SON DAKİKA
Hava Durumu

#Coğrafi Işaret

YENİŞEHİR YÖREM - Coğrafi Işaret haberleri, son dakika gelişmeleri, detaylı bilgiler ve tüm gelişmeler, Coğrafi Işaret haber sayfasında canlı gelişmelerle ulaşabilirsiniz.

Bursa kestane şekeri AB’den coğrafi işaret tescili aldı Haber

Bursa kestane şekeri AB’den coğrafi işaret tescili aldı

BTSO Yönetim Kurulu Başkanı İbrahim Burkay, "Bursa Kestane Şekeri’mizin adını dünyaya taşıması; üreticilerimize, ticaretimize ve ihracatımıza önemli katkılar sağlayacak. Kentimiz ve ülkemiz için hayırlı olsun" ifadelerini kullandı. BTSO, Bursa’nın geleneksel lezzetlerini uluslararası ölçekte markalaştırmak amacıyla coğrafi işaret tescil çalışmalarını sürdürüyor. Bugüne kadar yurt içinde yedi farklı ürünün tescil sürecine öncülük eden BTSO, AB’den coğrafi işaret tescili alınması konusunda da önemli ilerlemeler kaydetti. Yapılan çalışmalar sonucunda Bursa Siyah İnciri, Gemlik Zeytini ve Bursa Şeftalisi’nin ardından Bursa Kestane Şekeri de kentin AB’den tescil alan dördüncü ürünü oldu. Bursa kestane şekeri tescillendi BTSO Yönetim Kurulu Başkanı İbrahim Burkay, Bursa’nın coğrafi yapısı, tarımsal üretimi, tarihi ve kültürel çeşitliliği ile geleneksel ürünler bakımından Türkiye’nin en zengin şehirlerinden biri olduğunu belirtti. Sahip oldukları değerleri koruyarak gelecek nesillere aktarmayı hedeflediklerini ifade eden Burkay, "Bu doğrultuda şehrimize özgü geleneksel ve yöresel ürünler için coğrafi işaret tescili alma çalışmalarımızı sürdürüyoruz. Bursa Kestane Şekeri için yürüttüğümüz Avrupa Birliği Coğrafi İşaret Tescil sürecini başarıyla tamamladık. AB Komisyonu, yaptığımız başvuruyu uygun bularak resmi tescili gerçekleştirdi. Bu tescil, kestane şekerinin kökeni, üretim yöntemi ve kültürel bağlarıyla Bursa’ya ait olduğunu tüm dünyaya belgelemiştir" dedi. Coğrafi işaret tescilinin yerel üreticiye ve ülke ekonomisine önemli katma değer sağlayacağını vurgulayan Burkay, "Bu tescil, kestane şekerinin doğru şartlarda üretilmesini güvence altına alırken, ulusal ve uluslararası tanıtımını da güçlendirecek. Bursa Kestane Şekeri’mizin dünya çapında bilinirliğinin artması, üreticilerimize, ticaretimize ve ihracatımıza önemli katkılar sunacaktır. Kentimiz ve ülkemiz için hayırlı olsun" ifadelerini kullandı. Bursa Kestane Şekeri, kestane meyvesinin kabuklarının soyulup şurup içinde pişirilerek şekerlendirilmesiyle elde edilen geleneksel bir üründür. Bursa’da 1900’lü yılların başından bu yana meşhur Şekerciler Çarşısı’nda kestane şekeri üretimi yapılmaktadır. O dönemlerde Ankara’dan Bursa’ya gelen heyetlerin dönüşte Gazi Mustafa Kemal Atatürk’e kestane şekeri götürdükleri de bilinmektedir. Uzun yıllar boyunca kestane şekerinin üretim merkezi Bursa, AB tescili ile bunu belgelemiş oldu.

Kıpçaklardan bugüne bin yıllık gastronomik miras: Cağ kebabı Haber

Kıpçaklardan bugüne bin yıllık gastronomik miras: Cağ kebabı

Artvin Çoruh Üniversitesi Turizm Fakültesi Öğretim Üyesi Prof. Dr. Hüdayi Ercoşkun, "Her iki kent de kendilerine ait olduğunu iddia ederek bir bakıma doğru söylüyor. Çünkü bu iki kent bin yıl önce Kıpçakların yaşadığı bölgenin içinde yer alıyor. Cağ kebabı da bin yıl önce söz konusu bölgede ortaya çıktığı için bu yemek hem Artvin hem de Erzurum'a ait olabiliyor" dedi. Prof. Dr. Hüdayi Ercoşkun, Selçukluların 11. yüzyılda Anadolu'ya doğru ilerlemesiyle Kafkasya'da dengelerin değiştiğini ve Gürcistan Krallığı'nın, kuzeyde yaşayan Kıpçak Türklerini savunma amacıyla ülkesine davet ettiğini belirtti. Yaklaşık 40 bin Kıpçak ailesinin Artvin, Ardahan, Ahıska, Ahılkelek ve Batum çevresine yerleştirildiğini anlatan Ercoşkun, bölgenin kültürel yapısının bu tarihi yerleşimden derin izler taşıdığını vurguladı. Kıpçakların, 11. yüzyılın başlarında Karadeniz'in kuzeyinde kurulan Kıpçak Devleti'nin (1030–1241) bakiyesi olduğunu anlatan Ercoşkun, şunları söyledi: "Moğol istilasıyla devletleri yıkılsa da bir kısmı Gürcistan üzerinden Artvin ve çevresine yerleşmiş, zamanla Orta Asya'dan gelen Oğuz boylarıyla kaynaşarak Müslümanlığı benimsemiştir. Bugün Artvin, Ardahan ve Erzurum hattındaki halk kültürünün birbirine bu kadar benzemesi tesadüf değildir." Yüzyıllar içinde cağ kebabına dönüşmüş Bu ortak kültürel zeminin, yalnızca geleneklerde değil, mutfakta da kendini gösterdiğine dikkati çeken Ercoşkun, "Cağ kebabı bu coğrafyanın sadece bir yemeği değil, tarihi bir belleğidir. Kökleri Orta Asya Türk mutfak kültüründeki şişte et pişirme geleneğine dayanır. Kıpçak Türkleri bu geleneği Kafkasya'ya taşımış, yüzyıllar içinde yerel damak tadıyla birleşerek bugünkü cağ kebabına dönüşmüştür" dedi. Ercoşkun, 1050'li yıllarda Divanı Lügatit Türk'te etle ilgili 300'den fazla terim geçtiğini ve kuzu şişin söğüş olarak anlatıldığını belirterek, "Kuzu çevirmede kuzunun etinin homojen olmaması nedeniyle kimi yerlerin kuru bazı bölümlerin yağlı olması nedeniyle az ya da fazla pişmiş olabiliyor. Atalarımız kuzuyu kestikten sonra etinin tamamını cağa vurarak bugünkü cağ kebabını yapmışlardır" ifadesini kullandı. Kıpçaklardan günümüze gastronomik miras Ercoşkun, cağ kebabının Türk mutfak tarihi açısından taşıdığı öneme dikkati çekerek, şöyle devam etti: "Yatay şişte ağır ağır pişirilen et, sadece bir kebap değildir; bin yıldır sürekliliğini koruyan bir kültürün sembolüdür. Bugün Erzurum ve Artvin ile çevresinde yaşatılan cağ kebabı, Kıpçaklardan günümüze uzanan bir gastronomik mirastır. Coğrafi işaretli lezzet cağ kebabı, Türkiye'nin birçok ilinde popülerliğini artırıyor. 2024 verilerine göre cağ kebabı restoran sayısı en fazla olan iki il Erzurum ve İstanbul olarak öne çıkıyor. Erzurum'da 50 cağ kebabı restoranı bulunurken, İstanbul'da da bu sayı 50'ye ulaşıyor. Ankara'da 20, Bursa'da 15 ve Artvin, İzmir, Kocaeli gibi illerde ise 10'ar restoran yer alıyor." Artvin gibi Doğu Karadeniz illerinde de cağ kebabının popülaritesinin artmasının, bölgenin gastronomi turizmine katkı sağladığını aktaran Prof. Dr. Ercoşkun, "Cağ kebabı sadece Erzurum'un değil, Türkiye'nin gastronomik zenginliklerinin bir sembolü. Farklı illerde de yaygınlaşması ve sevilmesi, kültürel paylaşımın ve mutfak çeşitliliğinin en güzel örneklerinden biri" diye konuştu.

Bursa tarımının kalbi Gölbaşı ve Demirtaş Barajları kurudu Haber

Bursa tarımının kalbi Gölbaşı ve Demirtaş Barajları kurudu

Bursa'nın Kestel ilçesinde yer alan, 1933 yılında yapımına başlanıp 1938'de tamamlanan Gölbaşı Barajı, yıllardır ovadaki birinci sınıf tarım arazilerinin can damarı olarak hizmet veriyor. Gövde hacmi 320 bin metreküp olan baraj, 2 bin 100 hektar alanın sulamasında kullanılıyor. Bölgede coğrafi işaret tescilli deveci ve Santa Maria armudu, Bursa şeftalisi, Bursa siyah inciri ve Napolyon kirazı gibi ürünlerin yanı sıra çok sayıda sebze çeşidi de Gölbaşı Barajı'ndan sağlanan suyla yetiştiriliyor. Gölbaşı Uludağ'dan gelen kar suları ile besleniyor. Bölge sakinleri son yıllarda benzer görüntülerin yaşandığını ancak bu yılki kuraklığın ciddi boyutlara ulaştığını, 2025-2026 sezonunda bol kar ve yağmur duası ettiklerini ifade ettiler. Demirtaş Barajı'nda da aynı sonuç Bursa'nın merkez Osmangazi ilçesindeki Demirtaş Barajı da Demirtaş, Ovakça, İsmetiye, Karabalçık gibi bölgelerde Karaincir bahçeleri başta olmak üzere pek çok tarım alanının su ihtiyacını karşılıyor. Ancak son yıllarda etkili olan kuraklık, Demirtaş'ta da su seviyesini kritik hale getirdi. Dronla kaydedilen görüntülerde, iki baraj göletinde de suyun büyük oranda çekildiği, bazı noktalarda çekilmenin 300 metreyi bulduğu ve zeminde derin çatlakların oluştuğu görülüyor. Çiftçiler ise yaşanan düşüşün tarımsal üretimi olumsuz etkilemesinden endişeli. Bölge halkı, yetkililerden acil önlem çağrısında bulundu. Öte yandan bölge sakinleri her iki gölet ve barajda da ekiplerin temizlik çalışması yapmasını istediler.

logo
En son gelişmelerden anında haberdar olmak için 'İZİN VER' butonuna tıklayınız.