SON DAKİKA
Hava Durumu

TEMA Vakfı Yenişehir Sorumlusu Canan Şentürk: "HAYAT ÇİZGİMİZ ORMAN VE SU"

TEMA Vakfı Yenişehir Sorumlusu Canan Şentürk, su ve orman varlıklarının unutulmaması gerektiğine dikkat çekti. Şentürk, ormanları tahrip etmenin hastalık ve salgınları beraberinde getirdiğinin ve yeterli ve temiz suya erişimin öneminin daha iyi anlaşıldığını belirtti.

Haber Giriş Tarihi: 28.05.2021 13:00
Haber Güncellenme Tarihi: 28.05.2021 19:35
Kaynak: Haber Merkezi
https://www.yenisehiryorem.com/
TEMA Vakfı Yenişehir Sorumlusu Canan Şentürk: "HAYAT ÇİZGİMİZ ORMAN VE SU"



Özel Haber: Belkız EFE

"SU STRESİ ÇEKEN BİR ÜLKEYİZ"
     Türkiye'nin su stresi çeken ülkeler arasında yer aldığını belirten Şentürk, salgın döneminde suyun değerinin daha iyi anlaşıldığını ifade etti. Şentürk, "Dünya karasal alanının yüzde 30'unu oluşturan ormanlar akarsu akışlarının yüzde 60'ını sağlıyor. Bu da içme sularımızın büyük bölümü ormanlardan geliyor demek. Ormanların tahrip edilmesi bölgeyi daha kurak hale getirirken, suyla taşınan organik madde ve toprak nedeniyle suyun kalitesi bozuluyor” diye konuştu.

"VAKFIMIZ SU KANUNU TASARISI HAZIRLADI"
     TEMA Vakfı’nın hazırladığı Su Kanunu Tasarısı’na da değinen Şentürk, “Vakfımızın Su Kanunu Tasarısı çalışması, su varlığının korunmasında yeni ilke ve kurallar getirmektedir. Hazırlanan su kanunu tasarısı ile yaşamın sürdürülebilmesinin temelini oluşturan su varlığının havza yaklaşımı çerçevesinde, toplumun yeterli miktarda ve uygun kalitede suya erişim hakkını sağlayacak, ekonomik ihtiyaçlarla ulusal güvenlik gereksinimlerini karşılayabilecek şekilde yönetilmesi amaçlanmaktadır."
 


TEMA Vakfı Yenişehir Sorumlusu Canan Şentürk:
"HAYAT ÇİZGİMİZ ORMAN VE SU"

 
     TEMA Vakfı Yenişehir Sorumlusu Canan Şentürk, su ve orman varlıklarının özellikle salgın döneminde unutulmaması gereken önemlerine dikkat çekti. Şentürk, koronavirüs salgının damgasını vurduğu son aylarda ormanları tahrip etmenin çeşitli hastalık ve salgınları beraberinde getirdiğinin ve yeterli ve temiz suya erişimin öneminin bir kez daha anlaşıldığını belirtti.
     Gelecekte yaşanabilecek salgın risklerinin doğal ormanların korunması ve tahrih edilmiş olan orman alanlarının tekrar ormanlara kavuşturulmasıyla azaltılabileceğine dikkat çekti. Türkiye'nin su stresi çeken ülkeler arasında yer aldığını belirten Şentürk, salgın döneminde suyun değerinin daha iyi anlaşıldığına dikkat çekti. Şentürk, "Dünya karasal alanının yüzde 30'unu oluşturan ormanlar akarsu akışlarının yüzde 60'ını sağlıyor. Bu da içme sularımızın büyük bölümü ormanlardan geliyor demek. Ormanların tahrip edilmesi bölgeyi daha kurak hale getirirken, suyla taşınan organik madde ve toprak nedeniyle suyun kalitesi bozuluyor” diye konuştu.



ORMANLAR SALGIN RİSKİNİ AZALTIYOR

     Geçmiş yıllara göre dünya genelinde orman tahribatının azalmasına rağmen alarm düzeyinin hâlâ oldukça yüksek olduğunun altını çizen Şentürk, Salgın hastalıkların yaklaşık yüzde 50’sinin başta orman tahribatı olmak üzere arazi örtüsü değişiminden kaynaklandığının ifade etti. Her dakika 20 futbol sahası büyüklüğünde orman alanının tahrip edildiğini kaydetti.
     Ormanlara yakın olan insanların, ormanlardan uzak olanlara kıyasla daha uzun ömürlü olduklarına ilişkin araştırmalar olduğuna değinen Şentürk, “Ormanda vakit geçirmenin, tansiyon ve kalp atışlarını düzenlediğine, kas gerginliğini, insan tenindeki elektrik yükünü ve stresi azalttığına, bağışıklık sistemini kuvvetlendirdiğine, kansere karşı mücadele eden hücre sayılarını artırdığına dair bulgular var” diyerek ormanların hem fizyolojik hem de psikolojik olarak insan sağlığını etkilediğinin araştırmalarla ortaya konduğunu belirtti.
     İnsanların maruz kaldıkları salgın hastalıkların yüzde 75’inin hayvanlardan insanlara geçen hastalıklar olduğunu ve 1940 yılından itibaren bu salgın hastalıklarda artış olduğunu belirtti. Şentürk, son 20 yılda insanlığın SARS, H1N1 (Domuz gribi), Kuş gribi, MERS, Ebola, Zika ateşi gibi çok sayıda salgına neden olan yeni virüsle karşılaştığını vurguladı.



"SU STRESİ ÇEKEN BİR ÜLKEYİZ"

     Türkiye'nin, 2020 yılı kişi başına düşen su miktarı yaklaşık bin 350 metreküp oranı ile su stresi çeken ülke konumunda olduğunu, ancak su havzaları arasında, mevcut nüfus ve yararlanılabilir su miktarı bakımlarından büyük farklılıklar bulunduğunu kaydeden Şentürk sözlerini şöyle sürdürdü: "Örneğin nüfusun en yoğun olduğu Marmara Havzası, kişi başına düşen su miktarının bin ketreküpün altında olması nedeniyle su kıtlığı görülen bir havzadır. Suyun miktarı kadar kimyasal ve ekolojik durumu da önemli bir konudur. Su Yönetimi Genel Müdürlüğü tarafından hazırlanmış olan 8 Nehir Havza Yönetim Planı’na göre bu havzalarda izleme yapılan bine yakın yer altı ve yer üstü sularının yüzde 83’ünde su varlıklarının kimyasal, ekolojik ve miktar açısından iyi durumda olmadığı görülmektedir."

"VAKFIMIZ SU KANUNU TASARISI HAZIRLADI"
     TEMA Vakfı’nın hazırladığı Su Kanunu Tasarısı’na da değinen Şentürk, “Vakfımızın Su Kanunu Tasarısı çalışması, su varlığının korunmasında hukuksal, yönetimsel ve etik yeni ilke ve kurallar getirmektedir. Hazırlanan su kanunu tasarısı ile yaşamın sürdürülebilmesinin temelini oluşturan su varlığının havza yaklaşımı çerçevesinde, toplumun yeterli miktarda ve uygun kalitede suya erişim hakkı ile ekosistemin su hakkını sağlayacak, ekonomik ihtiyaçlarla ulusal güvenlik gereksinimlerini karşılayabilecek şekilde yönetilmesi amaçlanmaktadır."
 
Yorum Ekle
Gönderilen yorumların küfür, hakaret ve suç unsuru içermemesi gerektiğini okurlarımıza önemle hatırlatırız!
Yorumlar
En son gelişmelerden anında haberdar olmak için 'İZİN VER' butonuna tıklayınız.