SON DAKİKA
Hava Durumu

GURURLA ANIYORUZ

Yenişehir'de 19 Eylül Gaziler Günü Kutlama Programı, yarın ilçe merkezi ve Çanakkale Savaşı Kahramanı Müstecip Onbaşı’nın köyü Orhaniye’de gerçekleştirilecek.

Haber Giriş Tarihi: 17.09.2021 17:48
Haber Güncellenme Tarihi: 17.09.2021 17:48
Kaynak: Haber Merkezi
https://www.yenisehiryorem.com/
GURURLA ANIYORUZ

"KAHRAMANLIKLARI ANLATILACAK"
Her yıl 19 Eylül'de törenlerin düzenlendiği Gaziler Günü yarın kutlanıyor. Yenişehir'deki kutlamalar bu yıl da Çanakkale Savaşı kahramanı Müstecip Onbaşı'nın köyü Orhaniye'de yapılacak. Yarın ilçe merkezinde Atatürk Anıtı’na çelenk sunulmasıyla başlayacak etkinlikte saygı duruşunda bulunulup İstiklal Marşı söylenecek. Günün anlam ve önemini belirten konuşmayı Muharip Gaziler Derneği Yenişehir temsilcisi Hikmet Öztürk yapacak. Gazilerden Haşim Şahir şiir okuyacak. Orhaniye Köyü'nde ise Müstecip Onbaşı'nın mezarı ziyaret edilip Kur'an-ı Kerim ve dualar okunacak.


 
"TÜRK TARİHİNİN DÖNÜM NOKTASI"
Çanakkale düştüğü yerden kalkmak deyimi ile örtüşen, düşmüş, tükenmiş bitti denilen bir milletin yerden kalkışı, adeta silkelenip kendine gelmesi demektir. Osmanlı devletinin tüm imkânsızlıklarına rağmen denizde ve karada devam eden savaş boyunca Türkün göğsündeki iman ateşi, kanının her damlasındaki vatanseverlik; kaynayan bir kum misali sökün gelen düşman karşısında egemenliğini sağladığı emsalsiz bir mücadeledir Çanakkale. Yerel Tarih Araştırmacısı Mesut Biçer, Çanakkaleyi ve Müstecip Onbaşı'yı yazdı. 



Yerel Tarih Araştırmacısı Mesut Biçer, Çanakkale savaşlarını ve Müstecip Onbaşı'yı yazdı. Biçer'in yazısı şöyle:
Çanakkale Savaşı hiç şüphe yoktur ki; dünya savaş tarihinin gördüğü en kanlı savaş olmasının yanında, aynı zamanda da Türk tarihinin dönüm noktalarından birisidir. Çanakkale düştüğü yerden kalkmak deyimi ile örtüşen, düşmüş, tükenmiş bitti denilen bir milletin yerden kalkışı, adeta silkelenip kendine gelmesi demektir. Osmanlı devletinin tüm imkânsızlıklarına rağmen denizde ve karada devam eden savaş boyunca Türkün göğsündeki iman ateşi, kanının her damlasındaki vatanseverlik; kaynayan bir kum misali sökün gelen düşman karşısında egemenliğini sağladığı emsalsiz bir mücadeledir Çanakkale.
Sayısız kahramanlıkların, dinlendikçe anlaşılması güç gelen binlerce mucizenin yaşandığı Çanakkale gerçekte de inancın umutla birleştiği anlatılacak tüm kelimelerin yetersiz kalacağı emsalsiz bir mücadelenin tarihidir.
Yaşanan bu emsalsiz mücadele ve kahramanlıkların içerisinde unutulmaması ve gelecek nesillere unutturulmaması adına isminin hep yaşatılması gereken bir kahramanda Yenişehir Orhaniye köyünden Ferhatoğullarından Necip oğlu Müstecip Onbaşı'dır..



Dünya savaş tarihinde bir emsali daha olmayan ateşli bir silah ile bir denizaltıyı mürettebatı ile teslim alma başarısını gösteren Müstecip Onbaşı bu başarıyı gerçekleştirdiği 30 Ekim 1915 gününden sonra hem Osmanlı hem de diğer ülkeler nezdinde oldukça fazla oranda yer almıştır.



Peki kimdir Müstecip Onbaşı ?
Nüfus kayıtlarına göre 1 Temmuz 1891 tarihinde Bulgaristan’ın Tutrakan kazasında doğmuştur. Ailesi kendisine; dilimize Arapçadan geçen “müstecâb” kelimesinden gelen ve dileği kabul olunmuş anlamında kullanılan Müstecib ismini koymuştur. Babası Necip Bey ve annesi Kamile Hanımdır. Aile lakapları “Ferhatoğulları” olarak geçmektedir.  
Ferhatoğulları ailesi Bulgaristan’ın Romanya sınırına sıfır noktasında yer alan Tutrakan kazasından gerek yaşadıkları bölge coğrafyasından kaynaklanan Romen – Bulgar çekişmelerinin verdiği huzursuzluklar gerekse de Müslüman Türklere tahammül edemeyen Bulgar idaresinin baskılarının da artması üzerine bölgede yaşayan birçok Türk ailesi gibi Anadolu topraklarına göç etme kararı alırlar. Bir grup aile ile birlikte yapılan göçün yolu Yenişehir’de son bulur. O dönemde Bulgaristan’dan gelen muhacirlerin kurduğu Hacıömerdere Köyüne yerleşilir.



Müstecip Onbaşı’nın çocukluk yılları dâhil gençliği de bu köyde geçer. Köy yerinde çiftçilik ile uğraşır. Askerlik çağı gelinceye dek te Yenişehir’den dışarı çıkmaz. 21 yaşına girdiğinde Balkan savaşlarının başlaması ile birlikte 24 Kasım 1912’de askere alınır. Acemi birliği Balıkesir ilinin Susurluk ilçesine çıkar. Acemi birliğinde topçu sınıfına ayrılır. Üstün kavrama yeteneği ve becerisi sayesinde görevini layıkıyla öğrenip kısa zamanda iyi bir topçu olmayı başarır. Bu başarılarından dolayı da kendisine 24 Haziran 1914 tarihinde ise Onbaşılık rütbesi verilir.



Çanakkale Savaşlarının başlaması üzerine cephe de oluşan ihtiyaç ile Akbaş’da bulunan 9. Tümen’e bağlı 9. Sahra Topçu Alayı’na görevlendirilen Müstecip Onbaşı’ya burada; 2. Tabur, 5. Batarya’da Akbaş Limanı yakınlarından geçecek denizaltıların gözetlenmesi emri verilir. Zira görevli olduğu batarya da 3 top mevcuttu. Bu toplardan ikisi hava savunma görevine karşılık uçaklara, kalan bir tanesi de (Müstecip Onbaşı’nın başında bulunduğu top) denizaltılara karşı mevzilenmişti. 
Cihan harbinde denizaltıların etkin rol oynadığı ilk cephe Çanakkale Cephesi oldu. İtilaf Devletleri boğaz üstünde ve kara savaşlarında aldıkları ağır darbelerin ardından boğazı denizaltılar ile geçip Marmara Denizine ulaşmak oradan da İstanbul’u kontrol altına alabilmek düşüncesiyle denizaltıları kullanmaya başladılar. Boğaza giren İngiliz, Fransız ve Avustralya denizaltılarından bazıları Marmara Denizine ulaşmayı başarmış ve burada mühimmat ve askeri sevkiyat yapan gemilerimize zarar vermeye başlamışlardı. Marmara’da ki düşman denizaltı faaliyetleri sonucunda Mesudiye, Barbaaros Hayrettin Zırhlıları, Yarhisar Muhribi, Peleng-i Derya dahil olmak üzere sekiz askeri gemi, otuz bir ticaret gemisi ve bunların yanında iki yüzden fazla küçük tekne ve mavna savaş dışı kalmak zorunda olmuştu.
Çanakkale Boğazı'nı geçmeyi başaran Fransız Donanmasına ait Turquoise Denizaltısı oluşan bir takım arızalardan ve yaşanan aksiliklerin ardından 30 Ekim günü üssüne geri dönme kararı alır. Kilitbahir'i başarı ile geçen denizaltı Akbaş imanına geldiğinde Kaderi ile yüz yüze gelir.



17 Teşrinisani 1331 yani 30 Ekim 1915 günü alışamı gece 3-5 nöbetinde bulunan Müstecip Onbaşı her zaman yaptığı gibi denizi gözetliyor, denizden gelecek bir tehlikeye karşı pür dikkat nöbet tutuyordu. Nöbete başlayalı henüz yarım saat civarı ancak olmuştu. Gecenin karanlığında denizde bir karartı şeklinde belirsiz bir nesne gördü. Gördüğü nesneye dürbünle dikkatlice baktı. Bir denizaltı az bir kısmı deniz yüzeyinde karaya oturmuş vaziyette ve periskopu da su yüzeyinde belirgin bir şekilde görülmekteydi. İlk olarak gördüğü karartıyı denizaltıya yoramamıştı, yunus balığına da benzemiyor değildi. Denizin o kısmında dalgalar çoğaldığından karartı zaman zaman da kayboluyordu. Denizaltılar hakkında eğitim almıştı fakat o vakte dek denizaltıyı çıplak gözle görmekte nasip olmamıştı. Komutanları gece derslerinde denizaltıların fotoğraflarını da göstermişti. Karartının bir yunus balığına benzemediğine kanaat getirmiş, bir deniz altı olma ihtimalinin yüksek olduğu idrakine de varmıştı.



Kumandanlıktan o gece için verilen emir gereği kesinlikle ateş edilmeyecekti. Lakin içerisinde bulunduğu durumu kumandanına iletmesi için de vakit yoktu. Kumandanına bilgi verip ateş emri alıncaya tek fırsat kaçmış olabilirdi. Denizaltı da son gayretleriyle manevra yapmaya çalışıyor, içinde bulunduğu durumdan kurtulmak için mücadele veriyordu.Her şeyi göze alması gerekiyordu. Ani bir karar ile başında bulunduğu 7, 5'luk topu denizaltıya doğru doğrulttu, nişan aldı ve topunu ateşledi.
Kendisine verilen eğitimlerde denizaltıyı etkisiz hale getirmenin tek yolunun perikobundan varmak olduğunu biliyordu. Üçüncü top atışında kendisinin tabiri ile denizaltıyı bacasından yani periskobundan vurmuştu. Denizaltı düzensiz hareketler yapmaya başlayarak su üzerine çıkmış, Çanakkale istikametinde sahile paralel vaziyete gelmiş; düzensiz hareketlerini de arttırmıştı. Denizaltı son anda yapabileceği bir manevra ile içerisinde bulunduğu zor durumdan kurtulmaya çalışıyordu.
Periskobu devre dışı kalan denizaltının manevra kabiliyeti tamamen bitmişti.Denizaltı artık adet kör olmuştu.Mürettebat panik halinde bir kaç manevra daha yapmak istedi ise de bunda başarılı olamadılar. Denizaltı içerisinde infilak eden mühimmatta içeride yoğun bir duman oluşturmuştu. İçeride oluşan duman mürettebatın denizaltı içerisinde daha fazla sûre durmasını engelliyordu. Denizaltının Türklerin eline geçmemesi adına birkaç girişim yapılar ise de içerisinde bulundukları zor durum buna engel olmaktaydı.
Diğer yandan top atışını yapan Müstecip Onbaşı karşılaştığı bu sıradışı olayın ardından atışını tamamlar tamamlamaz düdüğünü kullanmış ve batarya da bulunan diğer personeli haberdar etmeyi ihmal etmemişti. Top atışı seslerini duyan Üstteğmen Yusuf Ziya Efendi ve Binbaşı Şerafettin Bey (Ersoylu) de hemen Müstecip Onbaşı'nın bulunduğu noktaya gelmişlerdi. 



Müstecip Onbaşı savaştan sonra o geceye dair yaşananları anlattığı sohbetlerinde; izinsiz olarak atış yaptığı için bölük komutanının olayları kavrayamadan önce kendisini biraz hırpaladığını lakin olayı kavradığında tebrik te ettiğini söyler. Kendisini hırpalayan bölük komutanını o geceden sonra tekrardan görmediğini de belirtir.
Müstecip Onbaşı'nın düdük uyarısı çalmasının ardından diğer askerlerde denizaltıya tüfeklerle düzensiz ateş etmeye başlamışlardı. Amaçları denizaltı mürettebatını paniğe sevk etmek ve en önemlisi dışarıya çıktıklarında herhangi bir karşı koymayı önlemekti.
Artan duman denizaltı komutanı ve mürettebatına teslim olmalarından başka bir seçenek bırakmamıştı. Bir beyaz havluyu bir sopaya tutturarak usulca dışarıya çıktılar ve teslim oldular.
Karadan derhal bir sandal ile denizaltı mürettebatını teslim almak için askerler gönderildi. Denizaltdan çıkan 2 subay, 24 denizci, 1 bayan ve 1 köpekti.
Müstecip Onbaşı'nın bu başarısı dünya savaş tarihinde bir emsali daha olmayan karadan açılan ve ateşli bir silah ile bir denizaltının teslim alınması olayı yegane emsal teşkil etmiştir.
Mürettebatı teslim alınan Fransızların Turquoise denizaltısının içerisine girildiğinde mürettebatın ne denli panik olduğu daha iyi anlaşıldı. Normal şartlarda esir alınan bir gemide denizaltı komutanı tarafından imha edilmesi gereken bir takım gizli belgeler dâhil imha edilmemişti. Gemi mürettebat tarafından apar topar terk edilmişti. Belgeler incelendiğinde Turquoise Denizaltısının 5 Kasım 1915 günü saat 18:00’da İngilizlere ait Yüzbaşı C. H. Warren komutasındaki E-20 denizaltısı ile buluşacağı anlaşıldı. Ayrıca mürettebatın yapılan sorgulamasında düşmanın denizaltı sayıları, taktikleri gibi bilgiler alınırken, Fransız bahriyelilerinin komutanlarına karşı saygınlıklarının kalmadığı, aldığı kararlarda yetersizliğinden dolayı komutanlarına çok kızgın oldukları da anlaşıldı.

Tüm bu olayların ardından denizaltının teslim alınması hem Osmanlı Ordusu içerisinde, hemde diğer ülkelerde büyük bir yankı yaratmıştı. Moral olarak zor günler geçinen Osmanlı ordusu hem ordu içerisinde hemde basın ve diğer haber alma organları ile Müstecip Onbaşı'nın başarısını hemen her yere yayarak kamuoyu oluşturulmuştu.
Periskop arızası hariç sağlam olarak ele geçen denizaltı 3 Kasım günü planlanan sevkiyatla Nusret Mayın gemisi eşliğinde İstanbul'a götürülmek için yola çıkarıldı. 10 Kasım 1915'te İstanbul Bahriye Nezareti Binasında gerçekleşen ve devletin üst  kademesinin de hazır bulunduğu tören ile denizaltının ismi "Müstecip Onbaşı Denizaltısı" olarak değiştirilerek Osmanlı ordusuna dahil edildi.  Bu törende Müstecip Onbaşıya bir altın saat ve madalya verilerek ödüllendirildi. Denizaltı bir süre Türk donanmasında görev yaptı. Birinci Dünya savaşı bitene kadar İstanbul'a gelen Alman denizaltıların bataryalarını şarj etmekte kullanıldı.

Savaşın ardından köyüne dönen Müstecip Onbaşı milli mücadelenin patlak vermesi ile kuvayı milliye ordusuna katılarak Köprühisar cephesinde savaştı, ardından Antep cephesine gönderilerek burada milli mücadeleye destek verdi. Cumhuriyet'in ilanının ardından köyüne dönerek çiftçilik ile uğraştı ve 10 Mayıs 1956 tarihinde vefatına dek mütevazi bir hayat sürdü. Mezar bugün Orhaniye Mahallesi mezarlığındadır.
Bugün Yenişehir’de gelenek haline gelen her yıl Eylül ayı içerisinde Gaziler Günü münasebetiyle Müstecip Onbaşı resmi törenle anılmakta. Bir kaç yıldır bir grup doğasever mart ayı içerisindeki Çanakkale Haftasında Müstecip Onbaşı adına etkinlik düzenlemekte. Yenişehir’in Yenigün Mahallesinde Müstecip Onbaşı’nın adının verildiği bir caddemiz bulunmakta. Kendi köyünde bulunan okul Müstecip Onbaşı adına tabelanmış durumda. Ayrıca İznik Caddesi üzerinde Yenişehir Belediyesince yaptırılmış olan Müstecip Onbaşı kaidesi bulunmaktadır.
 
Yorum Ekle
Gönderilen yorumların küfür, hakaret ve suç unsuru içermemesi gerektiğini okurlarımıza önemle hatırlatırız!
Yorumlar
En son gelişmelerden anında haberdar olmak için 'İZİN VER' butonuna tıklayınız.