SON DAKİKA
Hava Durumu

TEMA Vakfı Yenişehir Sorumlusu Canan Şentürk: BİYOLOJİK ÇEŞİTLİLİK YAŞAM SİGORTAMIZ

TEMA Vakfı Yenişehir Sorumlusu Canan Şentürk, biyolojik çeşitliliğin hızla yok olduğunu ve türlerin yüzde 25’inin neslinin tehlike altında bulunduğunu vurguladı

Haber Giriş Tarihi: 24.06.2021 14:10
Haber Güncellenme Tarihi: 24.06.2021 15:13
Kaynak: Haber Merkezi
https://www.yenisehiryorem.com/
TEMA Vakfı Yenişehir Sorumlusu Canan Şentürk: BİYOLOJİK ÇEŞİTLİLİK YAŞAM SİGORTAMIZ



ÖZEL HABER: EBRU ERGÜL
"BİYOLOJİK ÇEŞİTLİLİK AZALIYOR"

TEMA Vakfı'nın Türkiye’nin biyolojik çeşitliliğinin tanınması, öneminin fark edilmesi ve korunmasına katkı sağlamak amacıyla A. Nihat Gökyiğit Biyolojik Çeşitlilik Projesi’ni duyurduğunu belirten Şentürk, "Arazi tahribatı, iklim değişikliği ve avlanma nedenleriyle gün geçtikçe azalan biyolojik çeşitliliğin korunması gerektiğine dikkat çekti. Şentürk, "Vakfımız Kurucu Onursal Başkanlarından A. Nihat Gökyiğit’in ismini verdiği projeyle #FarkındaMıyız sorusunu sorarak biyolojik çeşitlilik kavramının Türkiye’de bilinirliğinin artmasını hedefliyor" dedi.

"HER KESİME GÖREV DÜŞÜYOR"
Canlı çeşitliliğine zarar veren her hareketi önleme ve bu konuda toplumsal bilincin kazanılmasına her kesimin katkıda bulunması gerektiğine işaret eden Şentürk, farkındalık ve iletişim çalışmalarının önemine değindi. Doğa ve doğadaki canlı çeşitliliği sayesinde insan yaşamının var olabildiğini vurgulayan Şentürk, "Gıdalarımızın yüzde 35’i doğada tozlaşma sağlayan canlılara bağlıdır. Kullandığımız antibiyotiklerin kaynağı toprak mikroorganizmalarıdır. Yine bugün en yaygın kullanılan 150 ilacın yüzde 57’si doğadan gelmekte, gelmeye de devam etmektedir" diye konuştu.



     TEMA Vakfı Yenişehir Sorumlusu Canan Şentürk, arazi tahribatı, iklim değişikliği, avlanma ve aşırı yararlanma nedenleriyle gün geçtikçe azalan biyolojik çeşitliliğin korunması gerektiğine dikkat çekti. TEMA Vakfı'nın Kurucu Onursal Başkanlarından A. Nihat Gökyiğit’in ismini verdiği proje ile #FarkındaMıyızsorusunu sorarak biyolojik çeşitlilik kavramının Türkiye’de bilinirliğinin artmasını hedeflendiğini anlatan Şentürk, biyolojik çeşitliliğin öneminin yeterince bilinmediğini belirtti.
     Biyolojik çeşitliliğin hızla yok olduğunu ve dünyadaki türlerin yüzde 25’inin neslinin tehlike altında olduğunu vurgulayan Şentürk şunları kaydetti: "Tüm dünyada olduğu gibi ülkemizde de kamuoyunu biyolojik çeşitlilik konusunda bilinçlendirmek, farkındalığı artırmak ve insan kaynaklı biyolojik çeşitlilik kaybını en aza indirmek için çalışmaların başlatılması gerekmektedir. Ülkemiz bir kıta olmamakla birlikte bir kıtada bulunacak sayıda tür çeşitliliğine sahiptir. Tüm Avrupa kıtasında 12 bin 500 farklı tohumlu bitki türü varken, Türkiye’de bu sayı 10 bin 900’dür.Ülkemizde mantarlar ve mikroorganizmalar hariç bilinen 37 binden fazla tür bulunmaktadır. Sahip olduğumuz bitki türlerinin yüzde 38’i, hayvan türlerinin ise yüzde 18’i endemik, yani sadece ülkemizde bulunan türlerdir. Bununla beraber bin 284 bitki türü ile 139 hayvan türünün nesli tehlike altındadır ve bilinen türlerden 11’i tamamen yok olmuştur. Her bir yok oluş doğanın sağlığının bozulmasına neden olmakta, bu da azalan insan refahı ve sağlığıanlamına gelmektedir. Sağlığımızın ve gıdamızın teminatı olan biyolojik çeşitliliği korumak, gelecek nesillere en önemli miraslarımızdan biri olacaktır."



"BİYOLOJİK ÇEŞİTLİLİK YOK OLUYOR"
Böyle giderse gelecekte yok oluş hızının daha da artacağını ifade eden Şentürk sözlerini şöyle tamamladı: "İnsanlık doğada yaptığı tahribatlarla, neden olduğu iklim değişikliğiyle, yaptığı aşırı yararlanma ve avlanma ile, kasıtlı olarak veya farketmeden gelişine neden olduğu işgalci türler ile biyolojik çeşitliliği yok etmektedir. Bugün insanlar gezegenin yüzde 75’ini kullanmakta ve kullandığı alanların yapısını değiştirmektedir. Orman tahribatı, mera ve otlakların tarım alanlarına dönüştürülmesi, madencilik, su ve hava kirliliği, kentleşme, erozyon, sulak alanların kurutulması, tarım arazilerinde aşırı gübre ve zehirli tarım kimyasalları nedeniyle sebep olunan arazi tahribatı; biyolojik çeşitliliği yok eden nedenlerin başında gelmektedir. 1970 yılından günümüze memelilerde, kuşlarda, balıklarda, çift yaşamlılarda ve sürüngenlerde azalış yüzde 68’e ulaşmıştır. Dünya’da 1 milyon türün nesli tehlike altındadır ve insanlığın neden olduğu yok oluş geçmiş yılların bin katı olmuştur. Ne yazık ki böyle giderse gelecekte de bugünkü yok oluşun 10 katına çıkacaktır. Doğada dengeyi sağlayan canlıları ve  canlı çeşitliliğini korumak, varoluşumuzu ve sağlığımızı da korumak anlamına geliyor. Gıdalarımızın yüzde 35’i başta arılar olmak üzere doğada tozlaşma sağlayan canlılara bağlıdır.Aynı şekilde kullandığımız antibiyotiklerin kaynağı toprak mikroorganizmalarıdır.Yine bugün en yaygın kullanılan 150 ilacın yüzde 57’si doğadan gelmekte, gelmeye de devam etmektedir. Bakteri, virüs ve parazitlerin neden olduğu salgınlara karşı kullanılan ilaçların yüzde 75’i doğa kaynaklıdır. 1981-2010 yıllarında onaylanan antibiyotiklerin yüzde 75’inin (104 antibiyotiğin 74’ü) kökeni doğadaki canlılardır. Kanser ilaçlarının yüzde 70’i doğa kaynaklı veya doğadan esinlenerek üretilmiştir."
 
Yorum Ekle
Gönderilen yorumların küfür, hakaret ve suç unsuru içermemesi gerektiğini okurlarımıza önemle hatırlatırız!
Yorumlar
En son gelişmelerden anında haberdar olmak için 'İZİN VER' butonuna tıklayınız.