerçekleştirilmesinden büyük heyecan ve gurur duyduklarını söyledi. Kolokyumda kentlerin, meslek alanlarının ve mesleğin içerisinden geçtiği çok katmanlı dönüşümlerin münazara edilmesini amaçladıklarını anlatan İlkme, programın kente ve mesleğe hayırlı olmasını diledi. Konuşmaların ardından program, 8 Kasım Dünya Şehircilik Günü beyannamesinin okunması ve açılış oturumuyla devam etti.

Başkan Bozbey: "Bursa'yı asla susuz bırakmayacağız" Haber

Başkan Bozbey: "Bursa'yı asla susuz bırakmayacağız"

Bozbey, Doğancı Barajı’nda düzenlediği basın toplantısında, Bursa’nın geleceğini ilgilendiren yapısal sorunu, iklim nedeniyle kronikleşen su sorunu ile ilgili açıklamalarda bulundu. Son günlerde özellikle sosyal medyada gerçekleri çarpıtarak, halkı endişeye ve paniğe sevk edecek çok yanlış bilgilerin kasıtlı olarak yayıldığını vurgulayan Bozbey, 'algı operasyonu' yapıldığını kaydetti. Kenti yönetirken hiçbir gerçeği saklamadıklarını, şeffaf olduklarını ve böyle de devam edeceklerini dile getiren Bozbey, şöyle konuştu: "Halkın yanlış yönlendirilmesine asla göz yummayacağız. Her zaman olduğu gibi bugün de açık belgeli ve şefaf şekilde konuşacağız. Konu siyasetin değil hayatın ta kendisi, Bursa’nın Bursalıların geleceğidir. Herkesin merak ettiği 'Bursa susuz mu kalacak' sorusunun cevabını vereyim. Hayır Bursa’yı asla susuz bırakmayacağız. Evet şu anda barajlarda görülen oran yüzde '0'dır. Sıfır denilen bu oran, teknik bir gösterge. Asla suyumuz tükendi anlamına gelmiyor. Hiç kimse endişelenmesin. Belirlenen DSİ'nin önerdiği kotun altındaki su da kullanılabilir durumda. İhtiyaca göre de bu su sistemimize dahil ediliyor." Bozbey, şu andaki süreçte Bursa'ya günde 430 bin metreküp su verdiklerini anlatarak, şu ifadeleri kullandı: "Bu suyun 90 metreküpü, kuraklığın getireceği bugünleri düşünerek Çınarcık Barajı'ndan gelen bypass hattından sağlanıyor. 175 bin metreküpünü yeraltı sularından alıyoruz. 35 bin metreküpü ise kaynak sularımızdan sağlıyoruz. İhtiyacımızın yüzde 70’ini yaklaşık 300 bin metreküpünü alternatif kaynaklardan sağlıyoruz. İlave tedbirlerle Nilüfer Barajı'ndan pompalarla su aktarıyoruz. Nilüfer Barajı'ndan günde 45 bin metreküp su ayrıca geliyor. Bursa'nın ihtiyacı olan toplam 370 bin metreküp suyu böyle karşılarken; kalan 60-70 bin metreküp suyu da Doğancı’dan kota altındaki sudan pompa ile arıtma tesisine aktarıyoruz." "Doğancı Barajı'nda kot altında 8,5 milyon metreküp su var" Doğancı Barajı'nda kotun altında kalan 8,5 milyon metreküp su bulunduğuna dikkati çeken Bozbey, buradan pompalarla arıtma tesisine su aktarıldığını ifade etti. Bursa Büyükşehir Belediyesi BUSKİ olarak akılla, planla, alınan yerinde önlemlerle su teminini sürdürdüklerini belirten Bozbey, "Bu tablo rehavete değil bizi sorumluluğa çağırıyor. İklim krizi ve kuraklık artık kapımızda değil hayatımızın tam da ortasında. Bakanlığın açıkladığı gibi son 52 yılın en büyük kuraklığını yaşıyoruz. Cenevre’de BM Başkanlar Forumu'ndaki oturumlarda en öncelikli gündem maddeleri, iklim değişikliği, kuraklık ve yenilenebilir enerji ile konut kriziydi. Dünya bunu konuşuyor. Bu sorunlar sadece ülkemizin değil tüm dünyanın ortak mücadele alanı haline geldi" dedi. "25 yıl sonra bekleniyordu şimdi oldu" Bozbey, Dünya Meteoroloji Örgütü'nün 2050 yılında beklenen sıcaklık seviyesine 2025 yılında ulaşıldığını açıkladığını hatırlatarak, "Bunu tüm ülkelerin dikkatle takip etmesini istedi. 25 yıl sonra olması beklenen sıcaklık seviyelerini şimdiden görüyoruz. Geleceğin tehlikesi olarak beklenen şey bugünün gerçeği oldu" diye konuştu. Başkan Bozbey, bugün Bursa'nın yaşadığı sorunun bir günde, bir ayda, 1,5 yılda ortaya çıkmadığına dikkati çekerek, şöyle devam etti: "Bu tablo yılların ihmaliyle oluştu. Bugün yaşanan su sorunu, bilim insanlarının 'kuraklık kapıda, önlem alın' çağrılarına kulak asmayan, altyapıya yeterli yatırım yapmayan, Bursa'nın geleceğini umursamayan, projeleri kağıt üzerinde bırakıp uygulamaya geçirmeyen önceki yönetimlerin eseridir. Neden sular kesiliyor diye soruyorlar. Cevap net ve açık. Önceki yönetimler 20 yıldır gerekli yatırımları yapmadı. Koskoca 20 yıldan bahsediyoruz. 'Bursa su kentidir' deyip büyük bir vurdumduymazlıkla Bursa’nın asla yaşamaması gereken susuzlukla yüz yüze bıraktılar. İsale hatları tamamlanmadı; dönemin kurum yöneticileri alarm zillerini çalmasına rağmen gerekli adımlar atılmadı. Yıllardır beklenen Çınarcık Barajı isale hattı da aynı ihmalle yapılmadı." "Son 1,5 yılda neden çalışmalar yapılmadı" diyenlere kendi sözlerini hatırlatmak istediğini belirten Bozbey, "2021 ocakta dönemin başkanı '2023 yılında Çınarcık Barajı suyunun şehrimize taşınmasıyla 2050 yılına kadar sıkıntı aşamayacağız" demiş. Ancak 2023’te gelmesi gereken su nerede? Gören var mı, bilen var mı? O dönemde tüm planlar bu hattın 2023’te devreye girmesi üzerine kurulmuştu. Ne oldu da bu hat devreye girmedi" diye sordu. "Çınarcık Barajı havzası çok geniş" Doğancı ve Nilüfer Barajı havzalarının dar, Çınarcık Barajı'nın ise çok geniş olduğunu vurgulayan Bozbey, "Daha fazla su toplama kapasitesi olan havzadan bahsediyoruz. Emeği, katkısı olan herkese yürekten teşekkür ediyorum. İyi ki o projeyi yaşama geçirmişler. 2002 yılında tamamlanan projeden bugüne kadar Bursa’ya taşınamaması idari bir sorumsuzluktur. Bunun adı vurdumduymazlıktır. 2002 yılından bu yana birçok girişim var. Sonuca ulaşılamamış. DSİ ile BUSKİ arasında farklı yıllarda farklı yazışmalar yapılmış" ifadesini kullandı. "Bursa'ya su getirecek projeleri DSİ'nin yapması durumunda tüm ödemeleri 15 yıl içinde TL bazında BUSKİ tarafından geri ödenecekti" diyen Bozbey, şunları söyledi: "Ne oldu? Çınarcık isale hattı arıtma tesisini yapmak için kredi başvurusu yapıldı. 155 milyon Avro kredi alındı. DSİ, 'ben isale hattını, depoları, arıtma tesisini yapacağım, 15 yılda TL olarak bize ödeyin' diyor. Onu reddediyorlar. Sonra dönüyorlar 155 milyon avro kredi alıyorlar ve BUSKİ’yi borçlandırıyoruz, sonra ihale yapıyoruz. BUSKİ 155 milyon Avroya yakın borçlandırılmıştır. Yani hem Bursa Çınarcık suyunu erken kavuşacak, bugün yaşanan sorunlar olmayacak ve BUSKİ bu kadar borçlanmayacaktı. Bunların sorumlusu önceki yönetimdir çok net söylüyorum." "Daha ciddi kesintilere gidilebilirdi" Çınarcık'tan gelen ihale hattını yapmamaları durumunda su kesintilerine 'eylülde ayında başlayacaktık' diyen Bozbey, şöyle devam etti: "Aldığımız kararda gecikmiş olsaydık eylül başından itibaren Bursa’da su kesintilerine başlamış olacaktık. Bu bize bir ay kazandırdığı gibi üç günde bir su kesintisi yapmamızı sağladı. O hattı yapmasaydık musluklarımızdan suyu akıtamayacaktık. Su kesintileri bu sürecin bir parçası önceki yönetimin sebep olduğu su krizini yönetmenin önlemidir. Üç günde bir planlı kesintilerle aslında 50 bin metreküp civarında su tasarruf yapıyoruz. Neden bunu söylüyorum. Eleştiriliyoruz doğaldır ama nedenini bilelim. Gece kesinti yapıyoruz. Okullarımızda öğrencilerimizi düşünerek hareket ediyoruz. Hastanelerin suyunu kesmiyoruz. Baz hassasiyetleri gözeterek hareket ediyoruz. Bu günlük 50 bin metreküp bize önemli süre kazandırıyor. Yağışların ne zaman olacağını bilmiyoruz." "Bu yıl 45 su kuyusu açtık" Bozbey, 2024 Nisan'dan itibaren 52 su kuyusu açtıklarını dile getirerek, "İsteğimiz yer altı su seviyesinin yükselmesini sağlamak için su kuyularına ihtiyaç duymayalım. 155 civarında su kuyumuz var. Bazıları zaman zaman çökme yapıyor. Onun yerine yenisini açıyoruz. Sadece bu yıl 45 kuyu açtık. DSİ de bu konuda büyük destek sağlıyor. Göletlerin açılıp buraya Doğancı'ya suların gelmesini sağladıları gibi Osmangazi'de kooperatife ait olan su kuyularını bize tahsis ederek su almamızı sağladılar. Sayın valimizin önderliğinde bunları yaan DSİ'ye büyük hassasiyetleri için teşekkür ediyoruz" dedi. Projenin durdurulduğuna ilişkin iddiaların gerçek dışı olduğuna dikkati çeken Bozbey, "Projeyi durdurmadık aksine Bursalıların susuz kalmaması için hızla ilerliyor. Göreve geldiğimizde projenin yüzde 5 olan ilerleme seviyesi Çınarcık arıtma tesislerinde yüzde 63, isale kısmında da yüzde 90’dadır" ifadesini kullandı.

Osmangazi’de sıfır atık seferberliği Haber

Osmangazi’de sıfır atık seferberliği

Osmangazi Belediyesi İklim Değişikliği ve Sıfır Atık Müdürlüğü, modern, temiz ve sürdürülebilir bir Osmangazi için çalışmalarını aralıksız sürdürüyor. Bu kapsamda ekipler, haftanın altı günü 136 mahallede düzenli olarak ziyaretler gerçekleştiriyor. Vatandaşların kapılarının önünden poşetli sistemle ambalaj atıklarını toplayan ekipler, aynı zamanda anons sistemiyle bilgilendirme yaparak uygulamaya teşvik ediyor. Çevreye duyarlı çalışmalarını hız kesmeden sürdürdüklerini söyleyen İklim Değişikliği ve Sıfır Atık Müdürü Rüveyşa Burça Turan, "Bizler, ilçemizin çeşitli bölgelerinde 10 adet ambalaj atığı toplama aracımız ve 3 adet mobil atık getirme aracımızla hizmet veriyoruz. Vatandaşlarımızda gelen talepler doğrultusunda ambalaj atıkları için kutu poşetler bırakıyor, belirlenen günlerde bu atıkların kapı önüne çıkarılmasını sağlıyoruz. Sadece toplamakla kalmıyor, anons sistemiyle vatandaşlarımızı bilgilendiriyoruz. Bursa’da en fazla atık toplayan belediye konumundayız. Günlük 20-25 ton karışık ambalaj topluyoruz. Bu da aylık 600-650 ton aralığında bir miktara karşılık geliyor. Topladığımız tüm atıklar, Sıfır Atık Yönetmeliği ve Ambalaj Atıkları Kontrol Yönetmeliği kapsamında lisanslı toplama-ayırma tesislerine gönderiliyor. Burada atıklar kağıt, karton, plastik, metal ve cam olarak ayrılıp lisanslı geri dönüşüm tesislerine iletilerek, hem ekonomiye hem de çevreye kazandırılıyor" dedi. Uygulamadan büyük memnuniyet duyan vatandaşlar ise Osmangazi Belediye Başkanı Erkan Aydın’a teşekkür etti.

Bursa’nın suyu güvenle arıtılıyor Haber

Bursa’nın suyu güvenle arıtılıyor

Kentte yaşam kalitesini artırmak için çalışmalarını hızlandıran Bursa Büyükşehir Belediyesi, iklim değişikliği neticesinde ortaya çıkan kuraklık sonucu su kaynaklarının azalması ve baraj doluluk oranlarının kritik seviyeye düşmesi sebebiyle de gerekli tedbirleri almaya devam ediyor. BUSKİ Genel Müdürlüğü ekipleri, her gün metreküplerce suyun ulaştığı Dobruca İçme Suyu Arıtma Tesisi’nde titiz bir çalışma yürütüyor. Ulusal ve uluslararası kriterler uygulanıyor Dünya Sağlık Örgütü’nün, Sağlık Bakanlığı’nın ve Tarım ve Orman Bakanlığı’nın belirlediği kriterlerin büyük dikkatle uygulandığı tesiste, birçok ileri düzey fiziksel, kimyasal ve biyolojik arıtma işlemleri yürütülüyor. Tesislerde arıtılan ve sürekli örnek alınan su, şehre dağıtımı yapılmadan önce modern laboratuvar ortamında birçok testten geçirilerek analiz ediliyor. Riskler oluşmadan önleniyor Tesisin arıtma sürecinde su, önce kaba ve ince ızgaralardan geçirilerek fiziksel kirliliklerden arındırılıyor. Ardından kimyasal çöktürme, filtrasyon ve dezenfeksiyon aşamalarıyla suyun içme suyu standartlarına ulaşması sağlanıyor. Bu süreçte kullanılan otomasyon sistemleri sayesinde tüm işlemler anlık olarak izleniyor. Olabilecek riskler daha oluşmadan önleniyor. Çevreye duyarlı yaklaşım Dobruca İçme Suyu Arıtma Tesisi, sadece içme suyu kalitesiyle değil, çevreye duyarlı yaklaşımıyla da örnek oluyor. Enerji verimliliğini artırmak amacıyla yenilenebilir enerji kaynaklarının ve modern otomasyon teknolojilerinin kullanıldığı tesiste, hem işletme maliyetleri düşürülüyor hem de çevresel sürdürülebilirlik sağlanıyor. Yatırımlar sürüyor Bursa Büyükşehir Belediyesi, kentin artan nüfusu ve iklim değişikliğinin su kaynakları üzerindeki etkilerini göz önünde bulundurarak uzun vadeli su yönetimi stratejilerini de devreye alıyor. Bu kapsamda suyun tasarruflu kullanımı, kayıp-kaçak oranlarının azaltılması ve altyapının güçlendirilmesine yönelik yatırımlar da sürdürülüyor. 7/24 esasıyla süreç takip ediliyor BUSKİ ekipleri, suyun şebeke boyunca kalitesini korumak amacıyla düzenli hat temizliği, basınç kontrolü ve numune analizleri yapıyor. Vatandaşların musluklarından akan suyun güvenle içilebilir olmasını sağlamak için tüm süreçler 7 gün 24 saat esasına göre takip ediliyor. Suyun yalnızca bugünün değil, geleceğin de en değerli kaynağı olduğu bilinciyle hareket eden Büyükşehir Belediyesi, Dobruca İçme Suyu Arıtma Tesisi başta olmak üzere kent genelindeki tüm arıtma tesislerinde çevreye duyarlı, sürdürülebilir ve yenilikçi uygulamaları hayata geçirmeye devam ediyor.

Dünya İlk Yardım Günü'nde tema 'iklim değişikliği' Haber

Dünya İlk Yardım Günü'nde tema 'iklim değişikliği'

Bursa'da fabrikalardan okullara, STK'lardan site sakinlerine kadar bir çok alanda eğitimler veren, insanların hayatına bir nebze de olsa dokunmak isteyen Türk Kızılay Bursa İl Merkezi Başkanlığı İlk Yardım Eğitim Merkezi tarafından bu yıl artan sıcaklıklar, sel, fırtına ve yangınlar gibi iklim kaynaklı felaketlerde de yaşanan ilk yardım konularına değindi. Her yaş grubuna farklı şekillerde müdahalenin yapılmasını gerektiğini belirten Türk Kızılay Bursa İl Merkezi Başkanlığı İlk Yardım Merkezi Eğitmeni Zuhal Özer, "Özellikle çocuklar ile kalp-damar ve solunum rahatsızlığı bulunan yaşlı bireyler için temel yaşam desteği ve hızlı müdahalenin hayat kurtarıcı olduğunu unutmamak gerekiyor. Günlük hayatta karşılaşılan ani sağlık sorunlarında yapılan bilinçli ilk yardım müdahaleleri, kişinin hayatta kalmasında kritik rol oynuyor. Trafik kazaları ve yaralanmaların yanı sıra bayılma, şok, kalp krizi, inme, epilepsi krizi ve diyabet gibi durumlarda doğru ve zamanında yapılan ilk yardım uygulamaları, sağlık profesyonelleri gelene kadar hayati fonksiyonların korunmasına katkı sağlıyor. Kalp krizi geçiren bir kişinin sakinleştirilerek oturur pozisyona getirilmesi ve hareketsiz kalmasının sağlanması, sağlık ekipleri gelene dek hastayı koruyan etkili bir ilk yardım uygulamasıdır" dedi. Toplumda sık karşılaşılan bu tür sağlık sorunlarında hızlı değerlendirme ve doğru yönlendirmenin bireyin hayatını sürdürebilmesi açısından belirleyici olabildiğini belirten Özer, "Son dönemlerde yaşanan orman yangınlarıyla mücadele kapsamında Orman Bölge Müdürlükleri'nde ilk yardım bilgilendirme ve eğitim çalışmaları yapacağız. İstendiği takdirde, okullarda öğrencilerimize 1,5 saatlik bir eğitim veriyoruz. Çünkü okullarda yaşanabilecek acil durumlara karşı doğru müdahalenin önemine dikkat çekmek gerekiyor. Geçtiğimiz yıl firmalarda, okullarda, ilçe ve köylerimizde halkımıza, vb. olmak üzere yaklaşık 31 bin kişiye ücretsiz olarak eğitim vermiştik. Bu yıl da yapılacak olan planlamayla toplumu bilinçlendirmek adına gereken eğitimleri ve çalışmaları yapmaya devam ediyoruz. Belirli gün ve haftalarda bu eğitimleri yaymaya çalışıyoruz" dedi.

İklim değişikliği ve uzay çalışmaları için önemli proje Haber

İklim değişikliği ve uzay çalışmaları için önemli proje

Bursa Uludağ Üniversitesi (BUÜ) Fen Edebiyat Fakültesi Moleküler Biyoloji ve Genetik Bölümü Öğretim Üyesi Prof. Dr. Aydın Türkeç liderliğindeki proje, TÜBİTAK 2025 yılı 1. Dönem ‘’1001 -Bilimsel ve Teknolojik Araştırma Projelerini Destekleme Programı’’ kapsamında desteklenmeye hak kazandı. Bu önemli proje, iklim değişikliği ve uzay çalışmaları gibi geleceğin en büyük sorunlarına çözüm sunma potansiyeli taşıyor. Tardigratların sırrını çözmeye çalışacaklar "Su ayısı" olarak da bilinen ve aşırı zorlu şartlara dayanıklılığıyla ünlü tardigratların sırrı, bilim insanları tarafından çözülmeye çalışılacak. "Türkiye'ye özgü tardigrat türlerinin abiyotik stres adaptasyon mekanizmalarında rol oynayan moleküler yolakların belirlenerek yeni proteinlerin tanımlanması ve bitki hücrelerindeki biyokoruyucu potansiyelinin araştırılması" başlıklı proje, Türkiye'deki tardigrat türlerinin kuraklık ve UV-C ışınları gibi stres faktörlerine karşı gösterdiği inanılmaz dayanıklılığın moleküler mekanizmalarını aydınlatmayı hedefliyor. Geleceğe umut olacak Proje hakkında bilgi veren Prof. Dr. Aydın Türkeç , "Sabancı Üniversitesi Nanoteknoloji Araştırma ve Uygulama Merkezi işbirliğiyle yürüteceğimiz bu proje, DSUP adını verdiğimiz koruyucu proteinleri ve bu proteinlere benzeyen genleri taşıyan bitkileri belirlemeye odaklanıyor. Elde edeceğimiz örneklerle, gelecekteki iklim değişikliklerine ve uzay yolculuklarına dayanıklı bitkiler geliştirmek için tardigratlardan elde edilen genetik kaynakların kullanılabilirliğini ortaya koyacağız. Bu durum, bitkilerin kuraklık ve diğer çevresel stresli şartlara karşı daha dirençli hale getirilmesi için yeni kapılar aralayacak" açıklamasında bulundu. Prof. Dr. Aydın Türkeç'in yürütücülüğünü üstlendiği projenin ekibinde Ahmet Altındağ, Duygu Berdi, StuartLucas ve Nihal Öztolan Erol araştırmacı, Zehra Çobandede ise danışman olarak yer alıyor.

logo
En son gelişmelerden anında haberdar olmak için 'İZİN VER' butonuna tıklayınız.