SON DAKİKA
Hava Durumu

#Boşanma

YENİŞEHİR YÖREM - Boşanma haberleri, son dakika gelişmeleri, detaylı bilgiler ve tüm gelişmeler, Boşanma haber sayfasında canlı gelişmelerle ulaşabilirsiniz.

Çocukları babalarına göstermeyen anneye 3 gün hapis cezası Haber

Çocukları babalarına göstermeyen anneye 3 gün hapis cezası

Edinilen bilgiye göre, 2012 yılında Aydın'ın Didim ilçesinde matbaacılık yapan Aykut Varol (45) ile tanıştığı Ceylan Varol (35) 6 ay sonra evlendi. 2 yıl sonra ilk çocukları Güney, bundan 7 yıl sonra da Güneş isminde bir kız çocukları dünyaya geldi. İddiaya göre çiftin aralarının açılmasına yol açan ilk olay evlendikten 3 ay sonra yaşandı. Varol çiftinin evlerinde hem kız hem de erkek tarafından misafirlerin olduğu bir davette 235 bin TL değerinde altın setleri çalındı. İki tarafta birbirini suçlayınca gerginlik yaşandı. İkinci olayda ise 29 Ocak 2023 tarihinde Aykut Varol'un annesi vefat edince gelin Ceylan Varol, iddiaya göre yalnız kalan kayınpederi için çöpçatanlık yapmak istedi. Ancak kayınpederi için bulduğu gelin adayı hakkında araştırma yapan Aykut Varol'un yakınları, gelin adayı kadının 3 kere evlenmiş boşanmış, daha önce intihara kalkışmış ve bir kuyumcu ile dolandırıcılık suçundan davasının devam ettiğini öğrenince iki aile arasındaki ipler bir daha tamir edilmeyecek şekilde koptu. Eşine "O kadını babamdan uzak tut" diyen Aykut Varol, ağabeyi ile yaptığı bir konuşmada, "Ne yapayım ağabey. Kadının nasıl biri olduğunu benim s... karım bir türlü anlamıyor" ifadesini kullanınca bunu duyan Ceylan Varol 21 Şubat 2021'de boşanma davası açtı. Dava açılmadan birkaç gün önce çiftin arasında zaman zaman gergin mesajlaşmalar yaşandı. Bir gece Ceylan Varol'un "Her şeyini alacağım senin elinden" şeklinde attığı mesaja "Mezarda yersin ancak" şeklinde verdiği cevap bir sonraki duruşmada tehdit olarak algılanınca Aykut Varol hakkında evden uzaklaştırma kararı verildi. Kendine ait eve giremeyen Aykut Varol, çocukların velayeti de birinin yaşının küçük olması sebebiyle anneye verilince çocuklarını da görememeye başladı. Hakkında evden uzaklaştırma kararı verilen Aykut Varol, 9 Şubat'ta gece uyuduğu sırada şahsına ait telefondan eşinin mesajları kendi telefonuna gönderdiğini, daha sonra bu mesajları ilk duruşmada delil olarak gösterip, evden uzaklaştırma kararı aldırdığını iddia etti. Eşi ile arasında hiçbir şekilde bir temas, darp ya da cebir olayı yaşanmamasına rağmen 2.5 yıldır verilen uzaklaştırma kararlarıyla tapulu evinden ve çocuklarından uzak tutulduğunu iddia eden Aykut Varol'a mahkeme her ayın birinci cumartesi ve pazarı ile üçüncü cumartesi ve pazar günlerinde çocuklarıyla görüşme izni verdi. İddiaya göre Ceylan Varol, 10 Ocak 2024 tarihinden sonra çocukları görüşmeye götürmemeye başladı. Çocuklarını görmek için araması üzerine eşinin "Bir daha çocukları göremeyeceksin" şeklinde sesli mesaj gönderdiğni iddia eden Aykut Varol, Adli Destek Hizmetleri Müdürlüğüne müracaat ederek durumu anlattığını belirtti. Anne çocukları teslim bürosuna getirmesi için aranmasına rağmen getirmemeye devam edince hakkında 10'un üzerinde tutanak tutuldu. Tutanakları inceleyen Bursa 4. Aile Mahkemesi tarafından anne Ceylan Varol'a "çocuklarla kişisel iletişime muhalefet" suçundan 3 gün disiplin hapsi cezası verildi. Anne, babanın isteği üzerine bir sonraki görüş günü çocukları götürünce mahkeme hapis cezası kararını bozdu.

Yargıtay'dan emsal boşanma kararı: "Boşol" demek boşanma sebebi Haber

Yargıtay'dan emsal boşanma kararı: "Boşol" demek boşanma sebebi

İçtihat Bülteni Uygulaması'ndan edinilen bilgiye göre, Kırşehir'de görülen ve karşılıklı olarak açılan boşanma davasında, ilk derece mahkemesi, eşlerin birbirlerine farklı şekilde kusurlu davranışlarının olmasının yanında taraflardan birinin eşine "boşol boşol boşol" demesini ayrıca kusur saydı ve karşılıklı olarak açılan boşanma davalarının kabulüne karar vererek tarafların boşanmalarına karar verdi. Eşine "boşol boşol boşol" diyen eşin vekili, hükmü istinaf etti. İstinaf incelemesi neticesinde eşin istinaf itirazı esastan reddedildi. Bunun üzerine istinaf itirazı reddedilen eş, bu kez dosyayı temyiz etti. Temyiz incelemesi neticesinde, Yargıtay 2. Hukuk Dairesi, tarafların kusur derecelerine ilişkin inceleme yaparak somut olayda tanıkların yanında "boşol boşol boşol" diyen erkek eşin kusurlu olduğuna karar verdi.Böylelikle, üçüncü kişilerin olduğu bir ortamda eşine "boşol boşol boşol" diyen eşin boşanma davasında kusurlu olduğuna ilişkin emsal bir karara imza atıldı. Karara ilişkin değerlendirmede bulunan İstanbul Barosu üyesi Avukat Fatih Karamercan "Yargıtay 2. Hukuk Dairesi'nin, boşanma davaları açısından eşlerin birbirlerine karşı, üçüncü kişilerin olduğu bir ortamda, eşe yönelik olarak boşanmayı çağrıştıracak bu gibi sözlerin kullanmasına ilişkin verdiği bu karar, hukukî anlamda yerindedir. Zira, üçüncü kişilerin de bulunduğu bir ortamda bu gibi kavramların kullanılması durumunda, bu sözlere maruz kalan eşin küçük düşürülmesi de söz konusu olmaktadır. Bu nedenle, bu gibi sözleri söyleyen eşin, boşanma davalarında, kusurlu sayılması doğrudur" dedi.

Doğumda bulunmama ağır kusur sayılıyor! Haber

Doğumda bulunmama ağır kusur sayılıyor!

Kayseri Barosu Avukatı Alperen Sunulu, doğum anında eşinin yanında bulunmayanların eşlerinin kişilik haklarını zedelenmesine neden olacağını ve boşanma davasında ağır kusurlu sayılacağını söyledi.   Evlilikte yükümlülüklerin uygulanmamasının bazı hakları ihlal edeceğini söyleyen Avukat Alperen Sunulu, “Evlilik güven ilişkisine dayalı olarak tarafların hayatlarını birleştirmesidir. Evlilik taraflara birtakım yükümlülükler vermektedir. Buna göre taraflar resmi makamlar önünde hayatlarını bundan sonraki aşamada birleştireceklerini başka bir tabirle iyi günde ve kötü günde bir arada bulunacaklarını taahhüt ettikleri hukuki kurumdur. Yargıtay’ın 2020 tarihli kararında manevi tazminata ilişkin olarak yerel mahkeme tarafından ret edilen talebin bozulmasına karar vermiştir. Buna göre doğum yapan eşin yanında bulunmayan diğer eş tam kusurlu kabul edilmiştir. Burada manevi tazminat hususuna değinmek gerekiyor. Türk Medeni Kanunu’nun 174. maddesinin 2. fıkrasında manevi tazminat hükmüne ilişkin hususlar düzenlenmiştir. Şimdi bu ilgili maddeye baktığımızda değerlendirmemiz gereken hususlar var. Bunlardan birincisi bir davranış olması gerekiyor. Bu davranışla birlikte karşı taraf kusurlu olmalı ve diğer eşin de bu nedenle kişilik haklarının zedelenmiş olması gerekiyor. Şimdi bu unsurları değerlendirerek gitmemiz gerekiyor” dedi.  Sunulu, doğumda eşin yanında olmamanın kişilik hakları kavramını zedeleyeceğini söyleyerek, “Davranış ve kusurlu davranış eşin kusuru olduğu hususta da evlilik birliği belirttiğimiz gibi kişilere belirli yükümlülükler vermekte. Bunlar da bir arada yaşama, iyi günde kötü günde birlikte bulunma, birbirine yardımcı olma gibi hususlarda eşler birbirine yardımcı olmazsa, en önemlisi sadakat yükümlülüğünü ihlal ederlerse ve bu durumdan karşı taraf zarar görürse, kişilik hakkı zedelenirse ve bu kişilik hakkı zedelenmesinden kastımız da; kişilik hakkı dediğimiz şey, kişinin toplum içerisindeki saygınlığını temin eden değerlerin tümü olarak tanımlayabiliriz. Bu değerler ne şekilde zarar görür dersek de sosyolojik ve hukuki anlamda da belirttiğimiz gibi kişiler hayatlarını birbirine yardımcı olmak için, güven ilişkisine dayalı olarak birleştirdiklerinden kişinin başka bir tabirle en güvendiği kişi olan eşinin yanında olmayışı hele ki doğum gibi önemli bir anda olmayışı kişinin iç huzurunu bozar. Bununla birlikte toplum içindeki yerinin de sorgulanmasına neden olur. Bu nedenle de kişilik hakkı zedelenir. Kişilik hakkı kavramını yalnızca icrai bir davranış olarak görmememiz gerekiyor. Mesela kişi eşine hakaret eder ya da rencide eder bunun gibi icrai bir davranışla da olabilir. Yükümlülüklerine uymayarak yani sadakat yükümlülüklerine uymayarak, eşine evlilik birliği içerisinde yardımcı olmayarak ihmali anlamda da bu davranışı gerçekleştirebilir” ifadelerini kullandı.  Eşin doğumda bulunmamasından sonra manevi tazminat hakkının doğacağını söyleyen Sunulu, “Toparlayacak olursak, Türk Medeni Kanunu’nun 174. maddesinin 2. fıkrasında verilen hükme göre kusurlu olan eş, bu kusuru neticesinde verdiği zararla birlikte diğer eşin kişilik haklarının zedelenmesine yol açmışsa bu durumda manevi tazminat talebinde bulunma hakkı ortaya çıkmaktadır. Bu durumda hakim, sosyolojik ve ekonomik değerlendirmede bulunarak da belli bir miktarda manevi tazminata da hükmedebilir” dedi.

Yargıtay'dan  emsal karar Haber

Yargıtay'dan emsal karar

İçtihat Bülteni'nden edinilen bilgiye göre, İlk Derece Mahkemesi; müşahhas olayda, kadının ortak konutu erkeğin ilk evliliğinden olan çocuklarıyla paylaştığı konusunda ihtilaf olmadığı, evlilik birliğinde bağımsız hanenin olmasının gereken bir unsur olduğu, kadın eş ile çocukların aynı ikametgahta kalma konusunda anlaşmazlık yaşadıkları, erkek eşin çocuklarının kadına yönelik kötü davranma ve tehdit eyleminin ispatlanamadığı, bu durumun erkeğe kusur olarak yüklenemeyeceği, tarafların düğün için Bafra'ya geldiklerinde İstanbul'a dönerken erkeğin kadını yanına almadan ailesinin yanına bırakmak suretiyle eşine karşı duygusal şiddet uyguladığı, sonrasında eşinin eve dönmesi hususunda ihtar çektiği, bu nedenle 2014 yılından önce kadının kendisine yaptığını iddia ettiği davranışların affedilmiş sayılacağı, bu nedenlerle boşanmaya sebep olan olaylarda kadın eşin kusursuz; erkek eşin ise tam kusurlu olduğu gerekçesiyle asıl davanın kabulü ile tarafların boşanmalarına, kadın eş yararına 25 bin TL maddi tazminat ile 500 TL tedbir-yoksulluk nafakasına, kadın eşin manevi tazminat talebi ile karşı davanın reddine karar verdi. İlk Derece Mahkemesinin kararına karşı süresi içinde taraf vekillerince istinaf başvurusunda bulunuldu. Bölge Adliye Mahkemesi istinaf talebini kabul edip kadın eş lehine manevi tazminata hükmetti. Bölge Adliye Mahkemesi, erkeğin tespit edilen kusurlu davranışının (kadını ailesinin yanına bırakması) kadının kişilik haklarına saldırı teşkil ettiği, davacı kadın yararına uygun miktarda manevi tazminata hükmedilmesi gerekirken reddinin isabetli bulunmadığı gerekçesiyle erkeğin tüm istinaf taleplerinin reddine, kadının ise istinaf taleplerinin kısmen kabulü ile kadın eş yararına 25 bin TL manevi tazminata karar verdi. Bölge Adliye Mahkemesinin kararına karşı süresi içinde taraf vekilleri temyiz isteminde bulundu. Yargıtay 2. Hukuk Dairesi, manevi tazminat talebinin reddi yönünde bozma tesis etti. Yargıtay 2. Hukuk Dairesi 05.04.2022 tarihli kararı ile, "Boşanma sebebiyle manevi tazminata hükmedilebilmesi için tazminat talep eden tarafın kusursuz veya az kusurlu olması yanında, boşanmaya sebep olan olayların kişilik haklarına saldırı teşkil eder nitelikte olması gerekir (TMK m. 174/2). Boşanmaya sebep olan olaylar bu nitelikte değilse manevi tazminata hükmedilemez. Davalı-karşı davacı erkeğin boşanmaya neden olan kusurlu davranışları davacı-karşı davalı kadının kişilik haklarına saldırı niteliğinde değildir. Öyleyse, davacı-karşı davalı kadının manevi tazminat talebinin reddi gerekir. Bu husus nazara alınmadan davacı-karşı davalı kadın yararına manevi tazminata hükmedilmesi doğru olmayıp bozmayı gerektirmiştir" gerekçesiyle kararı bozdu. Bölge Adliye Mahkemesi kararında direndi Bölge Adliye Mahkemesi; önceki karar gerekçesi genişletilmek suretiyle direnme kararı verdi. Bölge Adliye Mahkemesinin direnme kararına karşı süresi içinde taraf vekilleri temyiz isteminde bulundu ve dosya Yargıtay Hukuk Genel Kurulu gündemine taşındı. Yargıtay Hukuk Genel Kurulu: "Erkek eşin bağımsız konut sağlamaması ve kadın eşi ailesinin yanında bırakması kadının kişilik haklarına saldırı teşkil etmez" Dosyanın temyiz incelemesini yapan Yargıtay Hukuk Genel Kurulu, bozma ilâmında şu ifadelere yer verdi: "Müşahhas olaya gelince; tarafların 18.11.2010 tarihinde evlendikleri, bu evlilikten ortak çocuklarının bulunmadığı, kadın eşin erkeğin önceki evliliğinden olan çocuklarıyla birlikte ortak konutta oturdukları, erkek eşin kadını ailesinin yanına bıraktığı ve bir daha geri almadığı, kadının erkeğin kendisine kötü davrandığını ispat edemediği, erkeğin kadına eve dönmesi için ihtar çektiği, dolayısıyla kadına yönelik kusurlu davranışların affedilmiş sayılacağı, boşanmaya neden olan olaylarda erkek eşin tam kusurlu olduğu hususunda Bölge Adliye Mahkemesi ile Özel Daire arasında ihtilaf olmadığı anlaşılmaktadır. Dosya kapsamı bir bütün olarak değerlendirildiğinde; boşanmaya sebep olan olaylardan erkek eşin bağımsız konut sağlamaması ve kadın eşi ailesinin yanına bırakması eylemlerinin kadının kişilik haklarına saldırı teşkil etmediğinden manevi tazminatın reddi gerekir. Hal böyle olunca kadın eş yararına manevi tazminat talebinin kabul edilmesine karar verilmesi açıklanan yasal düzenleme ve ilkelere uygun değildir." Kararı değerlendiren İstanbul Barosu üyesi Avukat Fatih Karamercan şunları söyledi: "Yargıtay Hukuk Genel Kurulu, erkek eşin bağımsız konut sağlamaması ve kadın eşi ailesinin yanına bırakması eylemlerinin kadın eşin kişilik haklarına saldırı teşkil etmeyeceği dolayısıyla kadın eş lehine manevî tazminat şartlarının oluşmadığı yönündeki 05 Nisan 2022 tarihli Yargıtay 2. Hukuk Dairesi kararını hukukî anlamda yerinde bulmuştur. Ancak, Yargıtay 2. Hukuk Dairesi'nin, erkek eşin, kadın eşin geçici süreli geldiği babaevine eşyalarını toplayarak kargo ile yollamasını, kadın eşin kişilik haklarına saldırı teşkil etmesinden dolayı kadın eş lehine manevî tazminat verilmesi noktasında 12 Nisan 2021 tarihli bozma ilâmı da bulunmaktadır."

Yargıtay'dan kötü haber! Aldatan eşler... Haber

Yargıtay'dan kötü haber! Aldatan eşler...

Yüksek Mahkeme, Bölge Adliye Mahkemesi'nin kadın yararına verdiği nafaka kararının da yasaya aykırı olduğuna hükmetti. Şiddetli geçimsizlik yaşayan çift, karşılıklı olarak boşanma davası açtı. Aile Mahkemesi, sadakatsizlikle suçlanan her iki tarafı da eşit kusurlu buldu. Mahkeme; kadının nafaka ve dtazminat talebini geri çevirdi. Kararı davalı - karşı davacı kadın istinafa götürdü. Bölge Adliye Mahkemesi, erkeğin daha kusurlu olduğuna hükmederek, kadın yararına bir miktar nafaka ve tazminat ödenmesine karar verdi. Davacı - karşı davalı koca kararı temyiz edince devreye Yargıtay 2. Hukuk Dairesi girdi. Emsal nitelikteki kararda, kadının, evli olduğu sürede başyka bir erkeğe mesaj atmasının sadakatsizliği ispatladığı hatırlatıldı. Kararda şöyle denildi: "Dosya kapsamındaki delillerden ve tanık ifadelerinden taraflar arasındaki fiili ayrılığa neden olan olayın davalı-davacı kadının telefonundan başka bir erkeğe gönderilen ve kadının sadakatsizliğini gösteren mesaj olduğu sabittir. Davacı-davalı erkeğin de kadının birleşen boşanma davası öncesinde başka bir kadınla otel kaydı bulunmaktadır. Tanıklardan davalı-davacı kadının annesi, tarafların bir yıl nişanlı kaldığını, kızının yaşayacağı ortamı gördüğünü ve aile apartmanında yaşayacağını bilerek evlendiğini beyan etmiştir. Taraflar arasındaki fiili ayrılığına neden olan olay kadının telefonundan başka bir erkeğe gönderilen mesaj olup, kadının annesinin ifadesi ile birlikte değerlendirildiğinde, davacı-davalı erkeğe bölge adliye mahkemesince 'Manevi olarak bağımsız konut temin etmediği ve aile müdahalesine sesiz kaldığı' kusurlarının eklenmesi yerinde olmamıştır. Bu sebeple tarafların gerçekleşen diğer kusurlu davranışlarına göre boşanmaya sebebiyet veren vakıalarda eşit kusurlu olduklarının kabulü gerekir. Yanılgılı değerlendirme sonucu erkeğin ağır kusurlu olarak kabulü doğru olmamıştır. Boşanma sonucu maddi ve manevi tazminata hükmedilebilmesi için tazminat yükümlüsünün kusurlu, tazminat talep eden eşin ise kusursuz veya diğerine göre daha az kusurlu olması gerekir. Bölge adliye mahkemesince davacı-davalı erkeğin, davalı-davacı kadına nazaran ağır kusurlu olduğunun kabulü ve bu hatalı kusur belirlemesine göre kadın yararına maddi ve manevi tazminata hükmedilmesi isabetsiz olmuş ve bozmayı gerektirmiştir."

logo
En son gelişmelerden anında haberdar olmak için 'İZİN VER' butonuna tıklayınız.