SON DAKİKA
Hava Durumu

#Erken Teşhis

YENİŞEHİR YÖREM - Erken Teşhis haberleri, son dakika gelişmeleri, detaylı bilgiler ve tüm gelişmeler, Erken Teşhis haber sayfasında canlı gelişmelerle ulaşabilirsiniz.

Yemeğin buharı bile KOAH'a sebep olabiliyor Haber

Yemeğin buharı bile KOAH'a sebep olabiliyor

KOAH, hava yollarının daralması sonucu nefes alıp vermeyi zorlaştıran, ilerleyici bir akciğer hastalığıdır. Hastalık önlenebilir ve tedavi edilebilir olmasına rağmen, dünyada önemli bir ölüm sebepleri arasında yer aldığını belirten Acıbadem Bursa Hastanesi Göğüs Hastalıkları Uzmanı Prof. Dr. Mehmet Karadağ, "Nefes darlığı, kronik öksürük veya balgam üretimi, tekrarlayan alt solunum yolu enfeksiyonları öyküsü veya tütün, yemek pişirme yakıtları veya mesleki tehlikeler gibi risk faktörlerine maruz kalma öyküsü olan herhangi bir hastada KOAH teşhisinde düşünülmelidir. Bu kişiler göğüs hastalıkları uzmanına başvurup Solunum Fonksiyon Testi yaptırmalıdır. Kasım ayının 3. Çarşamba günü Dünya KOAH Günü olarak kutlanmaktadır. Bu yıl 19 Kasım'da kutlanan 2025 Dünya KOAH Günü'nün teması ‘Nefes Darlığınız varsa, KOAH'ı Düşünün’dür. Bu yılki tema, KOAH'ın dünya çapında üçüncü önde gelen ölüm sebebi nedeni olmasına rağmen sıklıkla doğru teşhis edilmediğini vurgulamayı amaçlamaktadır. KOAH yaygın, önlenebilir ve tedavi edilebilir bir hastalıktır, ancak yaygın yetersiz ve yanlış teşhis, hastaların tedavi görmemesine veya yanlış tedavi almasına yol açmaktadır. KOAH'ın erken teşhisi halk sağlığı üzerinde çok önemli etkilere sahip olabilir" dedi. "40 yaş üzeri her 5 kişiden 1'i KOAH hastası" Erken teşhis ve tedavi, belirtileri, akciğer fonksiyonlarında ve hayat kalitesinde iyileşmeler de dahil olmak üzere daha iyi klinik düzelmeler ile sonuçlandığını belirten Karadağ, "KOAH dünyada 50 milyon insanı etkilemektedir. 40 yaş üstü her 5 yetişkinden 1’inde bu hastalık bulunmaktadır. Bu kadar yaygın bir hastalık olmasına karşın, toplum KOAH konusunda yeterli bilgiye sahip değildir. "Solunum Fonksiyon Testi" ile kişinin KOAH olup olmadığı kolayca belirlenip, tedavisi başlanabilir. KOAH gelişimi için en büyük risk faktörü tütün dumanı maruziyetidir. Sigaranın yanı sıra nargile, puro gibi tütün ürünü kullanımı, zararlı toz, gaz ve hava kirliliği de akciğerlerde KOAH oluşumuna neden oluyor. Çocukluk çağında geçirilen hastalıklar, düşük sosyoekonomik düzey veya "biyomas" adı verilen odun, tezek benzeri yakıtların dumanına maruziyet de diğer risk faktörleridir. Sigara dumanındaki zararlı maddeler akciğerlerdeki hava yollarını tahrip eder, şişirir, tıkar ve elastikiyetini kaybettirir. Bu durum da nefes almayı zorlaştıran KOAH hastalığına yol açar. KOAH tanısı konulduğunda yapılması gereken en önemli şey, hastalığın ilerlemesini durdurmak için derhal sigarayı bırakmaktır. Sigarayı bırakmak, hem KOAH'ın kötüleşmesini önler hem de genel sağlık durumunu iyileştirir" diye konuştu. "Solunum Fonksiyon Testi basit ama başarılıdır" Solunum Fonksiyon Testi herkesin yaş, boy, kilo, cinsiyet gibi özelliklerine göre, soluması gereken havayı soluyup soluyamadığını ölçen, basit ama çok önemli bir test olduğunu belirten Karadağ, "Kişinin alıp verdiği nefesin miktarını ve hızını ölçmektedir. Kişinin alması gerektiği kadar nefesi alamaması yani nefes darlığı olması en erken olarak solunum fonksiyon testi ile belirlenebilir. Bu ölçüm yapılamadığı için dünyada KOAH’lı hastaların ancak yüzde 25-50’si teşhis alabilmektedir. Akciğer fonksiyonunun ölçülmesi, KOAH dahil olmak üzere birden fazla akciğer hastalığının erken teşhisi ve hızlı tedavisi için harekete geçmeyi sağlayabileceği için önemlidir. KOAH’ın erken teşhisi, hastalığa bağlı gelişebilecek sorunları ve ölüm oranını azaltabilir. Teşhis ise basit bir "Solunum Fonsiyon Testi" ile konulabilir. Bu nedenle 40 yaş üstü, sigara içmiş ya da içmekte olan veya meslek icabı ya da çevresel ortam gereği tozlu ortamlarda bulunan kişiler öksürük, balgam ve nefes darlığı yakınmalarından birine sahip kişilerin bir göğüs hastalıkları hekimine başvurup "solunum fonksiyon testi" işlemini yaptırmasını öneriyorum" dedi. "Günde 3-5 tane sigaradan bir şey olmaz demeyin" Karadağ, son olarak sigara içen kişilere seslendi; "Günde 3-5 tane sigara içen kişilerde bile KOAH başlamış olabilir. 20-25 yaşında sigaraya başlayan kişilerin 40 yaşından sonra KOAH hastası olduğunu biliyoruz. Artık erken KOAH diye bir şey var. çocukluk çağında sigaraya başlayanlar, 25 yaşlarında bile KOAH hastalığı ile tanışabiliyor. Solumun fonksiyon testi ile KOAH olup olmadığınızı öğrenebilirsiniz. Öncesinden gereken tedbirler, kişilerin ömür boyu hastanelerde geçireceği zamanı, kullanacağı ilaçları önlemiş oluyoruz. Evde pişen yemeğin dumanından, sigara içmeyen kişilerde bile KOAH olma durumu var. Günde 3-5 sigara KOAH olma riski çok yüksektir. Ne kadar erken bırakılırsa" diye konuştu.

Yenişehir Sağlıklı Hayat Merkezi’ne mamografi cihazı kazandırıldı Haber

Yenişehir Sağlıklı Hayat Merkezi’ne mamografi cihazı kazandırıldı

Yenişehir’de 40-69 yaş kadınların meme kanseri tanısı Sağlıklı Yaşam Merkezi’ne kazandırılan mamografi cihazıyla gerçekleştirilecek. Bu yaştakiler ayda bir kez 17 kişilik gruplar halinde belediyenin sağladığı otobüsle İnegöl’de mamografi cihazı bulunan merkeze götürülüyordu. Cihazın önümüzdeki günlerde kullanımına başlamasıyla birlikte ayda yaklaşık 700 kadının mamografisinin çekilebileceğini belirten Yenişehir Sağlık Müdürü Enver Ünal, 40-69 yaş grubu içindeki kadınların 2 yılda bir mamografilerinin çekileceğini söyledi. Ünal, “Ayrıca meme kanseri şüphesiyle Yenişehir Devlet Hastanesi’nden de hastalar Bursa’ya sevk ediliyordu. Artık Yenişehirliler başka merkezlere gitmek zorunda kalmayacaklar” dedi. Yenişehir İlçe Sağlık Müdürü Enver Ünal, Sağlıklı Hayat Merkezi’nde ayrıca 50-65 yaş arası kadınlara smear taraması yapılarak HPV tahlili yapılıp rahim ağzı kanserinde erken teşhis yapıldığını da vurguladı. Ünal ayrıca, 50-70 yaş arası kadın ve erkelere gaitada gizli kan taraması yapılarak bağırsak ve kolerektal kanseri erken teşhislerinin gerçekleştirildiğini ifade etti. Meme kanserinin en ölümcül kanser türlerinden biri olduğuna dikkat çeken Ünal, “Yenişehir Sağlıklı Hayat Merkezi’ne kazandırdığımız bu cihazla erken kanser tanısıyla birçok kişinin tedavilerine erken başlanabilecek” diye konuştu.

Erken teşhis için sokak lambaları pembe yanıyor Haber

Erken teşhis için sokak lambaları pembe yanıyor

Türkiye'de en sık rastlanan kanserler arasında yer alan ve her 8 kadından birinin hayatının bir döneminde karşılaştığı meme kanserinin riski artmaya devam ediyor. Tüm dünyada 20'li yaşlardan sonra her yaşta görülme ihtimali olan meme kanserinde yaş ilerledikçe risk artıyor. UEDAŞ, 2017 yılından bu yana Pembe Lambalar Projesi ile erken teşhisin hayati önemine dikkat çekiyor. Her yıl Ekim ayında sokakları pembeye büründürerek toplumsal farkındalık oluşturan şirket, bu yıl da İl Sağlık Müdürlüğü iş birliğiyle gerçekleştirilen projede, erken teşhisin hayat kurtarıcı rolünü vurguladı. Bursa, Balıkesir, Çanakkale ve Yalova’da 5 milyondan fazla kişiye kesintisiz enerji sağlayan UEDAŞ, her yıl farklı kurumlarla yaptığı iş birlikleriyle projeyi daha da güçlendiriyor. Pembe Lambalar, kadın sağlığı konusunda farkındalığı artırmayı ve erken teşhisin hayat kurtarıcı gücünü toplumun gündemine taşımayı sürdürüyor. Bu yıl İl Sağlık Müdürlüğü’nün iş birliğiyle gerçekleşen projede, sokak lambaları şehri pembe aydınlattı. Her 8 kadından birinde ortaya çıkan meme kanseri riski tüm dünyada giderek artıyor. 20’li yaşlardan itibaren özellikle ileri yaşlarda görülme ihtimali yüksek olan bu kanser türü için erken teşhis hayati önem taşıyor. UEDAŞ’ın Pembe Lambalar Projesi ise bu konuda yalnızca görsel bir etki oluşturmuyor, aynı zamanda kadınlara düzenli taramanın ve erken teşhisin tedavide sağladığı avantajları hatırlatıyor. Şehirdeki pembe ışıklar, güçlü bir sembol olarak toplumun hafızasında kalıcı bir iz bırakıyor. Pembe ışıklar hayat için yanıyor Projenin erken teşhis ve tedavi için önemine dikkat çeken UEDAŞ Genel Müdürü Cihangir Gençoğlu," Pembe Lambalar Projesi ile her Ekim ayında şehirlerimizi pembe ışıklarla aydınlatıyor, meme kanserine karşı toplumsal farkındalık oluşturuyoruz. Kadınlarda en yaygın kanser türü olan meme kanseri, her yıl milyonlarca yeni teşhisle küresel ölçekte ciddi bir sağlık sorunu olmayı sürdürüyor. Farklı noktalarda yanan pembe lambalar, erken teşhisin hayat kurtarıcı değerini hatırlatan güçlü bir sembol niteliği taşıyor. Ülkemizde meme kanserinin giderek yaygınlaşması, farkındalık çalışmalarını çok daha kritik hale getiriyor. Bu yıl İl Sağlık Müdürlüğü ile ortaklaşa yürüttüğümüz proje, aydınlatmaların kapsamını genişleterek daha fazla insana ulaşmamızı sağladı. Kadınların sağlıkla dolu geleceği için, farkındalığı artırmaya ve tarama oranlarını yükseltmeye yönelik çabalarımızı kararlılıkla sürdüreceğiz" şeklinde konuştu. Toplum sağlığı için erken teşhise vurgu Bursa İl Sağlık Müdürü Uzm. Dr. Mustafa Çetin ise yaptığı açıklamada projenin yalnızca şehirlere renk katmadığını, aynı zamanda toplumun sağlık bilincini canlı tuttuğunu belirterek, "Pembe Lambalar, kadınlara meme kanserine karşı dikkatli olmayı ve düzenli taramanın hayati önemini hatırlatan sessiz bir çağrı niteliğinde. Şehir siluetine yayılan pembe aydınlatmalar farkındalığı güçlü bir simgeye dönüştürüyor. Meme kanseri erken teşhis edildiğinde tedavi başarısı son derece yüksek bir hastalıktır. Bu yüzden kanser tarama çalışmaları son derece önem kazanmaktadır. İlimizde bulunan 13 sağlıklı hayat merkezimiz bünyesinde yer alan ve kısa adı KETEM olan Kanser Erken Teşhis, Tarama ve Eğitim Merkezlerinde 40-69 yaş arası kadınlara ücretsiz mamografi hizmeti verilmektedir. Bu merkezlerimizde kanser taramalarını gerçekleştiren vatandaşlarımız arasında şüpheli belirtiler tespit edilenler hızlıca tedavi merkezlerine sevk edilmekte ve böylece ciddi bir yük altına girmeden kanserden kurtulma şansı elde etmektedir. UEDAŞ ile birlikte yürüttüğümüz bu proje ile amacımız, erken teşhisin değerini çok daha geniş kesimlere ulaştırmak ve kadınları harekete geçirmek" dedi.

Uzmanlardan 'Erken teşhis hayat kurtarır' çağrısı Haber

Uzmanlardan 'Erken teşhis hayat kurtarır' çağrısı

VM Medical Park Bursa Hastanesi ile Kanserle Savaş Derneği, meme kanserinde erken teşhisin önemini anlatmak için basın çalışanlarıyla bir araya geldi. VM Medical Park Bursa Hastanesi ile Kanserle Savaş Derneği’nin ortaklaşa hazırladığı basın toplantısında meme kanserinin sonuçları ve erken teşhisinin önemi hakkında çağrıda bulunuldu. Toplantıda meme kanserinde erken teşhisin önemini anlatabilmek için yapılan proje ve faaliyetlerden bahsedildi. VM Medical Park Bursa Hastanesi Genel Müdür Yardımcısı Esra Molla, “Ekim ayının meme kanseri farkındalık ayı olması dolayısıyla hastanemizde ve grup bünyemizde birçok etkinliğimiz oldu. Erken teşhis hayat kurtarır. Biz de birçok kadına ulaşabilmek için bu anlamlı ayda Bursa Kanserle Savaş Derneği başta olmak üzere birçok STK’nın düzenlediği organizasyona katılmaya çalıştık” dedi. “HİSSET, FARK ET SLOGANI İLE FARKINDALIK OLUŞTURDUK” Halk ve toplum sağlığının öncelikleri ve kırmızı çizgileri olduğunun altını çizen Genel Müdür Yardımcısı Molla, “Çok değerli hekimlerimizle birlikte bu ay okulların, sendikaların, belediyelerin düzenlediği tüm etkinliklerde olmaya çalıştık. Değerli basın mensuplarımızla yaptığımız aktivitelerle ilgili görüşmeler gerçekleştirdik. Ekim ayı içinde ulaşabildiğimiz her kadına erken teşhisin önemini aktarabilmek adına birçok faaliyette bulunduk. 'Erken teşhis hayat kurtarır' dedik. Kanserle Savaş Derneği’nin de mottosu olan ‘hisset, fark et’ sloganı ile farkındalık oluşturmaya çalıştık” şeklinde konuştu.

Yapay zeka ile sağlık sektöründe devrim: Hızlı ve doğru tanılar mümkün! Haber

Yapay zeka ile sağlık sektöründe devrim: Hızlı ve doğru tanılar mümkün!

Yapay zeka, doktorların hastalıkları daha hızlı ve doğru bir şekilde teşhis etmelerine yardımcı oluyor ve tedavi süreçlerini iyileştiriyor. Bu gelişmeler, sağlık sektöründe bir devrimin habercisi olarak görülüyor. Yapay Zeka Sağlık Sektöründe Neler Yapabiliyor? 1. Hızlı Teşhisler: Yapay zeka, görüntü analizi, genetik verileri işleme ve semptomların analizi gibi alanlarda doktorlara hızlı ve doğru teşhisler koyma yeteneği sağlıyor. Bu, hastaların daha erken teşhis edilmesi ve tedaviye başlamaları anlamına geliyor. 2. Tedaviye Özelleştirme: Yapay zeka, hastaların bireysel ihtiyaçlarına göre tedavi planları oluşturmada yardımcı oluyor. Bu, tedavinin daha etkili ve yan etkilerin daha az olmasını sağlıyor. 3. Sağlık Kayıtları ve Veri Analitiği: Hastaların sağlık kayıtları ve büyük veri analitiği, hastalıkların izlenmesi, epidemiyolojik çalışmalar ve tıbbi araştırmalarda yapay zeka ile kullanılıyor. 4. İnsan Hatalarının Azaltılması: Yapay zeka, doktorların kararlarını destekleyerek insan hatalarını azaltıyor ve tedavi sonuçlarını iyileştiriyor. Sonuç Olarak; Yapay zeka, sağlık sektöründe büyük bir değişimi temsil ediyor ve hastaların yaşam kalitesini artırıyor. Bu teknolojik gelişmeler sayesinde daha fazla insanın daha iyi ve daha hızlı sağlık hizmetlerine erişimi mümkün hale geliyor. Yapay zekanın sağlık sektöründeki bu etkileyici rolü, gelecekte daha da büyüyecek gibi görünüyor. HABER:KAAN KOÇAK

‘Meme kanseri tedavi edilebilir bir hastalık’ Haber

‘Meme kanseri tedavi edilebilir bir hastalık’

Prof. Dr. Bülent Çetin, meme kanserinin, akciğer kanserinden sonra ikinci olarak en sık görülen kanser türü olduğunu söyledi. Kadınlarda en sık görülen kanserlerden biri olan meme kanserinin, dünyada her sekiz kadından birinde görülebileceğinin tahmin edildiğini ifade eden Çetin, Türkiye’de ise yaklaşık olarak yıllık 24 bin yeni vaka olduğunu açıkladı. Meme kanserinde erken tanının ve erken evrenin önemine vurguda bulunan Prof. Dr. Bülent Çetin, "Türkiye’deki yıllık vaka sayısı 24 bin civarlarında ama her geçen gün özellikle gençlerde daha sık görülmeye başladı. Aslında meme kanseri, elli yaş ve üzerinde görülen bir hastalık olmasına rağmen son dönemlerde gençlerde de prevalansının arttığını saptamaktayız. Kırk yaş sonrasında yaygın olarak görülen meme kanseri, son yıllarda otuzlu yaşların başında, hatta daha genç yaşta bile rastlanabilir hale geldi. Genel olarak menopoz sonrası dönemde görülse de menopoz öncesi dönemde de artık görülmekte" dedi.   “Meme kanseri, yaklaşık olarak yüzde 5-10 arasında genetik”  Meme kanserine sebep olan faktörlerden bahseden Çetin, “Meme kanseri, yaklaşık olarak yüzde 5-10 arasında kalıtsal, yüzde 30 aile öyküsü, yüzde 70-80 arasında da her hangi bir risk faktörü olmadan ortaya çıkmaktadır. Meme kanserine neden olan sebepler arasında adet görmeye erken yaşta başlamak veya menopoza geç girmek, uzun süreli östrojen hormonuna maruz kalmak, hareketsiz yaşam tarzı, obezite ve sigara kullanımı meme kanseri riskini artırabilir” ifadelerini kullandı.  “Erken teşhis ve erken evre, meme kanserinde hayat kurtarıyor.”  Meme kanserinde erken teşhisin önemini vurgulayan Prof. Dr. Bülent Çetin, “Meme kanserinin tedavisi diğer kanser türlerine oranla daha yüz güldürücüdür. Kanser 4. evre olsa bile beş yıllık sağ kalımlardan bahsedilebiliriz. Her sene, dünyada 100 bin kadından 10 bini ölüyor. Ancak son yıllarda gelişen teknoloji ve tedavilerle birlikte ölüm oranlarında azalma görüldü. Meme kanseri tedavi edilebilir bir hastalıktır. Önemli olan geç kalmamaktır. Meme kanserinde erken tarama ve erken tanı oldukça önemlidir. Erken teşhis ve erken evre, meme kanserinde hayat kurtarıyor. Erken teşhis için tarama programlarına uyulması, 30 yaşından sonra her kadının yılda bir kere mamografi çektirmesi, 20 yaşını geçen her kadının ise, adetinin bittiği tarihten sonra bir hafta içinde meme muayenesini kendisinin yapması gerekmektedir” diye konuştu.  “Yeni çıkan tedavilerle birlikte ileri evre kanserde de iyileşme görülüyor”  Meme kanserinin her bireyde farklı türlerde gözlemlendiğini ve her kanser türü için ayrı bir tedavi yöntemi uygulandığını dile getiren Prof. Dr. Bülent Çetin, sözlerini şöyle sonlandırdı:  “Meme kanserinde: Cerrahi, radyoterapi, kemoterapi, hormonoterapi ve hedefe yönelik tedavi uygulanmaktadır. Meme kanserinin alt tiplerine göre farklı tedaviler uygulanmaktadır. Yeni çıkan hedefe yönelik akıllı ilaçlar, meme kanserini tedavi edilebilir bir hastalık haline getirdi. Bu ilaçlar erken evrede çok iyi sonuçlar verebiliyor. Çok ileri evrelerdeki kanserler için de uygulanabilen bu ilaçlarla birlikte, iyileştirilen hasta sayısı oldukça fazla. Yeni ajandanın çıkması ve bu çıkan ajandanın Türkiye’de de ulaşılabilir olması meme kanserinin tedavilerdeki iyileşme boyutunu çok fazla artırdı.”

Dikkat! Büyüme ağrısı mı? Perthes mi? Haber

Dikkat! Büyüme ağrısı mı? Perthes mi?

Perthes hastalığının en sık belirtisinin topallama olduğuna dikkat çeken Op. Dr. Merdan Artuç, “Her yaşta görülebilmekle birlikte 4 ila 8 yaş arasında daha sık görülür. Femur başı kan akımının kısa ya da uzun süreli bozulması, hormonal nedenlerle iskelet yaşının geri olması, düşük doğum ağırlığı, travma, hiperaktivite, genetik, düşük sosyoekonomik durum, kanda pıhtılaşma bozuklukları hastalığın risk faktörleri arasındadır” dedi.   Genellikle erkek çocuklarda görülen perthes hastalığı ile ilgili önemli açıklamalarda bulunan Medipol Mega Üniversite Hastanesi Ortopedi ve Travmatoloji Bölümünden Op. Dr. Merdan Artuç, “Perthes hastalığının tam adı ile Legg- Calve- Perthes olarak bilinir. Femur adı verilen uyluk kemiğinin baş kısmında bilinmeyen bir nedenle kan dolaşımının bozulması sonucu kemik dokusunun ölümü ve yeni kemiğin oluşumu ile seyreden bir hastalıktır. Perthes hastalığında en sık belirti topallamadır. Topallama hem ağrı ile hem kalça çevresi kasların güçsüzlüğüne bağlıdır. Kalça eklem hareket kısıtlılığı bir diğer belirtisidir. Uyluk ve diz ağrıları da görülebilir” diye konuştu.  4 ila 8 yaş aralığında sık görülüyor  Perthes hastalığının tam olarak nedeninin bilinmediğine değinen Op. Dr. Artuç, şöyle devam etti:  “Perthes hastalığına birden fazla etken olduğu konusundan görüş birliği vardır. Femur başı kan akımının kısa ya da uzun süreli bozulması, hormonal nedenlerle iskelet yaşının geri olması, düşük doğum ağırlığı, travma, hiperaktivite, genetik, düşük sosyoekonomik durum, pasif sigara içiciliği, beslenme alışkanlığı, kanda pıhtılaşma bozuklukları hastalığın risk faktörleri arasındadır. Yüzde 10 ila 15 oranında iki taraflı olabilir. 18 ay ile iskelet gelişiminin tamamlanması arasında her yaşta görülebilmekle birlikte 4 ila 8 yaş arasında sıktır. Erkeklerde kızlara oranla 4 ila 5 kat daha fazla görülür. Perthes hastalığının önlenmesi ise ne yazık ki mümkün değildir. Ancak kendini sınırlayan bir hastalıktır. Ortalama 12 ila 18 ay süren yakınmalar sonrası çocuk normal fiziksel aktivitesine döner. Perthes hastalığı 6 yaş öncesi başlayanlarda sonuç iyi iken, 9 yaş sonrası başlayanlar için sonuçlar kötüdür.”  Hastalığın başlangıç yaşı tedavi sonucunu etkiler  Op. Dr. Artuç, büyük yaşta yakalanan çocuklarda kalça kireçlenmesinin görülebileceğine dikkati çekerek, açıklamalarını şu şekilde sürdürdü:  “Tanısı ve takibinde röntgen altın standarttır. Hastalığın sınıflandırılmasında MR gerekebilir. Büyük yaş ve ileri evre hastalıklarıyla birlikte ilerleyen dönemde kalçada kireçlenme görülebilir. Tedavi sürecinde ise; hastalığın başlangıç yaşı tedavi sonucunu etkiler. Tedavide ana prensip kalça kemiğini yuvanın içinde tutmak ve uzun dönemde kalça ekleminin uyumunu sağlar. Hastalığın evresi ve yaşa bağlı olarak cerrahi veya cerrahi dışı olarak yapılır. 8 yaş altı ve kemik yaşı 6 yaş altı, erken evre perthes hastalığı ameliyatsız takip, aktivite modifikasyonu, yükten kesme ve fizik tedavi ile iyi sonuç alınabilir. Kalçanın yerinde tutulmasını amaçlayan pek çok ortezler tanımlanmıştır, son yıllardaki çalışmalar ortez ile tedavinin herhangi bir eksinin olmadığını göstermiştir. 8 yaş üstü ve kemik yaşı 6 yaş üstü hastalarda, ileri evde hastalarda sıklıkla çeşitli osteotomi dediğimiz cerrahi tedaviler uygulanır. Ameliyat sonrası 6 ila 8 hafta kadar alçıya alınması gerekebilir. Sonrasında rehabilitasyon sürecinde iyileşmesini hızlandırmak amaçlı fizik tedavi verilebilir.”

logo
En son gelişmelerden anında haberdar olmak için 'İZİN VER' butonuna tıklayınız.